Minho koşarak kendisini bir kafenin içine attı. İçerideki çalışanlar ona şokla bakıyordu. Minho peşindeki magazincilerin yaklaştığını gördü.
Koşarak masanın yanındaki çocuğun yakasına yapıştı. "Beni kurtar yalvarırım!". Çocuk şokla Minhoya bakıyordu onu tanımıyordu ve deli olduğundan şüphelendi. Fakat arkasındaki magazincileri görünce başının gerçekten dertte olduğunu fark etti.
Minhoyu elinden tutarak kafenin görünmeyen tarafında olan küçük bir masanın altına sakladı. "Hareket etme ve sessiz ol". Minho itaatkarca başını salladı.
Çalışan hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başladı. Yanındaki çocuğa da hiçbir şey söylememesini söyledi. Arkadaşı da kafasıyla onaylayıp yaptığı işe devam etti ve bardakları yerleştirdi.
Çalışan kahve makinesiyle uğraşıyormuş gibi yaparak arkaya döndü. Minhoya baktıktan sonra tekrar işine devam etti. Kısa süre sonra kafenin içine magazinciler girdi pardon daldı.
Çalışan hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davrandı ve çatık kaşlarıyla magazincilere baktı. "Buyurun bir şey mi istemiştiniz?". Magazinci kadınlardan biri elindeki mikrofonla çalışana ilerledi.
"Buraya ünlü oyuncu Lee Minho geldi mi?"
Çalışan bir an bile düşünmeden kafasını salladı. "Hayır buraya gelen ilk kişilersiniz". O kadar ciddiyetle konuşmuştu ki Minho bir an onun oyuncu falan olduğunu düşündü.
"Başka bir şey?"
Çalışan tek kaşını kaldırıp kadına baktı. Kadın ve arkasındaki tüm magazinci topluluğu çalışana aldırmadan kafeye bakıyorlardı. Bir tanesi kendi yeriymiş gibi tuvaletlere hatta çalışanların girdiği yerlere bile girmişti. Çalışanın arkadaşı engellemese ceplerine bile bakacaklardı.
Magazinciler en sonunda tatmin olduktan sonra yavaşça fakat hala arkalarına bakarak kafeden çıktılar. Kadın çalışana sorgulayıcı ve şüpheci bakışlarını yolluyordu. Çalışan ise ciddiyetini asla bozmadan kadına bakıyordu.
En sonunda hepsi gözden kaybolduğunda Minho dışarı çıkmadan önce çalışanın arkadaşı kafenin etrafını kontrol etmişti. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra Minhoyu saklandığı yerden çıkardılar.
Minho iki çalışanın önünde duruyor fakat hala etrafı kolaçan ediyordu. "Gittiler merak etme". Kendisini koruyan çalışan konuştuğunda çalışana teşekkür bile etmediğini fark etti.
"Ah doğru ya teşekkür ederim. Bazen şu paparaziler gerçekten can sıkıcı oluyorlar."
Çalışanın önünde kendisini düzelttikten sonra şapkasını ve gözlüğünü çıkarıp maskesini indirdi. Önünde duran çalışanı biraz daha inceledi. Tatlı bir suratı vardı. Aynı.. Sincap gibi.
"Bu arada ben Lee Minho oyuncuyum". Minho büyük bir özgüvenle kendisini tanıttıktan sonra elini uzattı. Çalışan bir Minhoya bir de eline bakıyordu. Geldiğinden beri olan ciddiyeti asla bozulmamıştı.
"Başka bir şey yoksa?"
Minho elini sıkmayacağını anlayıp elini boşluktan çekip ceplerine yerleştirdi. Kendisini hiç bozmadan çalışana gülümsedi. "Hayır yok fakat imza falan isterseniz çekinmeyin verebilirim sonuçta hayatımı kurtardınız"
Minho hala sıcak gülümsemesiyle iki çalışana bakıyordu. İkisi de çok ciddiydi ve ortamda acayip garip bir hava vardı.
"Siparişiniz falan yoksa lütfen artık gidebilir misiniz?"
Minho anlamadı. Bu kadar ünlüydü ve bu kişiler onu tanımıyor muydu? Bu büyük bir saygısızlıktı resmen.
"Efendim?"
Minho hala anlamlandıramadan sordu. Çalışanın arkadaşı derin bir iç çektikten sonra masaya ellerini koyarak dayandı ve bıkkın sesiyle konuştu.
"Kısaca başka bir olay olmadan siktir git"
Minho çok şaşkındı. Bu iki ruhsuz gerçekten de onu tanımıyordu. Daha fazla sinirlenip bozulmadan şapkasını, maskesini ve gözlüğünü geri taktıktan sonra kafeden çıktı. Kafenin ismine bakış attı biraz yürüdükten sonra onu alması için şoförünü aradı.
-------------------------------
Eheheheh
Baktım ki çoğu kitaplarda Jisung uke oluyor. Dedim neden seme olmasın. ehe
Bu yayınladığın iki kitap içinde çok umutluyum umarım beğenirsiniz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Movie - Minsung
Fanfiction!✔! Yakışıklı oyuncu Minho evini zar zor geçindirmeye çalışan kafe çalışanı Jisung ile bir dizi çekiminde tanışırlar. {Seme Jisung}