IX • ALTI PEMBE ÇİZGİ

863 74 83
                                    

Frédérick Chopin, Jan Lisiecki - 12 Etudes, Op.10: No.3 In E

Boş gözlerle son çizginin de belirginleşmesini izledim. Tam altı çizgi. Artık hiçbir zaman, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını tescilleyen altı pembe çizgi. Tam üç gebelik testi. Hepsi pozitifti. Ben hamileydim. Ben gerçekten hamileydim.

Gebelik seksin yan etkisiydi. Bir hayat ancak böyle şehvetli bir aktivitenin sonunda başlayabilir, ancak dünyada bir insanın yaşayabileceği en büyük zevkin ürünü olabilirdi. Sevişmek bir insanın dünyaya getirebileceği en mükemmel varlığı yaratmak için en zahmetsiz işti. Bebek sahibi olmak isteyen insanlar için bu böyleydi. Peki ya ben...

İlk öğrendiğim andan itibaren hiçbir tepki verememiştim. Ne hissediyordum? Korku, üzüntü, şok, çaresizlik, tedirginlik... Hissettiklerim içimde amansız bir savaş veriyor, hiçbir duygu galip gelemiyordu. Her biri en şiddetli halleriyle içimdeydi. Yüreğimin tam ortasında somut olarak hissedebiliyordum bunu. Hepsi birleşip bambaşka bir his yaratıyordu, fakat ne yazık ki ben bu hissiyatı hiç tanımıyordum.

Dışarıya yansıyan yalnızca donuk bakışlarım, sessizce inip kalkan göğsümdü.

Defalarca kez gözlerimi yumup beklemiş; gördüklerimin bir rüya, bir yanılsama ya da bir halüsinasyon olmasını ummuştum. Delirme ihtimalime rağmen bunu istemiştim. Çünkü hiçbir şey hamile olmamdan daha berbat olamazdı.

Testlerden birini elime aldım. İçimdeki karmaşanın yansıması olan hiçlikle ona baktım. Fırtına yaklaşıyordu, biliyordum. Bu iki çizgi ve diğer çizgiler ruhuma atılan çiziklerdi. Üstümü çizmişlerdi. Ne yapacaktım?

Neden? Nasıl? Ne zaman? Neden? Neden? Neden?

Tüm bunları hissederken, tüm sorular zihnimde uçuşup duvarlara şiddetle çarparken hiçbir şey yapamadım. Donmak böyle bir şey miydi?

"Kim?" Kerem'in sesiyle kendi dünyamdan çıkıp gerçek dünyaya döndüm. O tüm bunları hissetmiyordu. Yalnızca benim yaşadıklarıma şahit oluyordu.

Vereceği cevaptan korkarak gözlerine baktım. Lütfen anladığım şeyi sormuş olmasındı. "Ne?" Sesimdeki ruh çekilmişti.

"Kim?" diye sordu tekrar. "Kimden?"

"Sensin." Yavaş yavaş hiçlikten sıyrılıp bir şeyler hissetmeye başlıyordum. Hayal kırıklığı.

"Dalga mı geçiyorsun?" Sesinde sakinlik vardı ama öfkesini gözlerinde görebiliyordum. "Şaka mı yapıyorsun?" Sesi yükselmişti.

Biz korunuyorduk. Elbette korunmasız bir şekilde seks yapacak kadar aptal değildik. Ancak Kerem'den başkasıyla da olmamıştım. Olsaydım bile yine korunurdum. Hem gebelikten hem de cinsel yolla bulaşan hastalıklardan. Ben de biliyordum normal şartlarda bunun mümkün olamayacağını. Kaza olmuş olmalıydı.

Şaşkındım, inanamıyordum. Aynı durumdaydık. Sonucu içimde taşıyan ben olduğum için mi ezilen taraf bendim?

"Şaka yapmıyorum." Böyle bir şeyi nasıl ispat edebilirdim ki? "Senden başkasıyla olmadım."

"Emin misin?" Volta atmayı bırakıp yatağa oturdu. Öyle çaresiz hissediyordum ki bana inanmayan birine kendini açıklamayı reddeden gururlu yanım beni yalnız bırakmıştı.

Ağlamak istemiyordum. Ona cevap vermek yerine derin bir nefes alarak gözyaşlarımı tutmaya çalıştım.

"Bu ne o zaman?" Odanın bir köşesine fırlattığım Onat'ın boxerını gösteriyordu.

Size inanmayan birine yapacağınız her açıklama kuşkuyu arttırmaktan başka bir işe yaramazdı. Fakat öyle korkuyordum ki; şüphesi beni ezse de tüm sorularını yanıtlamaktan başka seçeneğim yoktu. Çaresizdim.

Bir İhtimalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin