Gözlerini bir vampir edasıyla araladı Rose. Çıt çıkarmadan doğrulup esnediğinde Jungkook'u korkuttuğunu fark etmemişti.
"Cin misin?.." Dedi Jungkook. Rose irkilip ona döndü.
Şaşkın Jungkook'u görünce gözlerini devirdi ve araba'nın zeminindeki ayakkabılarını giymeye başladı.
Jungkook uyandığından beri Rose'yi izliyordu ve birlikte yaşayacakları hayatın hayalini kuruyordu.
Mesela evlerinin beyaz bir duvarlarını birlikte boyamak, kafalarına göre resim çizmek ve Rose'yle eğlenmek onun hayallerinden sadece biriydi. Rose uyanana kadar ona bakıp böyle şeyler düşünmüştü.
"Saat?"
Dedi Rose uykulu sesiyle. Dün gece Jungkook, Rose'nin telefonunu kırdığı için bakamıyorlardı.
Rose "Geçen telefonu duvara atınca sinirini çılaramadı her halde, kırası geldi o yüzden.." Diye düşünse bile Jungkook'un telefonu kırma sebebi takip edilmek istememesiydi.
Jungkook kafasını çevirip direksiyonun arkasında duran dijital rakamlara baktı.
"On buçuk."
Rose bir şey demeden arkasına yaslandı ve kollarını önünde birleştirdi. Camlar buhar yapmıştı, dışarsı görünmüyordu.
"Beni hastaneye götür." dedi Rose.
Jungkook'un kaşları çatıldı.
"Hayır."
Rose kafasını çevirip Jungkook'a baktı.
"Sana sormadım. Götür beni. Jimin iyi mi onu bile bilmiyorum. Güvenmiyorsan eğer, merak etme kaçmam!"
Jungkook yutkunup gözlerini kaçırdı. Rose'yi bir an bile yanından ayırmak istemiyordu. Ona tabi ki güveniyordu ama gitmesini istemiyordu işte. Yine de Rose'yi daha fazla sinirlendirmek istemediği için kafasını aşağı yukarı salladı.
İkiside sustuğunda arabayı çalıştırdı Jungkook. Arabanın biraz ısınmasını beklerken silecekleri çalıştırdı.
"AA J-UNGKOOK!"
Rose çığlık attığında Jungkook aniden kafasını kaldırıp Rose'ye döndü.
"Ne ne oldu?! İyi misin?!"
Rose hayretle ön cama bakıyordu. Eliyle ön camı işaret ettiğinde Jungkook hızlıca arkasını dönüp cama baktı.
"Bu ne lan?.."
Camda kan lekesi vardı ve bir de kağıt parçası.
Jungkook kaşlarını çatıp kafasını yukarı kaldırdı ve camdan dışarı bakmaya çalıştı. Görünürde bir şey olmadığını anlayınca eli kapı koluna gitti.
"Dur çıkma!"
Rose'nin eli refleksle Jungkook'un omuzuna değmişti.
"Sorun yok."
Diye mırıldandı Jungkook. Rose elini kendine çekmiş ve önüne dönmüştü. Eli ile alnına hafifçe vurmayı da ihmal etmemişti.
"Git de kıçını ısırsınlar. Kuduruk.." Diye söylendi Rose.
Jungkook arabadan çıktığı için duymamıştı. Kapıyı soğuk girmemesi için kapattı ve sirkelendi. Dışarısı çok soğuktu. Yavaşça ön cama doğru ilerledi. Ayağının altındaki yapraklar hışırdıyordu.
Kaportanın üzerine bulaşan kan izlerini gözüyle takip etti. Yerde hiç bir şey yoktu. Sanki birisi yukardan cama kan torbası fırlatmıştı. Elini tedirgince kağıda uzattı. Camın önüne sıkıştırılmış kağıdı zorlanmadan aldı ve yutkunarak açtı. Bu notu koyan kişi neden onlara dokunmamıştı? Onlara zarar vermek isteyen biri olduğu belliydi. Jungkook'un aklına tek bir isim geliyordu ve aklındaki isim hafızasında hiç iyi yerlerde değildi.
Kaçtığınızı zannediyorsunuz. Sizi takip etmediğimi mi sanıyorsun? Sen hastandeyken her gün ne yediğinden tut, ne ilaç aldığına kadar biliyorum güçsüz korumam..
Bir zamanlar benim korumamdın, şimdi ise o yanındaki doktorun. Ama dikkat et, korunması gereken kişi sen olmayasın. Açık oynuyorum Jeon Jungkook. Benden kaçamazsın, saklanamazsın. Senin kaderin benim tarafımdan ceza görmek. Bu sadece bir uyarı. Arkanızı kollasanız iyi edersiniz diyeceğim ama bir işe yaramaz.
Kim Eunmi
Nefesini dışarı verdi Jungkook.
"Cidden açık oynuyorsun sürtük."
Jungkook cümlesini tamamladığında bir karga sürüsünün bağırışları sessizlikteki gürültü oldu. Rose arabanın içinde korkup hoplarken Jungkook'un mimikleri bile oynamamıştı.
Jungkook kafasını kaldırıp gözlerini kıstı ve sadece kendisinin bildiğini sandığı ormana uzun uzun baktı.
"Oynayalım o zaman, manyak kadın.."
Sıfatı aklına gelince yüzünü buruşturdu. Elindeki kağıdı yumak yapıp cebine koydu ve arabanın kapısını açtı.
"Ne olmuş?"
Rose telaşla konuştuğunda Jungkook kafasını Rose'ye çevirme gereği duymadan cevapladı.
"Polisler ceza yazmış."
Arabanın kapısındaki gözden bir bez alırken konuştu Jungkook. Rose'nin ise kaşları çatılmıştı.
"Ne alaka?"
"Bir bilsem.." Diye fısıldadı Jungkook.
"Sorun yok, endişlenme tamam mı?"
Dedi Jungkook, Rose'ye bakarak. Samimi bir gülüş takınsa bile Rose ona güvenmemişti. Kaşlarını çatıp kafasını eğdi ve ofladı. Keşke gözü kapalı Jungkook'a inanabilseydi, güvenebilseydi. Ama şu bir günde farklı bir Jungkook görmüştü ve bu Rose'yi çelişkiye sürüklüyordu.
Jungkook arabanın üzerine bulaşan kanları silerken uzun uzun düşünüyordu. Bu kadın kendisinden ne istiyordu? Neden peşini bırakmıyordu?! Derdi intikamsa almıştı zaten. Lisede yaşadıkları bir olaya kafasına neden bu kadar takmıştı bu psikopat kadın?
"Kim sinir hastası belli değil anasını satayım.."
Kanları silme işi bitince pislenmiş bezi dürüp ormanın içine salladı. Belki bu polisler için bir kanıttı ama pek umrunda olmadı Jungkook'un. Daha manyak biri şu anlık tek derdiydi.
Arabaya binip kapıyı kapattığında derin bir nefes verdi Jungkook.
"Kan nerden gelmişti?"
Rose'nin sorusuyla arkasına döndü.
"Bir karga çarpmış. Gece bir şeyden kaçarken oldu galiba."
"Camda hiç tüy yoktu."
Rose, Jungkook'un sandığından dikkatli çıkmıştı. Farklı bir şeyler olduğunu anladığını anlamıştı Jungkook. Bozuntuya vermeden gülümsedi ve elini Rose'nin sarı saçlarına attı.
"Endişlenecek bir şey yok doktor."
Gözlerini kısacak kadar gülümsemiş ve kısa bir süre Rose'nin saçlarını okşamıştı. Sonra elini çekti ve önüne döndü.
Ne olursa olsun o deli kadının Rose'ye yaklaşmasına izin vermeyecekti. Gerekirse o kadınla tekrar karşı karşıya gelirdi. Yeniden delirmek pahasına o kadınla yüzleşirdi ama Rose'ye dokunmasına izin vermezdi. Jungkook daha güçlüydü, baş edebilirdi.
Yeni bölümün gelmesi çok uzun sürdü ama arada böyle kesintiler olacak sanırım. Aksaklıklar çıkabiliyor hayatımda. Hala bekleyen varsa teşekkürler :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor | RoséKook
FanfictionBaşta Jungkook onun sadece hastasıydı. Şimdi onun hayatı, Rose'nin olmuştu. yeminle son bolumleri feci guzelLSHSLJDSŞJS