38

898 54 46
                                    

Herkese merhaba!

Bugün hava yağmurluydu ve keyfim hiç yoktu. Fakat bir anda yarım kalan bölümü bitirebilecek enerjiyi hissettim ve aklımdaki efsane fikirlerle bölümü tamamladım.

Bu uzun bölümün hatrına (Normalden 500 kelime fazla yazdım) alırım güzel yorumlarınızı ve oylarınızı. Ben etiketlerde yükselmek istiyorum ve etiketlerde yükselmemiz için etkileşimde bulunmanız lazım. Bu yüzden satır arası yorumlarından mahrum bırakmayın beni. En azından bu güzel bölümün hatrına -içime sinen yazdığım açık ara en iyi bölüm- kırmayın ve birkaç dakika bırakın hayalet okuyucu olmayı.

Rica ediyorum.

~

"Hâlâ bir turu tamamlamadın." Diye bağırdı Dilan. Koşmaktan mecalim kalmamıştı fakat yine de uzağında da olsam duyması için tüm gücümle bağırdım.

"Ne demek bir turu tamamlayamadın? Bu benim on beşinci turum. Sen bu okulun bahçesine bir baksana. Canım çıktı be!"

Eliyle uzaktan anlamadığım birkaç jest yaptı. "Umrumda değil. Ben sana lunaparktayken söylemiştim erken antrenman yapacaksın diye. Şimdi okulun etrafında koştur dur."

Nefeslenmek için durduğumda ellerimi dizlerime yaslamış, öne eğilmiştim. Şimdi tüm organlarım dışarı çıkacak gibiydi. "Durma!" Diyerek bağırdı bahçenin öteki ucundan.

Okulda in cin top oynuyorken beni sabahın köründe uyandırıp birkaç saat sonraki maç için antrenmana çağırmıştı. Fakat böyle olacağını bilseydim kesinlikle gelmezdim.

"Yok sen harbi nefret ediyorsun benden." Diye bağırdım tekrar koşmaya başlarken. Ona yaklaşmıştım iyice.

"Aslında o gün insaflı olmayı planlıyordum fakat bir öğrendim ki kuzenimle sevgili olmuşsunuz." O bunu söylerken onun yanına gelmiştim bile. Uzattığı şişedeki suyu içmeden önce konuştum.

"Ee ne var bunda? Sende benim çocukluk arkadaşımla sevgilisin. Ben bir şey diyor muyum?" Gözlerini devirdi.

"Aptal olma. Seninle her fırsatta neden kavga ettiğimi hâlâ anlamadın mı?" Durup düşündüm. Aslında Dilan ile kavgalarımız hep saçma sebeplerden ötürü olurdu.

"Çünkü beni sevmiyorsun?" Emin olmak ister gibi ona baktığımda hafifçe kafama vurdu. Elimi hızla oraya götürdüm ve sızısı geçsin diye ovdum. Bir yandan da ters ters Dilan'a bakmakla meşguldüm.

"Gerizekalısın sen harbiden. Evet seni sevmiyordum. Ama neden sevmiyordum biliyor musun?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. Konuşmasına devam etti. "Çünkü Mustafa'nın üzülmesine sebep oluyordun. Her seferinde ona destek olmak için oradaydım fakat ben de bir yerden sonra bir şey yapamıyordum. Bu yüzden sana kızgındım çünkü sana bakmak, seninle konuşmak bile Mustafa'ya yardımcı olamadığım anları hatırlatıyordu."

Açıkçası böyle bir itiraf beklemiyordum. Dilan ile iyi anlaşmayı istiyordum ama böyle bencilce düşünmesi yüzünden kavga ettiğimizi öğrenmek sinirlendirmişti beni. Onunla anlaşamayıp kendimi harap etme sebebim onun bencilce düşünmesi miymiş? "Kendince haklı olabilirsin ama onu sevmiyorum diye beni suçlaman ve huzurumuzu bozman güzel bir şey değil Dilan. Ya onu gerçekten sevmeseydim ne yapacaktın? Üstelik biz anlaşamıyoruz diye Ali'nin ne kadar üzüldüğünü biliyor musun? Onun üzülmesini engellemeye çalışırken sende üzmüşsün."

Utançla başını eğdi ve olumlu anlamda kafa salladı. "Çok küçüktüm o zaman. Empati yapamıyor, şımarıkça davranıyordum. Zaman geçtikçe bunun farkına vardım ama bu sefer de sen öfkeliydin bana."

BAĞCIK ||TEXTİNG|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin