31

1K 63 9
                                    

Hellooooo!

Baktım akşamları ders çalışacak havamda olmuyorum bu süre zarflarında bölüm yazayım dedim.

Yani bu demek oluyor ki uzun bir ara vermeyeceğim.

Daha öncede bin defa söyledim ve yine söylüyorum. Oylarınız ve yorumlarınız (özellikle yorumlarınız) motivasyonumu yükseltiyor. Çok yorgun olsamda 32. Bölümü yazmaya hemen başlayabilirim belki.

Telefondan yazdığım için hatalar olabilir. Lütfen kusura bakmayın.

Oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.

Keyifli okumalar.

~

Banka sırtımı yaslarken bir yandan da tırnaklarımı yemekle meşguldüm.

Ne konuşuyorlardı?

Bu rendelenmiş kaşar neden zırt pırt gülümseyip duruyordu?

Bir anda elimin üzerinde hafif bir kuvvet hissettiğimde odağıma aldığım Ali-Hazal ikilisinden bakışlarımı çektim. "Tırnaklarını yememen gerektiğini daha kaç defa söyleyeceğim? Hem hijyenik değil hemde zararlı. Ayrıca çok dikkat çekiyorsun. Dilan sana bakıyor garip garip." Begüm'ün dişlerinin arasından fısıldayarak konuşmasıyla Dilan'a baktım. Bana gülümseyerek mi bakıyordu o?

Dilan'ın bana gülümsediğini söylemeye dili varmadığından 'garip' kelimesini tercih etmesine şaşırmadım.

Bakışlarım hâlâ Dilan'ın üzerindeyken tırnak yeme alışkanlığım ile ilgili yakınmasını görmezden gelerek Begüm'e cevap verdim. Tırnaklarımı yemeyi kesmiştim ama stresli ve gergin olduğum zamanlarda yapmak alışkanlık haline gelmişti. "Nasıl normal davranabilirim? Sanki şuan çok riskli bir plan yapmamışız gibi herkes normal hâlinde takılıyor." Bunu söylerken bakışlarım kısa bir anlığına sohbet eden Zafer ve Ege ikilisine dönmüştü. Dilan ise yüzündeki sinsi sırıtışla Ali ve Hazal'a bakıyordu. "Hazal olacak kaşar peyniri zevkten dört köşe. Bana karşı kazandığını sanıyor ama yanılıyor. Bu iş bitince ilk işim Ali'ye her şeyi anlatmak olacak." Son dediğim cümle ile Begüm hafifçe öksürdü ve kocaman açtığı gözleriyle fısıltılı olduğunu düşündüğü ama kulağımın dibinde olduğu için atom bombası patlamış gibi gelen sesiyle konuştu.

"Sen ve kibrin? Göksu Çevik? Siz hanımefendi, kibrinizi kenara koyup ilk adımı atacağınızı mı söylüyorsunuz?" Dediği şey ile göz devirdim.

"İlk adımı atmak o kadar zor bir şey olmasa gerek." Dedim düşündüklerime tezat. Zira Ali'nin karşısına geçince saçmalamaktan çok korkuyordum. En azından ilk o söylese bende bir şekilde devamını getirirdim. Bu da ilk itirafın kolay olmayacağını düşündürmeye itmişti beni. Yine de korktuğumu Begüm'e belli etmemekte kararlıydım. Bu işin altından tek başıma kalkmalıydım.

"E tabii ilk defa Ali'nin yakınında bizden başka bir kız görünce yusuf yusuf oldun. Senin gibi kibirli biri bile böyle bir manzarada kibrini düşünmez." Çok haklı olduğunu söyleyemezdim. Bilinmeyen olarak yazdığı için Ali'nin bana olan hislerinden -Ali olduğunu anlamadan öncede- şüphelenmeyi bırakmıştım, beni sevdiğine emindim. Bir sürtüğü tehlike olarak görmemi sağlayacak biri değildi Ali. Bu kadar aceleci olmamın sebebi gururum ve kibrim yüzünden geçirebileceğimiz zamanları ziyan etmemekti.

Kibirli olabilirim ama aptal asla!

Begüm'e cevap vermesemde o konuşmaya devam etti.

"Bence bugün kıyamet kopacak. Ya Dilan sana gülümsediği için ya da sen Hazal'ın Ali'nin yanağını öpmek için parmakları ucunda yükseldiğini görüp öfkenle dünyayı ateşe vereceğin için." İlk dediği şeyi es geçip ışık hızıyla kafamı Ali ve Hazal'a çevirdim.

BAĞCIK ||TEXTİNG|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin