IV • DUDAK İZLERİ

1.1K 95 97
                                    

Amelia Warner - Mary

Eve vardığımda cinsel açlığım çoktan görmezlikten gelemeyeceğim bir seviyeye ulaşmıştı. İvedilikle üzerimdeki fazlalıklardan kurtuldum ve Kerem'i aramak için telefonuma sarıldım. Telefon iki kere çaldıktan sonra açıldı.

"Alo." Cevap vermedim.

"Orda mısın?" Sessizliğimi korudum.

"İyi misin?" Vazgeçmiştim onu çağırmaktan. Telefonu yüzüne kapattım. Nasıl olsa daha sonra açıklama yaptığımda bana surat asmazdı.

Telefonu bırakıp mutfağa yöneldiğimde setin üzerinde bıraktığım Onat'ın fincanı yaramaz bir tavırla göz kırptı bana. Evet, evet kesinlikle beni çağırıyordu.

Onat'ın dudaklarının izleri hâlâ oradaydı. Neden yıkayıp silmeliydim ki izlerini? Öyle daha temiz mi olacaktı?

Fincanı kavrayıp odama götürdüm. Perdeyi çekmek için pencereye yöneldiğimde yanlış bir şeyler yapıyor olduğum hissiyatı sarmıştı her bir yanımı. Fakat artık geri dönüş yoktu, kararımdan cayamayacağım bir ihtiyaçla sınanıyordum şu an.

Üzerimdekileri sabırsızca çıkardığımda patlamaya hazır bir volkan gibiydim. Çırılçıplak yatağıma uzandım ve bacaklarımı hafifçe aralayarak kendime çektim. Zihnim bomboştu. Odaklandığım tek bir şey vardı ve onu elde etmeden rahatlayamayacaktım.

Parmaklarım ezberledikleri yolları aşarak yuvalarını bulduğunda hazırdım. Yavaşça okşamaya başladım kendimi. Parmaklarım nazik ama sabırsızdı. İçim utanç ve arzu duygularıyla ezilirken çok önemli işime devam ettim. Kimden utanıyordum ki? Kendimden mi? Oysa bunu çoktan bırakmam gerekirdi.

Dakikalar geçiyor, tüm uğraşlarıma rağmen kayda değer bir şeyler hissedemiyordum. Parmaklarım sabırsız ve hoyrat hareketleriyle canımı yakmaya başlamıştı ki yavaşlayıp kendimi odaklanmaya zorladım. Zihnimde türlü türlü fanteziler canlanıyor hiçbiri bedenimde zevk uyandıramıyordu. Onlarca hayali adamı misafir etmiştim düşümde ta ki Onat'ı düşleyene kadar.

Onun yüzünü görünce yavaşladım ve uzanıp komodinin üzerindeki fincanı elime aldım. Parmaklarım bu defa sabırlıydı. Onun varlığıyla ıslandığımı hissettim. Buradaydı, benimleydi. Yatağımdaydı. Her yerimi seviyordu.

Fincanı onun dudaklarının yerine koydum ve dudak izlerinin olduğu yeri dudaklarıma götürdüm. İçimde bir şeylerin uyandığını hissettiğimde fincanı sürükleyerek meme uçlarıma sürttüm. Soğuk porselen tenimi ürperterek sertleşmelerine sebep olduğunda ağzımdan belli belirsiz ufak bir inilti kaçtı.

Onat üzerimdeydi, Onat içimdeydi.

Malum bölgemdeki zevk ateşi gittikçe çoğalıyor söndürülemez bir yangına dönüşüyordu. O his büyüdükçe büyüdü. Bedenim sarsılmaya başlayınca hareketlerimi daha da hızlandırdım ve o yangın bomba gibi patlayıp tüm bedenimi yakarken parmaklarımı serbest bıraktım. Zevk dalgası ayak parmak uçlarıma kadar ulaşmıştı ve minik bir duyma kaybı yaşıyordum.

Fincanı bıraktım ve hissettiğim rahatlamanın da yardımıyla gözlerim yavaşça örtüldü.

***

Zihnimin odalarında durmak bilmeyen bir zil çalıyordu. Zil sesi beynimi delip geçiyormuş gibi hissettim fakat açacak bir kapı bulamadım. Gözlerim aralandığında duyduğum sesin gerçek dünyaya ait olduğunu anladım. Saate baktığımda 9:15 olduğunu gördüm.

Bir İhtimalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin