Melanié Laurent - Début
Onat'ın peşi sıra merdivenleri tırmanırken içimde bir huzursuzluk yoktu. Halbuki kendimi tedirgin olmak için hazırlamıştım onun evine gelmeyi kabul ettiğim ilk anda. Başka adamlarla, başka apartmanların merdivenlerini tırmanırken ya da asansördeyken hep huzursuz hissederdim, yanlış bir şeyler yapıyor olduğum hissi beni asla rahat bırakmazdı. Fakat yine de bunu yapmaya devam ederdim. Beni esir alan adrenalin mi yoksa arzularım mıydı, bilmiyordum. Yine de bu nadir yaptığım bir şeydi.
Eski tırabzana tutunup merdivenleri çıkmaya devam ederken evlerimizin ne kadar çok benzediğini fark ettim. Oturduğum Mori Apartmanı'nda da asansör yoktu ve merdivenleri eskiydi. İkimiz de güzel makyajlı kâğıttan apartmanlarda oturuyorduk anlayacağınız.
İki kat merdiven çıktıktan sonra onun olduğunu tahmin ettiğim 5 numaralı kapının önünde durduk. Anahtarı çevirirken içimde varlığını bile bilmediğim bazı yerlerin kapısını da açıyordu sanki. Islak çoraptan kaşınan ayaklarımı botlarımın içinde huzursuzca hareket ettirdim. Onat kapıyı açtıktan sonra kenara çekilip bana öncelik verdi.
İşte başlıyoruz.
Şu anda emin olduğum bir şey varsa o da Müjgan'la tanışmak istemediğimdi. Neden kabul etmiştim ki buraya gelip onunla tanışmayı? Kararımdan pişman olmama ramak kalmıştı. Botlarımı çıkarıp içeri adımladığımda Onat nazikçe bileğimden tutarak beni bir odaya yönlendirdi. Tutuşu tüy kadar hafifti; ne büsbütün kavramıştı beni ne de tenimden uzaktaydı.
Ne? Sevişecek miyiz? Hemen mi?
Açık gri olan uzun koridorun sonunda soldaki odaya girdiğimizde Onat bileğimi serbest bıraktı. Tenim onun yokluğuyla daha da soğumuştu.
Yatak odasıydı burası. Oldukça sade dizaynıyla dikkat çeken odada yalnızca bir yatak, yatağın bitişiğinde bir komodin ve gardırop vardı. Tüm eşyalar beyaz renkteydi. Mobilyaların aksine duvarlar laciverte boyanmıştı ve fon perdeleri koyu griydi. Hiçbir fotoğraf veya resmin olmadığı bu odada yatak ve dolap pencereye paraleldi. Ayrıca odanın sağ tarafında banyoya açıldığını düşündüğüm bir kapı vardı.
Elbisemden kurtulmaya hazırlanıyordum ki Onat söze girdi. "Üzerini değiştir. İstediğini giyebilirsin," dedi gardırobu gösterirken. "Rahat ol" dedi ve kapıya yönelirken ekledi "İstersen kıyafetlerini kısa programa atabilirim, söylemen yeterli".
Kısaca teşekkür ettim beni giyinmem için yalnız bırakırken. Neyse ki az önceki zavallıca girişimimi fark etmemişti. Elbisemi çıkarırken içeriden seslendiğini duydum. "Duş da alabilirsin istersen. Havlular banyo dolabında."
Ah, kesinlikle isterim!
Gardırobun önüne gelerek aynaya baktım. Berbat! Tek kelimeyle berbat görünüyordum. Nemli saçlarım hafifçe kabarmış, kaküllerim alnıma yapışmış ve rimelim akarak yanaklarımdan boynuma bir yol çizmişlerdi. Dudağım zaten şehvetli bir öpüşmeden çıkmış gibiydi. Onat bu suretle mi muhatap olmuştu gerçekten?
Harika!
Geri kalan kıyafetlerimden de kurtulup gardırobun sürgülü kapağını çekmeden önce çıplak vücudumu aynada süzdüm. Vücudumdan nefret ediyor değildim ya da memnun olmadığım fiziksel bir özelliğim yoktu fakat aynı zamanda bedenime bayılmıyordum da. Evet, biraz daha kıvrımlı bir vücudum olabilirdi ve memelerim bu kadar küçük olmayabilirdi. Ve, ve... Ve'si yoktu! Aynaya çok fazla bakmanın insanın özgüvenini zedeleyebileceğini keşfettiğimden beri aksimi pek incelemiyordum. Şimdi de bu kuralı çiğnemenin hiç sırası değildi.
Sürgülü kapağı çekerek Onat'ın dünyasına dair bir kapıyı aralamış oldum. Beklemediğim kadar düzenliydi. Bütün kıyafetleri özenle katlanmış, renklerine göre üst üste sıralanmıştı. Ellerimi üzerlerinde gezdirdim. Eğer dolabı onun hakkında bir şeyler söylüyorsa hiç benzemediğimizi söyleyebilirdim. Dolapta tişörtler, gömlekler, sweatshirtler, kazaklar, kravatlar, pantolonlar ve eşofmanlar vardı. Bunun yanında hiç etek yoktu. İç çekmeceyi çektiğimde de yalnızca boxerlar ve siyah atletlerle karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İhtimal
Romance"Saatler ve haftalar işlemez aşkın gövdesine, hatta taşırlar onu kıyametin eşiğine" demişti Shakespeare. Zamanı ve mekanı aşabilecek kadar kuvvetli olan aşk benlikle de savaşabilir miydi? Çizginin çoktan dışına çıkmış olan Neşe ve Onat'ın İstanbul'u...