26

1.1K 63 15
                                    

Hoşgeldiniz!

Oy ve yorum sınırı koymayı sevmem ama oy sayısı onu geçince bir sonraki bölümü yazıp atacağım. Yorum sayısına sınır koymuyorum. Düşüncelerinizi ifade etmek için sizi zorlamayacağım. Yinede neler düşündüğünüzü bilmek benim en büyük hakkım. Satır aralarını boş bırakmayın lütfen.

Aslında bu kadar erken yazıp atmayı bende beklemiyordum ama sizi daha fazla bekletmek istemedim.

Keyifli okumalar.

~

Ege'nin Begüm'ün önüne bıraktığı şeyi görmek için yaslandığım sandalyeden doğruldum.

"Bu ne?" Diye sordu Begüm masanın üstünden eline aldığı şeyi göstererek. Ege sırıtarak cevap verdi. "Elektrokardiyogram." Hepimiz ona aval aval bakarken sırıtan ifadesini sildi ve göz devirdi. Sıkkın bir ifade ile tekrar konuştu.

"EKG yani." Hâlâ ona anlamayarak baktığımızı fark edince sinirlendi. "Bunu da mı anlamadınız?" Ali, ayakta bize bakan Ege'ye hiç üşenmeden kalkıp ensesine tokat attı.

"Lan mal, kötü bir şey mi iyi bir şey mi söyleyeceksin diye bakıyoruz. Cahil değiliz ne olduğunu bilmeyecek kadar." Tek kaşımı kaldırdım Ali'ye doğru.

"Ben bilmiyordum. Cahil mi oldum şimdi?" Telaşlandı. Elleriyle garip garip hareketler yaparken az önceki sakin hâlini yitirmişti. Bir insan nasıl saniyeler içinde ter döker sorusunun cevabıydı tam şuan da.

"Hayır, hayır. Öyle demek istemedim. Şey demek istedim. Şey..." Begüm Ali'nin sözünü kesti ve korkan bir ifadeyle Ege'ye döndü. Ayağa kalkmıştı çoktan.

"Ege'm, kötü bir şey yok değil mi? Neden verdin bunu bana?" Ege hafifçe tebessüm ederek Begüm'ü göğsüne yasladı. "Hemen aklına kötü şeyler getirme prensesim. Svt'ye girmişim." Begüm çipil çipil bakan gözlerini, kafasını Ege'nin göğsünden kaldırarak ona çevirdi.

"Svt ne?"

"Supraventriküler taşikardi geçirmişim. Yani kalbimin üst kısmında anormal derecede hızlı kalp ritmim gerçekleşmiş." Begüm Ege'nin göğsünden geriye çekti kendini. Gözleri endişe parıltılarıyla dolmuştu.

"Bu kötü bir şey mi?"

"Hayır, hayır değil. Geçti zaten." E o zaman?

"O zaman neden olmuş? İyi bir şey olsa bana söylemezsin ki." Ege'nin yüzündeki tebessüm silindi ve geniş bir sırıtış yerini aldı.

"Senin fotoğrafına bakıyordum. Meğersem kalbimin ritmi hızlanmış. Etkini gör istedim." Dedi göz kırparak. Hepimiz derin bir nefes alsak da Begüm ilk başta hareket edemedi. Sonra bir anda küçük yumruklarını -küçük olduğuna bakmayın, bir kızın suratını dağıtacak güçte smaç basar- Ege'nin omzuna geçirdi. Bir yandan da bağırarak söyleniyordu.

"Gerizekalı! Ben öldüm öldüm dirildim kaç saattir kötü bir şeyin var diye? Ne diye Acun gibi uzatarak heyecan yaratıyorsun?" Ve birkaç yumruk darbesi daha...

En sonunda Begüm Ege'ye vurmayı kesmiş herkes masanın etrafına oturmuştu. Dilan kollarını göğsünde bağlayarak homurdandı. Sözleri Zafer'eydi.

"Zafer, sen niye o şeyden geçirmiyorsun?" Zafer inanamazca ona baktı. "Bebeğim, daha adını bile söyleyemiyorsun. Neden durduk yere artık adı her neyse ondan geçireyim."

Dilan kollarını göğsünde bağladı şımarık bir çocuk gibi. Ali ise Dilan'ı dürtükleyerek alayla konuştu. "Bence sen hiç buna güvenme. Bu Malatyalı, sen kayısıya benziyorsun diye de seni seviyor olabilir."

BAĞCIK ||TEXTİNG|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin