Bugün yıl başı! Herkese mutlu yıllar diliyorum.Yıl başı bölümü olarak kabul edin bu bölümü.Ama ben evde pinekleyerek merhaba diyeceğim 2015’e.Aman ne harika!
Daughter - Smother
Çığlık sesleri kulaklarıma yeniden dolmaya başladığında, avuç içlerimi kulaklarıma bastırdım.Dayanamayıp Roman’a sordum. “Ne zaman bitecek bu azap?”
Roman, “Kendileri ne zaman isterlerse.” diyerek beni yanıtladı.İstedikleri gibi ölme hakkı mı tanıyorlardı yani?Ah, ne saçma.Kulaklarımı kapatarak yürüyordum ki, birisi kendini öldürmek için hazırlanıyordu.Buz kesmiş bedenim ile gözlerimi ona kaydırdım. “Bakmamanı öneririm.” diyen Roman’ı duymamazlıktan geldim. “Canın çok acıyacak, yapma.” diyerek konuşuyordum.Sanki beni duyacaktı.O ölmeyi kafasına koydu Lydia, diyen iç sesime kulak verdim.
Cama doğru biraz daha yaklaştığımda, kendi ipini kendi hazırlıyordu. “Ama bu kız ölmek için çok genç!” diye bağırdım.Daha çok yaklaştığımda, cama hızlıca vurmaya başladım. “Sen çok gençsin!Ölmeyi hak etmiyorsun!” diyerek bağırdım.Roman kolumdan tutunca onu umursamadım.Kız, sandalyeye çıkıyordu.Etrafı kolaçan ettiğimde kapıyı buldum.Kulpunu çevirmeye başladığımda hiç birşey olmamıştı.Kulpu zorladığımda Roman, “O öldü Lydia.” dediğinde elim durdu.Cam benden tarafta olmadığı için kızı görememiştim. “Lanet olsun.” diyerek kendi kendime azarladım.
“Bırak beni, lütfen! Ölmek istemiyorum!” diye bağıran kişiye gözlerim kaydı bu sefer.İki kişinin arasında çırpınıyordu.Kafamı iki yana salladım. “Hayır, bu defa olmayacak.” diye konuştum.Bize gelenlere doğru koşmayan başladım.Roman arkamdan gür sesi ile bağırdı. “Lydia!Kuralları bilmiyorsun!”
Önlerinde durduğumda bana küçümseyerek baktılar. “Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diyerek birisi sakince sordu. “Sen kim oluyorsunda karşımıza çıkıyorsun?!” diyerek bağırdı diğeri.Elimdeki kozu kullanacaktım.Başka şansım yoktu. “Ben, Miranda Martin’in kızıyım.” dedim.Bana inanmadıkları belliydi. “Haydi be oradan!” diye bağırdı agresif olan.Kafamı yana yatırıp onlara gözlerimi kısarak baktım. “Nasıl inandırabilirim seni?” diye sordum.Düşünür gibi yaptığında, “Adın ne?” diye sordu. “Lydia Martin.” dedim.İkisi kafasını salladığında, “Herşeyi göze aldın mı küçük Lydia?” diye sorduğunda, “Hiç birşeyden haberim yok.” dedim. “Daha zevkli olacak.”
Beni yürütmeye başladıklarında Roman’dan hiçbir iz kalmamıştı.Labirent gibi yerden hep kapı çıkıyordu.Ezberlemiş gibilerdi.Birisi kapıyı açtığında henüz birşey anlamamıştım.Kızı sandalyeye oturtturduklarında ellerini ve ayaklarını bağlamamışlardı.Çünkü kaçacak hali bile yoktu.
Adam konuşmaya başladı, “Alexis Kerr, yirmi yaşında.Genç bir kız.” diyerek konuşmasını bitirdi.Diğeri ise, “Bize meydan okuyarak onu öldürmeyi göze aldın Lydia.Şimdi onu öldür.” dediğinde gözlerim yuvalarından çıkacaktı.Ben kızı kurtalmaya çalışıyordum, onlar ise bana öldür diyorlardı.Roman’a uyguladığım taktığı bunlarada uygulayabilirdim.Denemekten zarar gelmezdi.
Kapı yumruklanmaya başlayınca yerimden sıçradım. “Lydia, çık o lanet yerden!” diye bağıran Roman’ın sesi kulaklarıma doldu. “Kaç Lydia!Kaç!” ard arda bağırmasına anlam veremesemde kuşku içimi sarmıştı.Ani hareketle adamlara döndüğümde silahı bana attılar. “Sen ona bakma.Şimdi öldür şunu.” dedi.Silahı yerden aldığımda tanıdık ses yine duyuldu. “Lydia!Niyetleri kötü!” Hızlıca yumruklanan kapı kırılacakmış gibiydi.
“Fazla zamanımız yok küçük Lydia.”
Kıza dönerek soru sordum, “Ölmek istiyor musun?” dedim.Kız zavallı haliyle kafasını aşağı ve yukarı salladı.Buradaki insanlar kafayı yemişlerdi.Silahı kıza doğrulttum.İçimden saymaya başladım.Bir, iki, üç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK
Romance"İçimde kendine dair ne varsa öldürdün, ve sen hayatımda gördüğüm gelmiş geçmiş en korkunç katilsin." Uçsuz bucaksız dalgalarla hırçınlaşan denize bakarken buldum gözlerimi.Benliğimi araken gece mavisi olan okyanus derini sahilin gecesindeydim,oysak...