(37)

193 19 0
                                    

MİA

Kollarımı Jungkook'un belinde dahada sıkılaştırdıgımda, iyice başımı göğsüne bastırıp, derince kokusunu içime çekmiştim. Yoğun sert, yağmurdan sonra ıslanan toprak kokusu gibi genzi yakan parfüm kokusu gelmis olsada burnuma, benim burnum ne yapıp edip, onun kendisine has kokusunu derinlerde bir yerlerde bulup, kendi içine çekmişti. Gerçi dünyanın en güzel kokusunuda getirseler bu duyu organıma, yinede dünyanın en güzel kokusu olarak içine alır kabul ederdi onun kokusunu. Biliyordum.

Çektiğim kokuyla beraber aynı zamanda derince de iç geçirmiştim. Sanırım kollarımın sıkılaşması, içime çektiğim koku ve derin iç çekmem Jungkook'u endişelendirmisti. Bu yüzden kollarından, sağ omuzumu sıkıca saran kolunu çekip elini, yarısı yanağıma yarısı çeneme gelecek şekilde yüzüme yerleştirip hafif kaldırmış ve bakışlarımızı buluşturmuştu.

JK: Neyin var böyle Mia ?

Bu sorudan korktuğum için hemen bakışlarımı ondan çenem ve yanağımıda elinden çekip, tekrar kollarımı sıkılaştırıp, bu defa yanağımı göğsüne bastırmıştım. İstemeden de olsa yüzüm düşmüştü.

O avukat denen yani abim olacak Bay Joondan sonra herşey içimde alt üst olmuştu. Henüz dna testi yaptırmamıştık ve işin garibi o günden sonra yani iki gündür kimseyle bu konuyu konuşmamıştım. Ne Jungkookla nede senelerce öz bildiğim babamla.. Jungkook az önce yanağıma attığı elini şimdi yavaş ve sakinlikle çikolata kahvesi saçlarıma atıp, okşamaya başlamıştı. Bir diger yandanda beni sarmalayan omuzumda olan elini sıkılaştırmıştı.

JK:Bana kızgın mısın?

Bu soruyu hiç beklemiyordum. Çünkü cevabını kesinlikle bilmediğim bir soruydu. Ona kızgın mıydım? Evet dersem, sanki ona kızgın değilmişim gibi. Hayır dersem, sanki ona kızgınmışım gibiydi. Cevabı belirsiz bir soruydu bende. Az önce sıkı sıkı sardıgım kollarımı şimdi yavaşça gevşetip, ondan biraz uzaklaşıp, oturduğumuz üçlü koltuğun üzerinde bağdaş kurup, oturmuştum. Ellerimle iki yandanda yanaklarıma düşen düz saçlarımı kulağımın arkasına tıkıştırıp, sorduğu konudan bağımsız cumleme devam etmiştim.

Mia: Jungkook dna testi yaptıralım! Ayrıca babamla..

Derince bir nefes alıp, geri vermiştim. Gözlerim dolsada bunu yok sayıp, zoraki bir sesle cümlemi devam ettirmiştim

Mia: Yani senelerce öz bildiğim babamla da konuşmalıyım.

Jungkook, ondan ayrılıp, kucağımda ki ellerime düşen bakışlarımı tekrar ona dönmesi için az önceki hareketini yapıp, çenemden tutup yukarı kaldırmış ve konuşmuştu.

JK:Emin misin Mia? Düğününe bile gelmeyen ba.. Yani o adamla konuşmak istediğine emin misin?

Bir anda sorduğu soru ile iki gün önceye gitmiştim tabiki doğal olarakta düğünümden önceki kaçırıldığım âna. Jungkook onun benim öz babam olmadığını biliyordu. Tabi yaa!

Mia: Sen onun benim öz babam olmadığını biliyordun. Biliyordun ve kaçırıldığımda o yüzden mi beni onun yanında bırakmadın?

Kızgınlıktan ziyade şaşkınlık verdi cümlelerim de. Jungkook az önce kulağımın arkasına tıkıştırdıgım ve ne zaman tekrar sağ yanağıma düştüğünü fark etmediğim saç tutamımı, parmaklarının ucuna yerleştirip, tekrar olması gereken yere, kulağımın arkasına koymuş ve endişeli bir tonda yüzüme uzun uzun bakıp, konuşmustu.

JK:Hayır! Yani evet! Yani seni korumak için evet. Babanın..

Tekrar sıkıntılı bir nefes alıp, geri verdiğinde gözlerimin dolduğunu fark etse de bu defa gözlerini kaçırmadan devam etmişti.

Serzeniş (J.J.K) "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin