8 ∞ Kırkdört Numaralı Ev

740 32 18
                                    

Teog'a girenlere upuzun bir hediye!Yazım yanlışlarım varsa özür dilerim. İyi okumalar!

Deptford Goth - Feel Real

Yüzme bilmek fayde etmemişti bu defa.Panik halindeyken ne yapacağını şaşırıyordu insan.Bende korku ile bastım çığlığı.Elimde olan birşey değildi.Özür dilemeyede niyetim yoktu.Özür dilerim,üzgün değilim.Bağırmak eziklik değildi.İçindekileri dışarıya yansıtmak diye adlandırıyordum ben.

Üzerime nemden yapışan kıyafetlere baktım.Vücut hatlarım ortaya çıkmıştı.Denizin içinde ayaklanmaya çalıştım.Ama her defasında kendimi yine suyun içinde buldum.Su yutmamıştım.Fakat burnuma giren tuzlu su,genzimi yakmaya yetmişti.Ellerimde yüzümde olan damlaları sildim.Parmağım kafamdaki yaraya değilce acıyla inledim.Yere düşüp başımı taşa vurmuştum.Korku ile bayılma sonucu buradaydım.Denizin içinde.

Hangi çatlak biri bayılan kişiyi suya atardı?Roman Godfrey.

Anlıma düşen ıslak saçlarımı geriye ittirdim.Rüzgar beni baya üşütüyordu.Şuan titremem ise hasta olacağımın habercisiydi.Ağzımda koca bir hapşuruk kaçtı. “Hasta olacaksın.” dedi,ıslanmayan arka cebinden sigarasını çıkartırken. “Oldum bile.” dedim ardından tekrar hapşurmuştum.Kendime bakmaya bile üşenirdim.Üzerimi değiştirmek vardı birde.Tanrı yardımcım olsun...

Çakmağı ile yaktığı sigarasının külünü denize attı.Ateş ile yanan kül suda yok oluyordu.Hırçın dalgalardan kurtulduğumuzda kumsala oturduk.Palto yoktu ki ısınayım.Palto demişken,onun paltosunu da ona vermeyi unutmuştum.

“Paltonu veririm.” dedim nefes nefese.Beni duymazdan gelerek sigarasını içmeye devam etti. “Umursamaz olman sinirimi çok bozuyor,” diye devam ettim. “Ne güzel.” dedi pişkince. “Güzel mi?Beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun?” diye sorular sordum.Tek söylediği, “Olabilir.” olmuştum.Gök yüzüne bakarken,bembeyaz olan bir yıldız kaydı. “Yıldız kaydı.” dedim heyecanla. “Dilek tut öyleyse.” diye akıl verdi. “Tuttum.” dedim alt dudağımı ısırdım.

“Benim umursamazlığım senin sinirini bozuyorsa,seninde ağlaman benim sinirimi fazlasıyla bozuyor.” uzun cümlesi karşısında afallamıştım.Kendimi toparlayarak, “Ağlamak kaybettiğim anlamına gelmiyor.” dedim.Bir hah çekti kendi kendine.

“Ölmek mi daha zor yoksa yaşıyor gibi görünmek mi?” diye soru sordum.Bu aralar intihar etmek aklımdan geçiyordu. “Ben ölemiyorum.” dedi kafasını sağa ve sola salladı. “Herkez ölümü tadacak.” diye bilgilendirdim.Yanlış biliyordu bazı şeyleri. “Kimilerinin bedeni ölür,kimilerinin beyni.” buda neyin nesiydi?

“Karmakarışık konuşma.” dedim.Çünkü hiçbirşey anlamamıştım.Sustu. “Bu ne anlama geliyor?” diye devam ettim.Koca bir “Hiç.” dedi. “Hiç kelimesi durumu özetlemedi.” dedim tebessümle.Belki bana karşı yumuşayıp onu ikna edebilirdim. “Zamanı gelince öğrenirsin.” Ve,ikna edemedim...

“Elbet birgün biri sana doğruyu söyleyecektir.” diye konuşmaya devam etti. “İnsalara güvenim kalmadı.Baksana artık barike bile değilim!” son cümleye kadar vurguladım kelimelerimi.“Seçici olursan,gelecekte güvenini kazanacağın birileri karşına çıkar.” Ah,sanırım bana öğütler veriyordu. “Bir yıl sonra mutlu olacağım diye bir kaide yok.” dedim.Şuan dudak bükmek istiyordum.Fakat,hiç sırası değildi. “Bir yıl sonra mutlu olacağını nerden çıkarttın?Belki yarın,belki yarındanda yakın.”

“Bazı gerçekler vardır,keşke yalan olsaydı diyebilecek kadar acıtır insanın canını.” diyerek ona baktım. “Buradaki herşey gerçek.Acı,hissedilmeyecek birşey değil.Bir yerin kanasa canın acır.Veya,birisine herhangi birşey olsa.” her halükarda canım mı acıyacaktı? İzlediğim filmdeki alıntı beynime damga vurdu; Acı hissedilmeyi talep eder.

KORKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin