22- Hastane

1.3K 116 79
                                    

"Park Jimin hangi odada kalıyor?"

Görevli başını eğdi ve klavyesindeki tuşlara seri bir şekilde tıkladı. Fareyle de bir kaç tık yaptığında karşısına hastanın bilgileri çıkmıştı.

"219 numaralı oda, üçüncü kat."

"Sağolun."

Rose ifadesiz yüzünü bozmadan arkasını döndü ve asansöre yürümeye başladı.

"Beni bekle!"

Şu an peşinden koşan Jungkook onu hiç ilgilendirmiyordu. Onun yüzünden biriciği hastaneye kaldırılmıştı. Durumu hakkımda hiç bir şey bilmiyordu ama normal odada olduğu için ağır olmadığını düşünüyordu Rose. Hepsi de bu hastalıklı pisikopat yüzündendi. Sevdiği adam bile olsa hata yaptığında göz yumamazdı.

Rose, Jungkook'u zorla ikna ederek, sanki bunu yapmak zorundaymış gibi, yanan hastaneye gitmişti. Rose tek başına arabadan inip bahçe kapısının önünde dikilen bir kaç insandan yaralıların hangi hastanede olduğunu öğrenmişti. Ardından hastaneye gidip dün yangında kaldırılan hastaları bulmuşlardı. Rose, içlerinde Jimin olduğunu öğrendiğinde neredeyse ağlayacaktı. Çok korkmuştu.

İkisi asansöre bindiğinde Rose tuşa bastı ve kollarını birleştirerek düz bir şekilde önüne baktı. Jungkook ise dudaklarını kemiriyor ve kaşlarını çatmaktan kendini alamıyordu. Kafası öne eğik öylece bekliyordu.

"Üzgünüm?"

Dedi Jungkook kafasını kaldırıp. Fakat Rose'nin ciddi suratını gördüğünde kafasını eğdi.

"Böyle yapma.."

Rose ofladı. Şu an gerçekten sinirliydi. Böyle zamanlarda kiminle konuştuğu umrunda değildi. Duygularını bir kenara bırakıp konuşabiliyordu.

"Bak Jungkook, ben senin her zaman gördüğün mutlu Roseanne değilim tamam mı? Sinirlenebiliyorum, ciddileşebiliyorum, kırılabiliyorum ve bir sabrım var. Mutluluk hapı falan içmedim. Sen benim hastamdın ve ben sana hep güler yüzle yaklaşmak zorundaydım. Ama mademki artık aramızdaki ilişki hasta-doktor değil iki insana döndü, asıl Rose'yi görürsün. Sandığın kadar pasif değilim bu yaptığında kolay unutulacak bir şey değil. Hayallerine bir süre ara versen iyi olur. Bilmem anlatabildim mi?"

Rose uzunca konuşup kendini açıklamış ve bir süre Jungkook'la konuşmamak üzere susmuştu. Asansör kata ulaştığında Rose kolları bağlı bir şekilde dışarı adımladı. Jungkook ise aralanmış ağızını kapattı ve doğrularak ciddiyetle asansörden indi.

Rose'nin söyledikleri Jungkook'u şaşırtmıştı. Her gün neşeyle odasına giren kadından farklıydı bu. Jungkook, Rose'nin sandığı kadar çıtkırıldım olmadığını düşündü. Aslında içten içe sırıtıyordu fakat ortamın gerginliği yüzünden dışa vuramıyordu.

Rose kattaki resepsiyonun masasının önünde durdu ve sordu.

"219 numara?"

Rose gergindi. Hem yanındaki adam, hem de Jimin'in durumu onu germişti.

"Şu koridor."

Kadın ilgisizlikle elini kaldırdı ve sağ taraftaki koridoru gösterdi. Rose bir şey demeden oraya doğru yürümeye başladı.

"Asker adımları.."

Jungkook gözlerini kaçırıp çocukça mırıldandı ve Rose'nin peşine takıldı.

İkisi bir birinden uzak beyaz ve geniş koridorda yürüyordu. Rose dikkatle oda numaralarının sayılarını okuyordu içinden.

"198, 199, 200, 201.."

Bir ağlama sesi duyduğunda kafasını önüne çevirdi.

Jimin'in geçenlerde tanıştırdığı sevgilisi Yoongi. Oda kapılarının birinin önündeki koltuklara oturmuş sessizce ağlıyordu.

Rose yürümeyi kestiğinde Jungkook da durdu.

"Burda kal." Dedi Rose.

"İyi de neden?"

Rose, Jungkook'un yüzüne bile bakmadan dümdüz ilerlemeye başladığında Jungkook göz devirdi. Oflayarak arkasındaki duvara yaslandı ve gözlerini yumdu. Hastaneden çıktıklarında nerede kalabileceklerini düşünmeye başladı.

Rose, Jungkook'un gelmesini istememişti. Yoongi hastanedeki yangını kimin çıkarttığını biliyor olmalıydı ve Jungkook'u görmek onu rahatsız edecekti.

"Yoongi?"

Rose konuştuğunda Yoongi anında ağlamayı kesti. Öylece yere bakmaya başladı ve ona kimin seslendiğini anlamadı. Burnunu bir kere çekti ve kaşlarını çatarak kafasını kaldırdı. Karşısında çok az yüzünü gördüğünden zorla çıkardığı doktor Rose duruyordu. Rose'nin yüzü düşmüştü ve gerçekten üzgün olduğu belli oluyordu.

Yoongi yüzünü stabil tutarak ayağa kalktı ve aynı zamanda elleri ile yanaklarını kuruladı. Jimin'in ailesi burda olduğundan ağlayamıyordu çünkü Jimin'in durumu iyiydi. Ağlarsa ailesi onunla konuşmak istetecekti ve bu Yoongi'yi strese sokardı. Ailesi kantine indiğinde ancak rahatlayabilmişti.

"Jimin'in durumu nasıl?"

Rose, Yoongi'nin, Jimin için beklediğini biliyordu. Durduğu odanın numarası 219'du çünkü.

"İyi. Bir şeyi yok. Kollarındaki ve karın bölgesindeki yanıklar yüzünden hareket etmekte zırlanıyor sadece."

Yoongi ilk defa Jimin dışında biriyle göz teması kuruyordu. Utanmadan Rose'nin suratına bakabilmişti, hem de mimiklerini bile oynatmadan.

"Sen iyi misin?"

Yoongi ağır ağır kafasını salladı ve elinin üzerindeki yanığı göstermek için elini havaya kaldırdı.

"Tek sorunum bu."

Rose kafasını aşağı yukarı salladı. Tam konuşacak iken Yoongi tekrar konuştu.

"Ama başkalarının daha ağır sorunları var."

Rose aldığı nefesi verdi ve dikkatle Yoongi'yi dinlemeye başladı.

"Ağır yaralanan insanlar var. Hala hayati tehlilesi olanlar, çoktan vefat edenler var. Vefat edenlerin ailesi perişan durumda. Yakınlarını iyileştirmek için gönderdikleri hastanede yakınları ölüyor. Trajik ama komik değil. En azından benim için endişelenen bir ailem yok, onlar için üzülmek istemezdim. Halime şükrediyorum, bir sıkıntım yok. Ama benim meleğimin karnında ve kollarında kalıcı yanıklar oluştu. Kim yüzünden? Delinin teki!"

Son cümlesini dişlerini sıkarak söylemişti Yoongi. Sinirden çenesi titrerken gözünden yaş aktı.

Rose onunla empati kurmaya çalıştı. Zor ve üzücü bir hayatı olmalıydı. Bir evi bile yoktu belkide? Bu adil değildi.. Öfkesine yenik düşmüş bir adama bunları yapma hakkını hiç bir şey vermezdi. Bu çocuk bunları düşünmek zorunda değildi. Belki iyileşmek üzere olan hastalar vardı ama bu yangın onlarda bir etki bırakmıştı ve yine psikolojileri bozulmuştu.

Rose sinirle gözlerini yumdu. Şimdi Jungkook'a deli gibi öfkelenmişti.

Alakasız ama, Rose hak ettiği değeri görmüyor :( 
(ficde değil gerçekte)

Doctor | RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin