seventeen|baby

29.4K 2.9K 2.3K
                                    

lostigma💖

Genelini siyah ve kırmızının oluşturduğu odasını şöyle bir incelerken, odayla balkonu ayıran kapının ardında, tırabzana yaslanmış ufak balkonununda esen rüzgara rağmen son derece mesut ve rahat bir haldeydim.

Yatağının arkasını kaplayan Iron Man ve Justin Bieber posterlerine gülümseyerek bakıyor, bir yandan da yatakta kafasını yastığa gömüp yüzükoyun yatağa uzanmış Jungkook’un kalçalarını kesiyordum.

Dolaplarının üstünde bile ufak tefek süper kahraman figürleri görüyordum. Çalışma masasının üzerindeki çerçevelerde ailesi ve Jimin'le olan fotoğrafları vardı, hemen yan tarafta da çektiği doğa manzaraları vardı.

Rahat nefesler alabildiğimi ve bedenimdeki ateşin söndüğünü fark ettiğimde yaslandığım yerden ayrılıp odanın içine adımladım ve sonra, “Jungkook..." diye mırıldandım beni bırakıp yatıyor oluşunu umursamadan. "Ağrı kesicin var mı?”

Birden kafasını hızla kaldırdı ve yüzüne dökülen saçlar tatlılığını arttırırken, "Ne?" diye sordu. "Başın mı ağrıyor? Ağrıyor mu hyung? Masaj-“

"Biraz ağrıyor," diye kestim onu. Yataktan kalkmaya çalışmasına dayanamayıp kolunu tutmuş, "Kalkma kalkma," demiştim. "Varsa söyle, ben alırım.”

Tavşan dişleri alt dudağına yavaşça geçerken çenesini yastığa yasladı yavaşça. "Çekmecemde," dedi, işaret parmağı çalışma masasının iki çekmecesinden birini gösterirken. "Orada vardı hyung. Ben de sana su getiririm, olur mu?"

Tatlı tatlı konuşup sonunda yatakta oturur pozisyona geldiğinde üç gün boyunca yaşadığım panik nedeniyle, onu şımartmaya karar vermiş gibi çenesini yavaşça okşadım ve eğilip dudaklarımı burnuna bastırdım. "Getir bari," dedim dudaklarım yanağına kayarken. “Bekliyorum."

"Tamam! Hemen getireceğim hyung bekle.”

Öpücüğün etkisinden kurtulmuş gibi kafasını hızla salladı ve sonra o da aynısını benim burnuma yapıp koşarak odadan çıktı.

Gösterdiği çekmeceyi çekip içindeki hapları karıştırmaya başlamıştım.
Bulamadığım için derin bir nefes alıp, "Hangisi ağrı kesici ki bunların?" diye mırıldandım kendi kendime. Bütün kutuları çıkarıp masanın üzerine bırakmış, sonra da kenardaki kutuya ayırmış olduğunu düşünüp kutunun kapağını kaldırdım.

Pekala.

Bunlar hap falan değildi.

İçinde özel şeylerin olabileceğini düşündüğüm kutuyu kapatacağım sırada, yanlışlıkla gördüğüm şeyle donakalırken, "Tae?" dediğini duydum Jungkook’un. Elimdeki kapağı kapatamadan ona dönmüş, istemsizce, "Ha?" diye bir mırıltı çıkarmıştım.

Elindeki bardak yere düştü.

Su, güzel gözlerine kadar sıçrarken, kırılan bardağı oluşturan cam parçalarını umursamadan hızla yanıma varmıştı.

"N-ne yapıyorsun?" diye sordu hızla kutunun kapağını elimden çekerken. "Oraya-Bak-Bakmadın, değil mi? Bakmadın.”

Kaşlarım çatıldı. Hayretle yüzüne bakmaya başladığımda korkuyla gözlerini kırpıştırıp duruyor bir yandan da kutunun kapağını kapatıyordu. "Hyung, ü-üzgünüm ama bakmadın... Değil mi?"

"Üzgünüm-" dedim panikle. "Üzgünüm yanlışlıkla gördüm, bakmıyordum, gerçekten.”

Önce derin bir nefes verdi. Sonra eli masanın kenarını kavradı ve adem elması aşağıya kaydı. "Gerçekten..." diye fısıldadı kendi kendine. "Oraya koyduğumu unutmuşum ve-Ve bereden bilebilirdim ki evime davet ettiğimde kabul edeceğini, Tanrım, çok utanıyorum.”

stigma ' vkook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin