4

2.7K 339 150
                                    


Jisung uyandığı gibi ev sahibinin bağırışlarıyla karşılaşmıştı. Sabahtan beri ayaktaydı ve adamı ikna etmeye çalışmıştı. Sonunda biraz daha süre bulduğunda kafeye gitmişti. Kafenin anahtarı tek Jisungta vardı ve Seungmin içeri girememiş soğukta üşümüştü. Onu öylece beklettiği için kendini kötü hissetti. 

Şimdi kasanın yanında elindeki faturalar ile düşüncelere daldı. Evinin kirası yetmezmiş gibi kafenin faturaları ve kirası için uğraşıyordu. Jisung bu durumdan bıkmaya başlamıştı. Burayı ilk açtığında çok güzel hayalleri vardı. Bu kafe çok ünlü olacaktı ve o da ünlü bir kahve ustası olacaktı. Fakat şimdiye baktığında arkadaşlarının lafını dinleseydi diye düşündü.

"Jisung? İyi misin?"

Seungmin Jisungun koluna dokunup onu kafa karıştırıcı düşüncelerinden ayırdı. Jisung gerçek dünyaya döndüğünde şaşkın bakışlarıyla Seungmine döndü.

"E-evet iyiyim. Sadece... dalmışım öyle."

Seungmin kafasını salladıktan ve küçük bir gülümsemeden sonra yanından ayrılıp tek tük olan müşterilerle ilgilenmeye başladı. Jisung elindeki faturaları masaya koyduğunda kağıtların arasında numara gördü. Kağıdı eline alıp baktığında bunun o yönetmenin numarası olduğunu anladı. 

Oyuncular ne kadar kazanıyordu ki? Jisung telefonunu çıkarıp internette araştırdığında gözlerine inanamadı. Tam tamına 50 bin dolar! Ve bu en düşükleriydi!

Jisung numaraya tekrar bakarken düşündü. Jeongin zaten kafede çalışmak istiyordu Seungminin yanına Jeongini koyabilirdi. Emindi ki ikisi kafeyi güzelce idare edebilirlerdi. Oyunculuktan çıkan para ile de hem kafeyi hem de kendi evini geçindirirdi. 

Jisung telefonu açıp numarayı girdi. Bir kaç çalıştan sonra telefon açıldı. Bir kadın sesi konuşmaya başladı.

"Buyurun ben Park Chan-Woonun sekreteriyim."

"Eeee... ben Park Chan-Woo ile görüşecektim?" 

"Tabii isminizi alabilir miyim?"

"Han Jisung" 

Telefondan bir kaç tıkırtı sesi geldikten sonra bir adamın sesi geldi. Jisung dudaklarını çiğnemeyi bırakıp telefonu kulağına götürdü.

"Han Jisung! Fikrini mi değiştirdin yoksa?"

"Şey evet fikrimi değiştirdim. Sizinle nerede görüşebilirim?"

"Harika! Ben sana konumu atarım. Güzel zamanlama bugünde oyunculuk seçimi vardı. Bekliyorum seni"

Jisung mırıldandıktan sonra telefonu kulağından çekip kapattı. Bir süre konumun gelmesini bekledi. Konum geldikten sonra Seungmine döndü. Seungmin müşteriyle konuşmayı bırakıp ona döndü.

"Anahtarı sana veriyorum. Bugün çok yorulursan erken kapat. Benim bir işim var sana sonra açıklarım"

Seungmin ağzını açıp konuşacakken Jisung onu dinlemedi ve önlüğünü çıkarıp montunu aldıktan sonra otobüs durağına kadar koştu. 

Otobüsten indiğinde bir karmaşa vardı. Herkes oradan oraya koşuşturuyordu. Jisung karmaşanın içine korkarak girdi ve etrafına bakınmaya başladı. Kolunu bir kol çektiğinde o tarafa bakındı. Park Chan-Woo gülümseyerek ona bakıyordu.

"Açık olacağım geleceğini hiç beklemiyordum"

Evet o da beklemiyordu. Hiç böyle bir şey düşünmemişti. Fakat hayat sizi hiç beklemediğiniz yerlere götürür. 

"Şöyle söylemeliyim ki sen ikinci başrolsün. Dizinin konusunu ve diyaloglarını sana verecekler. Beş gün boyunca bunlara çalışacaksın ardından da çekimlere başlayacağız."

Jisung adamın dediklerini takip etmekte zorlanıyordu. Taramalı tüfek gibi hızlıca konuşuyordu. Jisung kaşlarını çattı ve dediklerini algılamaya çalıştı. "Peki bu dizinin konusu ne?"

"Bu bir BL dizisi"

Adam güler yüzle söylediğinde Jisung kaşlarını çatıp anlamsız bakışlarını adama gönderdi. "BL ne?" Adam Jisungun omuzlarını tutup açıklamaya başladı. "Boy Love yani iki erkeğin aşkını anlatan bir dizi"

Jisungun gözleri kocaman açılmıştı. O buraya gelirken bunu beklemiyordu. Ona bu denmemişti. Adamın ellerini omzundan çekti. "Ne! Bana bu söylenmedi!"

Adam çokta şaşırmamıştı bu tepkileri çoğu kez görmüştü. Jisungu sakinleştirmeye çalışarak konuştu. "Üzgünüm fakat sen hiç medyayı takip etmiyor musun? Son zamanlarda en popüler diziler BL dizileri. Genç kızların ve erkeklerin ilgisi ancak bu şekilde çekiliyor"

"Onların ilgisini çekmek için bir erkekle öpüşmem ben!"

"Bu bir BL dizisi olmasaydı bir kızla öpüşecektin! İkisi de aynı şey!"

Jisung bir süre düşündü. Homofobik değildi fakat bir erkekle öpüşmeyi hiç düşünmemişti. Bunun olumsuzluğunu düşünürken aklına evinin kirası geldi. Hazır yüksek bütçeli bir iş bulmuşken başka bir iş bulmakla uğraşamazdı. 

"Ah bak partnerin de geldi!"

Jisung Park Chan-Woonun bağırmasıyla düşüncelerinden ayrılıp yanında ona doğru yürüyen adama baktı. Bu adam kafesinde saklanan adamdı. Dediği gibi hayat sizi hiç beklemediğiniz yerlere götürür. 

------------------------------------------




Love Movie - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin