Neden karşımdaki AVUKAT çok normal birşey söylemiş gibi bakıyordu bana. Neden?
Jungkook'un gerildiğini hissetsemde bana bunu yansıtmadığını anlıyordum. Bir anda karşımdaki avukata cevap vermediğimi fark etmiş gibi, aklıma yeni gelmişti tepki göstermek.
Mia:Anlamadım!
Evet anlamamıştım. Ama anlamadığım, olayların gidişatıydı. Anlamadığım kardeş olduğumuzu iddia etmesi degildi! Nasıl ve nereden kardeş olabildigimizi iddia etmesiydi. Sözün macaz anlamda söylenmediği tavırlarından çok net anlaşılıyordu. Beni formalite olarak kardeş gördüğü için kurmamıştı bu cümlesini.
Tekrar karşımdaki adama bakınca vereceği cevap için oldukça gergin olduğunu fark etmiştim. Söylediği her kelime gergin, tereddütlu ve tüm bunlardan kaynaklı kesik kesik çıkıyordu ağzından. Sanki karşımdaki avukat değilde kekeme rahatsızlığı olan bir çocuk gibiydi. Ayrıca yüzündeki ifade de masum bir çocuğu andırıyordu.
"Babam Park Hyun! Aslında aynı zamanda seninde baban!"
Mia:Ne! Hıh! Yok artık. Dalga mı geçiyorsun sen benimle!
Hızla oturduğum yerden kalkıp, Jungkook'un yüzüne bakıp, kızarak devam etmiştim.
Mai: Bu adam saçmalıyor Jungkook! Söyler misin evimizden gitsin!
Bir eli belinde diğer eli ensesinde görünce Jungkook'u, onunda birşeylerden çekindiğini anlamıştım ve nedense bu adamın söylediklerinin doğruluğunu tastikliyor gibiydi de aynı zamanda. Ve birşey daha fark ediyordum ki Jungkook benim şuan duyduğum herşeyi biliyor gibi de bakıyordu. Sadece bakmıyor hareketleride bunu gösteriyordu. Bu odaya girdiğimizde söylediği şeyler yaptığı her hareket hepsi sanki tüm bunları öğreneceğimi öncesinden sezmis gibiydi. Bunu korkarak söylüyordum ama sanki Jungkook bu adamın bile kim olduğunu biliyordu.
Son düşüncemle gözlerim bir Jungkook'a bakıyor birde karşımda abim olduğunu iddia eden avukatta bakıyordu. Ellerimi şakaklarıma koyup hafifçe ovup, konuşmuştum. Daha fazla dayanacak gibi değildim kafayı yiyecektim. Birileri artık bana neler olduğunu anlatmalıydı.
Mia: Biri bana neler olduğunu anlatabilir mi artık!
Sesim sakin olsada, yavaştan dolan gözlerim avukattan ziyade Jungkooktaydı ama konuşan avukattı. Jungkook dolan gözlerimi fark edip, endişeli baksada gözlerimin içine, bana karşı her hangi bir adım atmayıp, oda avukatı dinlemişti.
"Biliyorum herşey senin için oldukça zor ama gel şöyle otur Mia"
Benim yüzümdeki ifadeyi daha doğrusu korku ve endişeyi görünce bir müddet ne diyeceğini bilememiş bir hale bürünmüştü. Daha sonra derin bir nefes alıp konuşmasına öyle devam edilmişti. Bende Jungkookta olan bakışlarımı ona çevirmiştim.
"Bak Mia biliyorum ve inan bana seni anlıyorum. İlk öğrendiğim de bende senin gibi bunu kabul etmekte zorlandım"
Daha sonra benden gözlerini çekip, Jungkooka bakıp konuşmuştu.
"Bize biraz izin verir misin?"
Jungkook önce bana bakıp bir süre bakışlarını yüzümde tutunca gözleri gözlerimi bulmuştu. Bulmuştu ama bu saniyelik sürtmüş anında gözlerini kaçırmıştı benden. Sanki bu halime dayanamıyormuş gibi. Daha sonra karşımdaki adama, doğru tabir edilmek gerekirse kardeşim olduğunu iddia eden avukatta bakıp, konuşmustu.
JK:Yanında kalmak istediğimi söylesem. Hatta ısrar etsem. Bu seni etkiler mi?
Etkiler mi derken kast ettiği şey tam olarak neydi bilmiyorum ama yanımda olmaması benim için herşeyden daha kötü olacağı için bunu sorgulamamıştım bile. Avukat başını iki yana sallayıp, konuşmustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş (J.J.K) "Tamamlandı"
FanfictionSana karşı olan askima bile bir serzenişin var...Ne acı...! Oysa ben senin. Belki, bana olacak aşkını beklemeyi sevmiştim. Değilmiş...! Bir insan hemcinsinden farklı değilmiş...Ve ben farkli olmadığını bile bile sevdim seni... ...