"Bu gün nasıl hissediyorsun? Yaran baya iyileşmiş."
Rose, Jungkook'un kafasına sardığı sargıyı çıkarırken konuşmuştu.
"İyiyim."
"Yine soğuk cevaplar ve yine Jungkook.." Diye içinden geçirdi Rose.
"Şey Jungkook. Biraz sohbet etmek ister misin? İki arkadaş gibi."
Rose elindeki kirli sargıyı yanında getirdiği poşetin içine koymuş ve Jungkook'un yatağına onun yanına oturmuştu.
"Hayır."
Aldığı kısa ve net cevaptan sonra yine de yılmayan Rose elini yavaşça Jungkook'un elinin üzerine koymuştu.
Hızla elini çekip sinirle solumaya başlayan Jungkook, Rose'nin beklediği bir tepkiyi vermişti.
"Hey hey sakin ol. Neden sana dokunmamdan hoşlanmıyorsun? Bana güvenmiyor musun?"
"Hayır. Hiç bir kadına güvenmiyorum."
Rose, anlamadığını belli eder şekilde Jungkook'a bakmıştı. Jungkook ise derin bir nefes almış ve duvara yaslanıp ellerini saçlarından geçirmişti.
"Bak biliyorum, pisikopat bir deli gibi görünüyorum. Olur olmaz her şeye sinirlenen bir manyak gibiyim. Ama inanın bana, ben de normal olmak istiyorum.. Bende insanlarla iletişim kurabilmek, size dokunabilmek istiyorum. Ama sonra, aklıma o orospu geliyor!"
Jungkook kaşlarını çatmış ve son cümlesini bağırarak söylemişti.
"Kim Jungkook? Kim o kadın? Seni kim bu hale getirdi söyle lütfen."
Jungkook hatırladığı anılarla kafasını iki yana sallayıp ellerini yumruk haline getirdi. Hatırlamak istemiyordu. Yaşamak istemiyordu. O anları tekrar yaşamak istemiyordu.
"Peki peki. Bu konuyu kapattık. Sakinleş lütfen. Bak her şey yolunda."
Rose'nin ince sesi Jungkook'a güven vermişti. Kendisinin, başkalarının gözünde eğitilmeye çalışılan vahşi bir hayvan gibi olduğunu biliyordu ama elinden bir şey gelmiyordu.. Yine, yeniden sinirleniyordu. Her şeye.
Ortamın sessizliği bölünmüş. Rose'nin çalan telefonu tek ses olmuştu.
Rose telefonu cebinden çıkarmış ve arayan kişiye bakmıştı.
"Ah Eunmi?"
Yalnışlıkla dışından söylediği isime pek aldırış etmedi ve telefonu tam açmak üzereyken Jungkook'un telefonu elinden almasıyla ona döndü.
Jungkook büyük bir hırsla elindeki telefonu karşısınsaki duvara fırlattı ve aniden Rose'ye baktı.
"Biliyordum.. Biliyordum seni de o aşşağlık gönderdi! Yine beni kapatacaksınız! Siktirin gidin, rahat bırakın beni!"
Jungkook ayağa kalkmış ve yatağa tekme atmaya başlamıştı. Rose korku ile yataktan kalkmış ve kaşlarını çatmıştı. Jungkook'dan biraz uzaklaşmıştı.
"Hepiniz aynısınız! Tek derdiniz para. Sikeyim! Hayatımı umursamadınız, çıldırtıyorsunuz beni! Siktirin gidin!"
Jungkook'un attığı tekme yatağın ortasını deldiğinde Rose yerinde zıpladı ve kısa bir çığlık attı. Korku ile ellerini Jungkook'a uzattı. Yaklaşamıyordu, kendisine de vurabilirdi.
"Hayır Jungkook. Ben diğer doktorların gibi değilim. Beni onlar gibi görme. Seni önemsiyorum."
Jungkook ona dönmüş ve sinirden köpüren ağzını aralamıştı. Bağırıyordu.
"Yalancı! O kadınla ne işin var?! Nerden tanıyorsun onu?! Seni o mu gönderdi?!"
"Kim? Eunm-"
"Söyleme!"
Jungkook kulaklarını kapatmış ve gözlerini sıkıca yummuştu. Alnından terler akmaya başlamıştı.
Rose kaşlarını çatmış ve Jungkook'u anlamaya çalışıyordu. Jungkook kendi kafasına yumruk atmaya başlayınca Rose korku ile Jungkook'a koştu.
Jungkook bağırarak kafasına vuruyordu, Rose ise onu kollarından tutmaya çalışıyordu.
"Yapma lütfen! Dur Jungkook!"
Jungkook bedenini delicesine sallıyor ve Rose'nin ellerinden kurtulmaya çalışıyordu.
"Bırak beni! Kafamdaki anılardan kurtulmalıyım! Onları silmeliyim!"
Rose aklına gelen şeyle iki kez düşünmeden Jungkook'a yapıştı. Ona sıkıca sarıldı ve gözlerini yumdu. Kendine vurmaması için dua etmeye başladı.
Jungkook ağlamaya başlamıştı. Sinirden ağlıyordu. Elleri iki yanda havada kalmıştı. Göğüsüne kafasını gömmüş olan kıza vuramıyordu.
Ağlayarak yere çöktüğünde Rose'de onunla çöktü. Jungkook'u sakinleştirmek için yumuşak sesiyle konuşmaya başladı. Aynı zamanda saçlarını okşuyordu.
"Jungkook ben yanındayım. Ne yaşadığını bilmiyorum, ama düşünmek zorunda değilsin. Sana yardım edeceğim. Ben diğer doktorların gibi değilim. Beni onlarla aynı kefeye koyma lütfen. Ben senin için çalışıyorum. Seni başımdan savmaya çalışmıyorum. Seni kurtarmaya, korumaya çalışıyorum."
Rose, Jungkook'un saçlarına bir öpücük bıraktı. Jungkook iyice sakinleşmişti. Gözlerini sıkıca kapatmış, sessizce ağlıyordu.
"Ben seni seveceğim Jungkook. Yanındayım, ağlama."
Diğer bölümleri düzenledim ve yeni bölümü attım. Yazdıkça yeni bölüm atacağım.
Köyde olduğum için sık bölüm atamayabilirim ama kitabı bitirmeyi çok istiyorum.
Uzun süre bölüm atmazsam bana kızın ve sıkboğaz edin. Çünkü bu kitabı bitirmeliyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor | RoséKook
FanficBaşta Jungkook onun sadece hastasıydı. Şimdi onun hayatı, Rose'nin olmuştu. yeminle son bolumleri feci guzelLSHSLJDSŞJS