Cidden eğlenerek yazdığım bir bölüm oldu.Roman'ın bu halini anlatırken keyif almadım demesem yalan olur.Sevgililer Gününüz kutlu olsun bebeklerim!Bölüm sizlerle!
Mutlimedia: Benim tasarımım, sanırım fazla iyi olmadı :)
Bölüm Şarkısı: BANKS - FALL OVER
Bir sürü ışıkların gözüme adeta akın ettiği tarafa doğru büyülenmişçesine baktım.Hayatımda birkaç defa gelmiştim buraya.Kocaman olmuş bir kız neden buraya gelirdi? Eğlenmek için mi, yoksa mutlu olmak için mi?
Roman, kolunu omzuma attığında biraz ürpermiştim doğruyu söylemek gerekirse.Beni biraz daha kendine çekti.Sahiplenme iç güdülerini yeniden meydana çıkartmıştı.Yeniden mi dedim?İlk kez demek istedim.Şaşırmış olmalıyım.Paltosunun etekleri rüzgardan havalanmıştı.Eldivenin içinde olan parmaklarım buz tutacak seviyeye gelmişti.Anladınız işte, hava baya soğuktu.Biz iki deli, bu havada eğlenmek mi dersiniz, yoksa mutlu olmak mı dersiniz lunaparka gelmiştik.Siz karar verin.
Hiç öyle bakmayın, bunu ben istemedim.Evimde sıcacık olan kahvemi yudumlamak varken, kar yağan havada eğlenmeye fırsat bulmuştuk.Bugün ‘Sevgililer Günü’ idi.Çoğunlukla bugün lunaparkı sevgililer doldurmuştu.Hepsi el ele tutuşmuş mutlulukla geleceğe adım atıyorlardı.Bizim tek farkımız ise, el ele tutuşmuyor, kol kola sarılıyorduk.Havalı mıydık?
İlk konuya dalan ben olmuştum. “Neye bineceğiz?” diye sordum.Yeşil gözlerinde huzur bulurken beni yanıtladı. “Neye binmek istiyorsun?Bugün istediğini yapacak kadar sabırlıyım.” Dedi.Gözlerimi devirirken gülümsemeyi ihmal etmedim.En ufak bir pürüzde bugün mahvolabilirdi.Bunu hiç istemiyordum.
Küçücük kızlar gibi dönme dolaba veya atlı karıncaya binmek istemiyordum tabii ki.Adrenalinli bir alete binmek daha eğlenceli olabilirdi.Gözlerim ile lunaparkı taradım.Roman’ın kolu omzumda ben ona daha çok yakınken yürümemiz pek kolay olmuyordu.Adımlarımız ufaktı.Yürümeye devam ederken, “Discovery’ye binelim.” Dedim.Kafamı çığlık atan insanlara çevirdim.Kulaklarımın pası silinmişti resmen.Onları izlemeyi bırakıp Roman’a döndüm. “Ne dersin?” diye sordum.Gözleri olduğundan fazla açılmıştı.Hafiften elimi gözlerinin önünde salladım. “O kadar da korkunç değil.Onlar fazla bağırıyorlar.” Dedim.Teselli etmekten başka çarem yoktu. “Tek binmek istemiyorsan başka bir alet bul.” Dedi bir anda. “Korktun mu?” Diye dalga geçtim.Binmesini çok istiyordum. “Hayır, pek güvenli bir şeye benzemiyor.” Diye alttan aldı.Onu biraz daha araya sıkıştırdım. “Kemerleri oldukça sıkı Roman.” Dediğimde ellerimle yanaklarını okşadım. “Yinede pek güvenmiyorum.Dünya’nın sonu gelmiş gibi bağırıyorlar.” Gözleri adeta kenetlenmişti. “Bence jetonları almalıyız.Yoksa diğer tura kalacağız.” Elini tuttum.Hiç sorun etmeden parmaklarımı sıktı.Oldukça korkmuştu.
Gözlerimle görmesem bile, avuç içinin terlediğinden anlıyordum.Ne yani, çarpışan araba mı demeliydim?Bu saçmalık.
Jeton almak için sıraya girdim.Çok kişi vardı burada.İnsanların işi gücü yoktu ve buraya akın etmişler gibiydi.Önümde duran üç, beş kişi de jetonlarını aldıktan sonra bana geldi.Cam ekranın diğer tarafında duran orta yaşlardaki adama, “Discovery’ye iki kişi.” Dedim.Elimdeki parayı uzattığımda, adam koyu yeşil renkteki jetonları bana verdi.Para üstünü vermesi için birkaç dakika beklemiştim.
Roman’a elimdeki iki jetonu gösterdim.Kafasını yere eğdi.Bu utançtan değildi.Resmen korkudandı.“Beni zorla bindiriyorsun!Bu adil değil!” diye sesini hafifçe yükseltti.Sadece benim duyabileceğim yükseklikteydi. “Bineceksin, konu kapanmıştır.” Diye bitirdim.
İlk defa verdiğim emri yerine getirmişti.Kafasına saksı mı düşmüştü?
Korkunç aletin karşısına geldiğimizde bitmesine az bir süre kalmıştı.Roman, hala kendini sıkıyordu.Şu sürenin içinde başka yaptığı bir şey yoktu ki zaten.Ah, salak kafam! İçten içe kendime bir tokat attım.
Bittiğine dair ses duyduğumda haince gülümsedim. “Sıra bizde.” Roman inlemişti.Aslında bende korkaklık ediyordum.Dışıma vurmamayı öğrenmiştim.Sadece o kadar.Yaptığım başka bir şey yoktu.Tekrardan elini tuttum.İnen çiftlere baktım.Hepsinin yüzünde bir gülümseme vardı.Hepsi mutluydu, keyifliydi.Sanki kimse bugün keyiflerini bozamazdı…
Bir çok kişi indiğinde merdivene ilk adımı attım.Cesurca merdivenleri çıktım.Arkamdan gelen Roman’a bakmadım.Bazı kişiler çoktan oturmuştu.Etrafını dolanarak iki kişilik yer kestirdim kendime.Ben oturduğumda Roman hala mızmızlanıyordu. “Binmesem mi?” diye diretti. “Roman.” Diyerek gözlerimi devirdim yeniden. “Pekala.” Diyerek yanıma oturdu.Kemerimi takmaya çalıştım.Başarılı olduğumda, Roman’a baktım. “Ölmeyeceğiz korkma.” Dedim.Elleri ile demiri tutuyordu.Fazla sıkı değildi. “Biraz daha konuşursan kemeri çözüp dudaklarına yapışacağım.” Dediği anda dudaklarıma bir hayali fermuar çektim.
Görevli adam, kemerleri kontrol etmeye başladı.Bizim kemerlere geldiğinde eli ile kontrol etti ve yanımdaki kişiye geçti.Ayaklarımı sallamaya başladım.Şimdi işkence başlıyordu.Altımızdaki gri zemin aşağı doğru indi.Roman’a bakma gereksinimine bile girmedim.Bakarsam, komik bir yüz ifadesi ile karşılaşacağımı biliyordum.Alet hareket etmeye başladığında önümdeki iki demire sıkıca sarıldım.Bir sağa, bir sola yavaşça hareket etmeye başladı.Şuan her şey iyiydi.Birazdan kıyamet kopacaktı.
Hızlanmaya başladı.Ağzımdan istemeden bir çığlık kaçtı.Parmaklarım sanki demiri kopartacak dereceye gelmişti.Hadi ama, bu çok hızlı!
Kendimi kasarak çığlık atmamaya çalıştım.Fakat nafile.Değişen bir şey olmadı. “Roman!” diye kendimi parçalarcasına bağırdım.Nefesim kesilecek derecedeydi.Buz kesmiştim sanki.Kafamı zorlukla Roman’a çevirdim.Kendini olduğundan fazla sıkmıştı.Elleri ile demiri tutuyordu.Gözleri kapalıydı.
Benim olduğum gibi bir çok kişi de çığlık çığlığaydı.Bu normal bir şeydi.Ayaklarımı sallamaya başladım.Gözlerimi kapattım.Hemen bitecek gibi hayal etmeye başladım.Biraz daha hızlandı.Bu adam bizden ne istiyordu?Ölüp gitmemizi mi?Kalp krizi geçirende olabilirdi!
Dakikalar dakikaları kovaladı.Ben bağırmayı ihmal etmedim.Ağzımdan da birkaç küfür kaçmış olabilirdi.Ama Roman’dan ses gelmedi.Alet yavaşlamaya başladı.Sanırım bitmişti.İyi ki de bitti.
Gri zemin geri yukarı doğru kalktı.Alet tamamen durduğunda Roman hemen kemerini açtı.Umursamadan koltuktan indi.Sendelendiğini fark ettiğimde dudaklarıma bir gülümseme yayıldı.Kemerimi yoğun uğraşlar sonucu açmayı başardım ve koltuktan indim.Roman’ın arkasından koşmaya başladım.Uzun bacakları olduğu içi benden hızlı yürüyordu.Bu bir aşağılama türü müydü?Kısa boyluları dışlıyorlardı cidden.
Merdivenleri hızlıca indim.Ayaklarım birbirine dolanacak seviyeye gelmişti.Kendimi frenledim.Düşmekten son anda kurtuldum.Rezil olmak istemiyordum.
Roman’a zorlukla yetiştim.Hemen koluna girdim.Soluk soluğa kalmıştım.Aşık olduğum sesi kulaklarıma doldu.
“Sanırım kusacağım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK
Romance"İçimde kendine dair ne varsa öldürdün, ve sen hayatımda gördüğüm gelmiş geçmiş en korkunç katilsin." Uçsuz bucaksız dalgalarla hırçınlaşan denize bakarken buldum gözlerimi.Benliğimi araken gece mavisi olan okyanus derini sahilin gecesindeydim,oysak...