forty three|savior angel|final

22.2K 1.6K 1.3K
                                    

Burası için son kez, iyi okumalar bebeklerim♡

Parmaklarımın arasındaki tabağı masanın üzerinde kaydırarak kaşlarımı sertçe yukarı kaldırdığımda, Wooyoung dudaklarını büzerek gözlerini gözlerime dikti ve "Babacığım, yemekten vazgeçtim," diye fısıldadığını duyduğumda artık kafayı yiyeceğimi düşünmeye başladım çünkü emin olun, bu bugün vazgeçtiği dokuzuncu şeydi. Sürekli ve sürekli, babacığım yemek yemek istiyorum, babacığım tuvalete gitmem gerek, babacığım bu resimde eteği yeşile boyamak istiyorum ah hayır vazgeçtim kırmızı olsun, babacığım süt içmek istiyorum, ama hayır, tanrı aşkına ne sütü? Babacığım ben şu an tıpkı Jeongguk babam gibi yeşil çay içmeliyim diyor, milyonlarca karar değiştiriyor ve ben kardeşini kucağımda oraya buraya taşırken bana asla acımıyordu.

Dersin ortasında kamerasını kapatıp da yanıma aç olduğunu söylemek için geldiğinde bu sefer gerçekten acıktığını düşünerek onun için bir şeyler hazırlamıştım ama işte, sonuç yine ortadaydı.

Hyunwoo'yu kucağımda yukarı doğru kaldırarak sıkıca tuttuktan sonra bir elimi Wooyoung'ın saçlarına geçirdim ve "Bebeğim acıktığını söylemiştin," dedim ama o beni uyarır gibi işaret parmağıyla ekranını göstermiş ve dersteyim der gibi kaşlarını çatmıştı. Alt dudağımı ısırdım, dayanamayarak yanağına bir öpücük bıraktım ve "Tamam," diye fısıldadım. Her ne kadar kararsızlıklarıyla beni delirtiyor ve ben evde olduğumda sıkıntı çıkarmaya yeminliymiş gibi benimle kavga ediyor olsa da hayatımda, ondan ve kardeşinden, bir de jeongguk'umdan başka kimseye sorumlu hissetmememin verdiği bağlılıkla ona tek kelime edemiyordum.

Canlı dersine girdiği odasından, ses çıkarmamak için parmak uçlarımda çıkarak cam kapısını kapattığımda Hyunwoo artık konuşabileceğini anlamış gibi elini yanağıma yaslayarak "Babam," dedi, tamam, şimdilerde sahiplik eklerini ekleyerek konuştuğunda istediği her şeyi yapabileceğimi, onu öpücüklere boğarken sevgimden ağlayabileceğimi falan biliyordu ama bunu böyle sürekli kullanıyor gibi babam babam demesi beni mahvediyordu.

Bedenini biraz daha yukarı kaldırarak kollarımı etrafına sardığımda, aslında yürüyebiliyor olduğundan ayaklarını sallayarak inmek istedi ama üniversite bittikten sonra çıktığımız o büyük tatilin ardından ona bir sahilde evlilik teklifi ettiğimde, o an kabul edeceğini ve her şeyim üzerine yemin ederim ki, beni dünyanın en mutlu adamı yapacağını düşünmüyordum çünkü onunla evlenmek istediğimi söylediğim ilk ve tek kişi, annem, ilk başta benimle evlenmek istemeyebileceğini; eşcinsel bir evliliğin herkes için zor olduğunu, bundan korkup düşünmek isteyebileceğini söylemişti ve ben de buna hazırlıklıydım ama oradan geçen herkesin duyabileceği bir çığlık atarak beni kucağına almasını ve milyonlarca kez, günlerce, hatta evlenene dek ve o gün de, bana evet demesini beklemiyordum.

Her zaman, onunla olduğum tüm zamanım boyunca, birlikte yaşayabileceğimiz bir ev tasarlamıştım ve bu ev, her zaman bir arada olabileceğimiz alanlarla doluydu. İki katlı, evdeki tüm odalardan katbekat büyük bir yatak odasına, birimiz yemek yaparken diğerimizin onu net bir şekilde görebileceği mutfakla bağlantılı salona, birlikte olabileceğimiz geniş bir masaya sahip çalışma odasına, çok fazla arkadaşa sahip olduğumuz ve taşınırken birkaçını da yanımızda götürdüğümüz için eklediğimiz misafir odalarına sahipti ama daha önce, Jeongguk'la, bir çocuk hakkında konuşmamıştık.

Ve bana, bir çocuk evlat edinmek istediğini söylediğinde havalara uçuyordum.

Çünkü her ne kadar içine kapanık, korkularıyla tek başına ölmek istiyor gibi görünen ve tüm bakışlarını karartmış biri gibi göründüysem de, Jeongguk'u bulduğumda, artık bir aile kurma isteği beni yanıp tutuşurmuştu; çocukları severdim, onlar gelecek için birer elmaslardı ve bir çocuğu büyütmek, onu bilinçli bir insan olarak yetiştirmek paha biçilemezdi. Şimdi ise, ikisini birden yetiştirmeye ve onları bu karmaşık dünyada parlatmaya çalışıyorduk.

stigma ' vkook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin