•12•

241 33 11
                                    

Namjoon'un gidişinin üzerinden dört gün geçmişti. Bu dört günün içinde değişen pek bir şey olmamıştı. Her zamanki gibi işe gidip geliyordum ve bolca yorgunlukla ertesi güne tekrar uyanıyordum fakat bir şeylerin onun varlığından farklı olduğu bariz bir şekilde zaten belliydi. Her ne kadar bir ergen gibi düşünsem de onunla uyumak bana gerçekten güç veriyordu ya da vermişti.

Aklımı kurcalayan soruların tümü onu kapsıyordu. Onu deli gibi merak ediyordum. Ailesi ile konuşmuş muydu? Aralarındaki sorunu çözebilmişler miydi? Şu an mutlu muydu ve ne yapıyordu? Böyle başı sonu gelmez sorularla doluydu kafam.

Pastanedeki işim her geçen gün daha çok severken bardaki işimden her geçen gün daha çok nefret ediyordum. Bunun nedeni gürültüye alışamam ve durmadan benimle ufak tefek uğraşan birkaç kişiydi.

Yakışıklı olduğumu ben de biliyordum. Bu yüzden de ister istemez ilgiyi üzerime çekebiliyordum. Bundan oldukça hoşnut olan barmen daha çok müşteri çekebileceğimize inanıyordu. Bu kelimenin tam manasıyla bir saçmalıktı. Her ne kadar ilgi hoşuma gitse de kullanılmak iyi hissettirmiyordu.

İyice düşündükten sonra bugün bardaki işime son vermeye karar verdim. Belki de en doğrusu bu olacaktı, zaten iki işte birden çalışmak vücudumu fazlası ile yoruyordu.

Her şeyi kafamda hiçbir şey olmayacakmış gibi planlarken beklemediğim bir şey olmuştu. İşten ayrılmak için bara uğradığımda annemi orada görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Bu aklımın ucundan dahi geçmezdi. Eğer illaki benimle konuşmak isteseydi mutlaka başkasını gönderirdi fakat kendisi asla gelmezdi. Bu yüzden de ister istemez endişelenmiştim.

" Dışarıda konuşalım. Beni takip et."

Söyleyebilecek bir şeyim yoktu bende peşinden dışarıya çıkmıştım.

" Daha ne kadar bu pis yerde sürüneceksin? Bir evin olduğunu unutuyorsun galiba. Böyle yaparak sadece kendine eziyet ediyorsun. Gitmen babanın umrumda bile değil, hatta neredeyse bu duruma seviniyor."

Kendince canımı yakmak istiyordu ama işte sadece istiyordu.

" Ben halimden oldukça memnunum. Sadece daha önce bunu yapmadığım için pişmanım. Hem senin de dediğin gibi o da memnunsa bu durumdan sen neden buradasın?"

Söyleyeceğim şeyleri beklememiş olacak ki şaşkınca gözlerini büyüterek bana bakmıştı. Bugüne kadar hiç ona karşı çıkmamıştı ve bu durum onu fazlasıyla sarsmıştı.

" Sen ne saçmaladığının farkında mısın? Senin yerinde olmak için can atan insanlardan haberin var mı? Hayatın boyunca el üstünde tutuldun ve şimdi ailen senden evlenmeni istiyor diye her şeyi elinin tersiyle içecek misin?"

" Sizin istediğiniz bir hayatı yaşamayacağım. Beni dünyaya getirdiniz teşekkür ederim ama bu benim hayatım. Bu durumdan memnun değilseniz bu da sizin sorununuz."

Derin bir nefes alıp tekrar bana dönmüştü gözlerinde çaresizlik kendini gösteriyordu.

Farklı olduğum için beni istemeyen ailem, beni çıkarları için kullanmaktan hiç vazgeçmiyordu ve bu çok aptalcaydı.

" Neden böyle davranıyorsun anlamıyorum. Bu çok saçma nasıl olur da kendi hemcinslerinden hoşlanırsın. Bu çok utanç verici."

" Anne!"

" Başkalarının çocukları ailelerini mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yaparken sen bizim her zaman daha da alçaltıyorsun. Bay Kimin oğluna bir bak! Okul birincisi ve önümüzdeki ay nişanlanıyor. Neden biraz ona benzemiyorsun?..."

Duyduklarımdan sonra ne düşüneceğimi bile bilememiştim. Annemin Dediklerini duymuyordum bile. Gerçekten bunu yapabilmiş miydi? Bu kadar basit miydi?

Yaşadığım hayal kırıklığını anlatmama yetebilecek hiçbir kelime yoktu sanki... Canımın ne kadar çok acıdığını tarif edemezdim.

Her ne kadar tek tarafta bir aşk olsa bile ve imkansız olsa bile çok üzülmüştüm.

Yıkılmıştım...

Mr.Kim| NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin