twenty five|ugly kook

27.2K 2.3K 1.2K
                                    

lostigma💜🤠

Yatakta oturur pozisyona gelmiş, bacaklarımı kenardan sallandırıyorken yüzüm odanın enlemesine olan penceresine, sırtım, hala mışıl mışıl uyuduğuna emin olduğum Jungkook’a dönüktü.

Açıkçası dün gecenin sonunda bu kadar yorgun olacağını önceden tahmin edemezdim, dakikalarca kucağımda oturup kalmış, sonra da duş almak istemişti ama sanırım gerçekten zorlanmıştı ki, ona biraz yardım etmem gerekmişti. Yatağa girmeden önce de yerde bulduğu birkaç şeyi üzerine geçirmiş, sonra da gözlerini kapattığı gibi uykuya dalmıştı.

Fakat gece onun için pek güzel geçmiş gibi görünmüyordu çünkü sürekli uyanmış, nerede olduğunu uyku sersemliğiyle tam anlayamadığı için uyanık olan beni görünce mutlaka dudaklarıma bir öpücük bırakmış ve saati sormuştu. En sonunda dörde doğru daldığı uykudan hala uyanamamıştı, ben ise birkaç dakika bile uyuyamamıştım.

Sürekli aklımda dönen şeyler kalbime ağırlık veriyor, beni uyutmuyordu. Birçok sorum vardı... Hiçbirine -her zamanki gibi- cevap bulamıyordum ve bu beni son derece duyarlı yapıyor, diken üstünde tutuyordu.

Gerçekten hoşuna gitmiş miydi, yoksa beni iyi hissettirmek için mi öyle söylüyordu?

En belirgin soru buydu aklımdaki çünkü, dün yaşanan şeyler benim için ilkti ve ne yapacağımı bilemeyecek kadar korkak ve telaşlıydım. Ellerimin nasıl titrediğini hala hissediyordum, neredeyse bütün ipler onun elindeydi. Her şeyi istediği ve hoşuma gideceğini düşündüğü şekilde yapmıştı. Doğrusunu söylemek gerekirse dün, gerçekten harika hissettirdiğini onun yüzüne de söyleyebilmek, onun beni rahatlattığı gibi rahatlatmak istiyordum ama zaten buna gerek de yoktu. O çok iyiydi, gerçekten... Çok iyi. Ve kendinin farkında olduğuna da emindim.

Sıkıntıyla dudaklarımdan düşecek gibi duran sigarayı parmaklarımın arasına alıp dumanın havaya karıştığı ani, feri dönmüş gözlerimle takip ettim.

Omuzlarım ve sırtımın üst kısımlarında yanıcı bir his vardı, çizikler olduğunu görebilmiştim ve Jungkook da pek farklı sayılmazdı.

Düşecek gibi olan külü masanın yanındaki çekmeceli dolabın üzerine silkeledim, diğer elimin parmakları saçlarıma kaydı. Hava açık bir maviye bürünmüş, güneş çoktan doğmuştu, kalın perdeleri biraz aralamış fakat sonra Kook rahatsız olur diye çok az bir kısım kalana dek tekrar örtmüştüm saatler önce.

Tıpkı, uyurken minicik bir bebeğe dönüşen sevgilimin parmakları gibi ince dal tekrar dudaklarımın arasına vardığında, sırtımda hissettiğim dokuyla gözlerimi yavaşça kapatmıştım.

Ses çıkarmadan parmak uçlarıyla eğildiğimde son derece belirginleşen omuriliğimi boydan boya okşamış, sigarayı dolabımın üzerinde bir hışım söndürmeme sebep olmuştu.

Sonra, parmaklarının yerini yumuşak ve daha sıcak olan dudaklarının aldığını hissettim. Belimden başlayan ufak öpücükleri, kürek kemiklerimin ortasına dek aralıklarla sürmüş, bunu yaparken parmaklarını karnıma kaydırmıştı.

"Günaydın," diye mırıldandım doğrulduğundan dolayı sırtıma yaslanan göğsüne kendimi daha çok bastırırken. Kolları sonunda belime sarılmış, alnını omzuma yaslamıştı. “Günaydın..." derken kullandığı boğuk ses tonu dün gece yaşananların kanıtı gibi kulaklarımı tırmalarken ellerim onun karnımın üzerinde birleştirdiği ellerini sahiplendi. Hafifçe sıkıp bırakmış, kafasını çektiğini hissetmiştim.

"Of," diye bir ses çıkardı. Hala yüzünü görmediğim için sakin kalp atışlarım, omzuma dudaklarını sürtüşüyle hızlanmaya yer arıyormuş gibi göğüs kafesimi parçalarcasına atmaya başlamıştı. Karnımın üzerinde kıpırdayan parmakları hareketlerini yitirdi, Jungkook, "Omuzlarına ne olmuş benim meleğimin?" diye fısıldamıştı kendi kendine. Sonra tekrar bir öpücük bırakmış, "Çizilmiş her yanı." Diye kendini cevaplamış, karnımdan çektiği parmaklarını omuzlarımda ve sırtımın bazı bölgelerinde yavaşça gezdirmişti.

stigma ' vkook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin