MİA
Gidebilecek fazla bir yerim yoktu. Babamın evde olmayacağını bildiğim için kendi evime gelmiştim. Yanılmamıştımda gerçekten evde yoktu. Rahat bir nefes alıp, camın önündeki saksının altından yedek anahtarı alıp, içeri girmiştim. Işıkları dahi açmadan direk odama girip, çantamı kapının önünde bırakıp, ıslak üstümü çıkarmaya başlamıştım. Sokaktan içeriye giren ışıkla üzerimi değiştirip, yatağıma uzanmıştım. Bu oda bile bana güzel şeyler hatırlatmıyordu artık. Baktığım her alanda kötü bir hatıram vardı. Eskiden tek huzurlu hissettiğim annemin bana aldığı yatağım bile artık huzur vermiyordu bana. Yatağımda sağıma dönüp, ellerimi başımın altına alıp, gözlerimden süzülen yaşlarla camdan dışarıyı izlemeye başlamıştım. Saatlerdir gram azalmamıştı yağmur. Hala aynı şiddeti ile devam ediyordu. Sokaktan sızan lambaların ışığına arada çakan şimşeklerde eşlik edince sokak bir anlığına gündüze kavuşup daha sonra tekrar loş haline dönüyordu.
Uyumak istiyordum ama bir türlü uyku tutmuyordu. Daha hayatıma 3-5 aydır girmiş olan bir adama karşı yoğun duygular besliyordum. Ve yoğun duygular beslediğim adam tarafından aldatılmıştım. Tamam aramızda öyle benim sandığım gibi ilişki veya evlilik yoktu ama evliydik işte! Öyle yada böyle evliydik! Her ne olursa olsun bana saygı duymalı ve ondan uzak durmalıydı. Benide geçtim o onun en yakın arkadaşının eşiydi bana bu ihaneti etmiş olabilirdi ama ya Jimin ona bu ihaneti nasıl yapardı! Ya Hara, O bunu nasıl yapmıştı. Nasıl ihanet etmişti Jimin'e.. Peki yaa Yu-Jin.! Aklıma gelen şeyle bir anda yatağımda doğrulup, çakan şimşek ve onun ardından gelen gök gürültüsünü umursamadan göz yaşlarımı silip, düşünmeye başlamıştım. Tam birşeyler yerli yerine oturacakken aklımda, gelen kapı ziliyle şaşırmıştım. Babam olamazdı çünkü anahtarı olurdu ayrıca evde olduğumuda bilmiyordu kapıyı çalmazdı!
Kim olduğu merakıyla yatağımdan kalkıp, kapıya doğru yürüyüp, tekrar çalan zille kapının zincirini geçirmis öyle aramamıştım.
Tedbirimi almalıydım çünkü kimin geldiğini bilmiyordum. Kapıyı aralayınca karşımda gördüğüm sırılsıklam olan kişiyle şok olmuştum. Onun burada ne işi vardı ve ne yüzle geliyordu! Tam kapıyı tekrar kapayacağım sırada konuşmuştu.
Hara:Mia! Mia dur! Konuşalım ne olursun!
Kapıyı kapatmıştım ama sesi hala geliyordu. Sinirliydim kızgındım. Hara bana ihanet etmemişti sonuçta, ama yinede onada kızgındım en çokta benim kapımda olmasına kızgındım çünkü kapısında olduğu kişi yanlış kişiydi. Tıpkı şuan Jungkook'un olduğu yer gibi. Şuan kapımda olan o olmalıydı ama onun umrunda bile değildim. Ve benim kapımda ki kişi Haraydı.
Hara:Mia lütfen bak herşeyi yanlış anladın. lütfen aç konuşalım!
Her söylediği söz beni daha fazla kızdırıyordu. Kapıya doğru dönüp, işaret parmağımı kapıya doğru sallayıp, öfkeyle konuşmuştum.
Mia:Ne seninle nede kimseyle benim konuşacak birşeyim yok! Defol burdan! Git!
Yanaklarıma inen göz yaşlarımı silip, Tekrar sırtımı kapıya dönüp, öylece durmuştum. İç çekişlerim ve çekişleri umrumda bile değildi.
Hara:Mia bak herşeyi yanlış anlıyorsun! Benimle Jungkook arasında sandığın gibi bir ilişki yok! O..
Duyduklarımdan sonra hemen göz yaşlarımı silip, söylediklerinin gerçek olup olmadığını hızlıca kafamda kurunca hemen kapıya ilerleyip, kapıyı tamamen açmıştım. Ben kapıyı açınca Hara'nın cümlesi yarım kalmış ve şaşkınlıkla yüzüme bakmıştı. O başını yere eğince, devam etmesi için ben konuşmuştum bu defada. Herşeyi bir bir tekrar duymak istiyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş (J.J.K) "Tamamlandı"
FanfictionSana karşı olan askima bile bir serzenişin var...Ne acı...! Oysa ben senin. Belki, bana olacak aşkını beklemeyi sevmiştim. Değilmiş...! Bir insan hemcinsinden farklı değilmiş...Ve ben farkli olmadığını bile bile sevdim seni... ...