Üzerimdeki kahve rengi montuma sarınıp, iyice sokulmuştum. Aklıma şemsiye almak evden çıktıktan sonra gelmişti çünkü şuan geldiğim yer onu bile düşündürmeyecek kadar aklımı başımdan alıp, götürmüştü.
Elimi zile götürüp, basmış ve bir müddet çaldıktan sonra geri çekip, öylece beklemiştim. Ama açan yoktu. Tam tekrar götüreceğim sırada kapı aralanıp, açılmıştı. Gözleri kızarmış ve saçı başı dağınık olan Jungkookla göz göze geldiğimde. Histerik bir gülüş atıp, yüzüme bakmıştı. Bu yaptığna anlam veremesemde konuşmasıyla şaşırmıştım.
JK:Ne oldu seni aldatıp, aldatmadıgımı kontrol etmek için mi geldin?
Başımı iki yana sallayıp, hiç konuşmadan içeri girmek istemiştim ama girmeden önce o tekrar konuşmustu.
JK:İyi öyleyse. Gir içeri çünkü içeride görmek isteyeceğin bir manzara var!
Kaşlarımı çatıp, hızlıca içeri girmiştim. Çünkü ne söylediğini geceden kalma olan halinden çokta anlamamıştım.
İçeri girdiğim anda gördüğüm manzara ile kalbime birşey saplanmıştı. O saplanan şeyin ne olduğunu iyi bilsemde inanmak istemiyordum çünkü daha dün onu böyle birşeyle suçlamıştım. Tekrar aynı şeyi yapamazdım çünkü sarhoş olduğu halde hala üzeri giyinik olan ve beni gördüğünde yüzünde korku olmayan Jungkooka güvenmek istiyordum. Gerçi sevmediği bir kadının nesinden korkacaktı ki!
Benim donup kaldığımı görünce ufak çaplı bir "cık, cık ,cık" çekip, devam etmişti. "yazık hala kocana güvenmiyorsun!" diye kısık sesle mırıldanmış ve yukarı çıkmıştı.
Hemen karşımdaki koltukta uyuyan Yu-Jin'in uyumasını umursamadan sert bir şekilde kolundan tutup, çekiştirmeye başlamıştım. Uyanmıştı ama ne olduğunu hala anlamamıştı. Sadece "Ne oluyor" falan diye söyleniyordu. Bense hızla cevap veriyordum.
Mia:Birşey olmuyor canım! Sen hemen bana ait olan bu evden gidiyorsun! Hadi! Yürü!
Onu kapı dışarı edip, tekrar soluna girmiştim. etrafta çok fazla bira şişesi vardı ve Yu-Jin'in montu ve çantası! Direk onlarıda alıp, az önce kapı dışarı ettiğim kapıdan Yu-Jin'in üzerine fırlatmıştım! Tekrar kapıyı kapatıp, hızlıca yukarı Jungkook'un yanına çıkmıştım. Onun odasından içeri kapısını bile çalmadan girdiğimde yüz üstü uzandığı yatağında istifini bile bozmamıştı.
Hemen cama doğru yürüyüp, güneşlik perdelerini açıp odanın daha fazla aydınlanmasını sağlamıştım. Jungkook'un ise bir iki göz kapakları oynamış ama açılmamıştı.
JK:Sabah sabah sende ki bu enerji ne!
Mia:O kadının burada ne işi var?
Sanki az önce uyuyan o değilmis gibi anında gözlerini açıp, sinirle bana bakmıştı. Bana diktiği bakışlarını umursamadan gözlerimi ondan hiç çekmemiştim.
Mia:Hiç bana öyle kızgın bakma! O kadın neden bu evdeydi!
Jungkook hızla yataktan kalkıp ayaklarını yerle buluşturmus ve dirseklerini dizlerine dayayıp, sağ eliyle saçlarını karıştırmış hemde konuşmuştu.
JK: Peki sen bunu kim olarak soruyorsun!?
Bakışları beni bulunca gerçekten sorup, sormadigıni kontrol etmiştim bende. Ellerini önünde gevşek bir biçimde birleştirmiş bakışları hala benim üzerimde iken gayet ciddi görünüyordu. Ciddi olduğunu anlayınca bende başımı dik tutup, bir kaşımı kaldırıp, kendimden emin bir şekilde cevap vermiştim.
Mia: Unuttun mu Jungkook biz evliyiz! Tabikide karın olarak soruyorum.
Bu cümleyi söylemek için tüm cesaretimi zor bela toplamıştım. Bunca zamandır bana böyle güzel bakan adamın beni sevebilme ihtimalini bir kerede olsa düşünmek istiyordum. Ve sevdiğim adama bir kerede olsa tüm cesaretimi kullanıp, onu sevdiğimi hissettirmek istiyordum. Yada bulunduğum konumu hissettirmek..
Kendimden emin duruşumu görünce ve kurduğum cümlemi duyunca Jungkook'un dudakları varla yok arası, fark edilmeyecek kadar hafifçe kıvrılmıştı. Öyle ki anlaşılmamıştı bile! Ama ben anlamıştım. Bu tavrımdan memnun olduğunu anlamıştım. Hemen üslubunu düzeltip, histerik gülmüş ve gülerken de ayağı kalkmış, üzerindeki tişörtünden kurtulup, odasında bulunan banyoya doğru ilerlemişti. Tam banyodan içeri girecekken söylediği şeyle elimde olmadan üzülmüştüm. Üzülmüştüm çünkü dün onu kırmıştım. Bunu fark ediyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş (J.J.K) "Tamamlandı"
FanfictionSana karşı olan askima bile bir serzenişin var...Ne acı...! Oysa ben senin. Belki, bana olacak aşkını beklemeyi sevmiştim. Değilmiş...! Bir insan hemcinsinden farklı değilmiş...Ve ben farkli olmadığını bile bile sevdim seni... ...