Akın Sevgör - Gray Faces
"Hikâyeni anlatmak ister misin?"
İçeriye süzülen rüzgarla havalanan perdeyi izleyen genç kadın, daire şeklinde dizili sandalyelerin en ortasında oturan genç adamın sorusu üzerine gözlerini ona çevirdi.
"Ben mi?" dedi emin olamayarak. Tüm bakışların odağı olduğunu fark ettiğinde gerilmişti. Adam onaylayarak başını eğdiğinde, genç kadın titrek bir nefes aldı. Kısa bir bekleyişin ardından nihayet konuştu.
"Ben... Anlatmak istemiyorum." Buraya gelmek bile onun için büyük bir adımdı. Yalnız olmadığını görmek istemişti fakat kendinden bahsedeceği gerçeğini hesaba katmamıştı.
"Peki," dediğinde kollarını kavuşturmuştu. "Ara verelim mi?"
Önerisi üzerine diğer sandalyelerde oturan katılımcılar hareketlendi. Kimi sigara içmeye gidiyordu, kimi tuvalete. Genç kadınsa sandalyesine astığı çantasını alarak merdivenlere yöneldi. Gidecekti.
Merdivenleri inip bahçeye çıktığında gidip gitmemek arasında tereddüte düşmüştü. Ara bitene kadar beklemeye karar verdiğinde duyduğu soruyla arkasına döndü.
"Gidiyor musun?"
Toplantı boyunca zaman zaman bakışlarını yakaladığı adam duruyordu karşısında. Sesi hırıltılıydı. Kumral saçları, kirli sakalı, kaşındaki çizik ve yeşil gözleriyle tehlikeli bir havası vardı. Sütlü kahve rengindeki deri ceketinin cebinden sigarasını çıkararak kuru dudaklarına yerleştirdiğinde cevap beklercesine kaşlarını kaldırdı.
Genç kadın omuz silkti, kendi de bilmiyordu. Sigara paketini ona uzattığında elinin üzerindeki dövmeyi fark etti. Silah ve güller... Gözlerini devirmemek için kafasını başka bir yöne çevirdiğinde adam paketi geri çekerek cebine koydu.
"Neden anlatmadın?"
"Anlatacak bir şeyim yok," dedi kararlı bir sesle. "Ayrıca bu aptalca bir fikir. Yani seks bağımlılarını bir araya toplamak..." Utandığından giderek sesi alçalmıştı. "Mantıksız. Etik de değil. Terapistçilik oynamaya lüzum yok."
"Anlatacak bir şeyin yok mu?" Sadece bu cümleye takılmıştı.
"Yok."
"Neden?" diye sordu adam dumanı dışarı üflerken. Gözleri çiçekli elbisenin açıkta bıraktığı gerdanına kaydığında dudaklarını yalamıştı.
"Çünkü ben bağımlı değilim." Bu cümleyi aslında kendine söylüyordu. Yalan söylüyordu.
"Eminim değilsindir," diye fısıldadığında alayla güldü adam.
"Ben Tekin." Sigarasını dudaklarıyla sabitleyerek elini uzattı. Bu tekinsiz adamın ismiyle ne kadar tezat olduğunu düşünerek uzattığı eli sıktı. "Neşe," dedi kısaca. Ondan büyük olduğuna emindi ama yaşını tahmin edemiyordu.
Hissetmiş gibi sordu Tekin: "Kaç yaşındasın?"
"On dokuz. Sen?"
"Yirmi beş." Sigarasından derin bir nefes çekip gözlerini kısarak ağır ağır dışarı üfledi.
"Bence de aptalca bir fikir. Ama bağımlı olmayan biri olarak bağımlılar için düzenlenen bir toplantıya gelen sen, etikten bahsedemezsin."
Tekin'in azarlar gibi sarf ettiği bu söz yüzünden başını yere eğmişti.
"Madem sen de aptalca bir fikir olduğunu düşünüyorsun, neden geldin?"
Tekin birkaç adım atarak Neşe'nin tam önünde durdu. Dövmeli eliyle kabaca çenesini kavrayıp yüzüne bakacak şekilde kaldırdığında kadın rahatsız olmuştu. Fakat vücudu ona ihanet ediyordu.
Yeşil gözleriyle hipnotize eder bir şekilde ürkek kahverengi gözlere bakarken hırıltılı sesi kendinden emindi.
"Ben buraya ruh eşimi bulmaya geldim."
Genç kadın irkilmişti. Bedeniyse ona ihanet ederek şehvet tohumlarını büyütmeye başlıyordu.
Tekin sigarasından son bir nefes çekip suratına üflediğinde, Neşe geri çekilerek gözlerini yumdu. Kulağına eğilip sıcak nefesiyle fısıldadığında, kadın yenildiğini hissediyordu.
"Tuvalete gidiyorum." Geri çekilip demir kapıya doğru yürüdü.
"Bu son," diye tekrar etti Neşe içinden. Her seferinde bu yalanı tekrarlıyordu.
Ne ilk olacaktı ne de son.
Yenildiğini hissederek Tekin'in ardından demir kapıya doğru yürüdü.
Son Feci Bisiklet - Rahatsız Vals
Redd - Prensesin Uykusuyum
Resim: Agnes Cecil - Cold Days
🖤🖤🖤
Okuduğunuz bölümlerden yola çıkarak Neşe hakkında neler söyleyebilirsiniz? Nasıl biri sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İhtimal
Romance"Saatler ve haftalar işlemez aşkın gövdesine, hatta taşırlar onu kıyametin eşiğine" demişti Shakespeare. Zamanı ve mekanı aşabilecek kadar kuvvetli olan aşk benlikle de savaşabilir miydi? Çizginin çoktan dışına çıkmış olan Neşe ve Onat'ın İstanbul'u...