15

1.1K 72 6
                                    


Bir günde iki bölüm ha? Çıvdıvmış olmalıyım.

Oy ve yorum istiyorum.

Plssss

~

Begüm ile soyunma odasına girdiğimizde hâlâ gelmeyenler vardı. Dilan ayaklarına dizliklerini geçirirken bize baktı. "Bir an önce hazırlanın, daha ısınmadık. Maçın başlamasına yarım saat kaldı."

İlçedeki liselerin spor yarışları olurdu her sene. Bizim okul bu sene kız voleybol, erkek voleybol, basketbol, futbol ve atletizm de yarışmalara katılacaktı. Bugün de kız voleybol maçları başlıyordu ve maç bizim okulun spor salonunda gerçekleştirilecekti.

Belediye başkanının karısı da eski voleybolcu olduğu için kurallar esnek değildi. Diğer ilçelerin aksine...

Az öncede tam Edebiyat sözlüsündeyken nöbetçi öğrenci Leyla hocanın bizi çağırdığını söyleyerek sözlüden yırtmamızı sağlamıştı.

İkimizde boş olan kabinlere girdik. Ayağımdaki converselerin bağcıklarını çözüp arkalarını ezecek şekilde durdum. Böylelikle hem yere basmıyordum hem ayakkabımı çıkardığım için rahat giyinebilecektim.

Okul pantalonumu çıkarıp şortumu giydiğimde hafif bir ürperti gelmişti. Nisan ayının sonlarında olduğumuz için petekler yakılmıyordu ama soyunma odası böyle aylarda bile nedensizce soğuk olurdu.

Spor çantamın içinden çıkardığım formamı da üzerime geçirdiğimde çantamı sırtlayıp ayaklarımı sürüye sürüye kabinden çıktım. Begüm benden önce hazırlanmış olmalı ki elini bez parçasıyla sarıyordu. Ona baktığımı görünce sırıttı ve konuştu.

"Hepsinin o güzel yüzlerine sert smaçlarımdan vuracağım için elimin incinmesini önlüyorum. Ege'ye bakmamaları böylece garanti altında olacak." Kıkırdasam da smaç vururken bende sert olacaktım. Ali de o mavişleriyle ev sahibi olduğumuz her maçta -sadece tribünlerden izliyordu üstelik- çok dikkat çekiyordu.

"Güzel yüzleri mi? Hangi ara gördün?" Dedim Begüm'e ama pasörümüz Ceyda ondan önce konuştu. "Kanka sözde soyunma odalarını karıştırmışlar. Ama yemedik tabi. Görüntümüze göre nasıl oynayacaklarına karar vermek için girdiler içeri az önce." Sırıtarak yan bir bakış attım çantamı soyunma odasının içindeki banka koyarken.

"Önyargılılarsa ilk set cepte. Yağmur onlara hayatlarının şokunu yaşatır." Dedim Yağmur'a göz kırparak. O da bana kıkırdayarak göz kırptı.

Yağmur'un boyu takımdakiler arasında en kısa olandı. Genellikle karşı takım gereksiz önyargılarıyla maçtan önce onu küçümser ve mükemmel oynayışını anladıklarında onlar için her şey çok geç olurdu.

Az önce çantamı koyduğum banka oturdum. Çantamın içinden spor ayakkabımı koyduğum poşeti alıp içinden ayakkabılarımı çıkardım. Ayakkabıları yere koydum. Her seferinde ezmekten bir hâl olmuş ama hâlâ yaşayan Converselerimi elime alıp poşetin içine yerleştirdiğimde ilk on ikideki herkes gelmişti

Dizliklerimi de çantamdan çıkarıp taktım ve sadece maçlarda giydiğim ayakkabımın bağcıklarını bağlamadan ayağıma geçirdim. Converselerimi koyduğum poşeti de çantama koyduğumda göz ucuyla Dilan'a baktım. Maça gevşek bağcıklarla çıkamazdım. Dilan'a fark ettirmeden bağcıklarımı hızla bağladım.

Aynanın karşısına geçtik Kübra ile. İlk on iki deki smaçörlerden biriydi. Şuan onuncu sınıftı. Aklıma onun ilk zamanları geldiğinde gülümsedim. O kadar kötüydü ki... Boşuna çabaladığını düşünmüştüm. Fakat o bizi şaşırtarak kendini geliştirmiş ve yılın başında Leyla hoca onu takıma almıştı. "Servis hakkın bittikten sonra yorul lütfen. Servislerimi atarken bazen çizgiye basıyorum." Dedi. Saçını balıksırtı örüyordu işsiz. Ben ise üşendiğim için çabucak bileğimdeki tokayla sıkı bir at kuyruğu yapmıştım.

BAĞCIK ||TEXTİNG|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin