Selam! Birkaç gün ardından tekrar beraberiz.Çok fazla konuşmayı sevmem.O yüzden yeni bölüm sizlerle.Beğenmeniz dileğiyle.İyi okumalar!
Multimedia: Lydia ve Roman'ın oturduğu pozisyon.
Low - Lullaby
“Ne işin var burada?”
Şaşkınlık tük bedenimi çalkalarken kendimi silkeledim.Parmağı ile garsonu masaya çağırırken yüzündeki hiçbir kası oynamamıştı.Garson koşar adımlarla geldiğinde istediğini belirtti. “Bir viski.” Çok sesten dolayı kulağına fısıldamıştı.Fakat benim burada duyuluyordu.Ses o kadar yüksekti ki, resmen kulak zarlarımı patlatacak düzeydeydi.Yüz kaslarım gittikçe gerilirken dayanamayıp tekrar sordum. “Ne işin var burada dediğimi hatırlıyorum?” Beni takmaması sinirlerimi daha çok bozuyorken sıkıntı ile nefesimi soludum.Lüks çantasından çıkarttığı sigara paketini eli arasına aldı.Diğer eli ile çantasından süslü çakmağını çıkarttı.Dikkatlice onu süzerken, bu kadını hiç sevmediğimi bir kez daha anladım.
Paketinden çıkarttığı bir tane sigarayı dudağının arasına yerleştirdi.Çok bakımlıydı.Çünkü ellerinde hiç mi hiç kırışıklık yoktu.Çakmağı ile sigarasını yaktı ve bir nefes çekti.Dudaklarının arasından aldığı sigarasını iki parmağını arasına sıkıştırdı.Dayanamayıp, “Burada sigara içmek yasak.” dedim.Histerikçe güldüğünde yeniden sigarasını içmeye koyuldu.Gözlerimi ondan kaçırdığımda sesini tekrardan duydum. “Oğlumu ziyarete gelmiştim.Görüyorum ki çok meşgul.” Benimde dalga geçmesini kafama takmadan susmayı seçtim.Gerçekten susmak bazen en iyi sevap oluyordu.
“Buraya hiç gelmezsin.” dedim.Buraya sadece ilk açıldığı zaman gelmişti.Belki birkaç defa daha.Bir elin parmaklarını geçmezdi. “Ne o sevgilin istediğin zevki sana tattıramadı mı bu defa?” Gözleri ayrılırken birkaç saniyeliğine bana bakmayı seçti.Ardından gözlerini çılgınlar gibi dans eden insanlara çevirdi. “Kapat bu konuyu ve bir daha sakın açma.” Bana güçlü sesi ile tepki verdiğinde ona sinirlendiğimi biliyordu.Şuan ise yaptı tek şey, beceremediği inadıydı. “Tamam, sen kazandın.Şimdi soruma cevap vermeni istiyorum.Neden geldin?” diye yineledim.
Konuşmak için dudaklarını araladı. “Paraya ihtiyacım var.” dedi.Bu kadın çıkarı olmadan hiçbir işe burnunu sokmazdı.Ben artık onun içini biliyordum.Sesimi yükselterek, “Benim sana verecek beş kuruşum bile yok.” dedim.Siyah deri koltuktan kalkmaya hazırlandım.Cam masanın üzerinde olan telefonumu elime aldım.Tuş kilidini açtığımda, gelen kutusunda bir tane mesaj vardi.Lydia’dan.
“Lütfen.” dediğinde gözlerimi telefondan çekip yüzüne baktım.Eskiden güçlü olan kadın, şimdi çökmeye başlamıştı. “Sen aciz değilsin.” Tiksinir sesim anlaşılıyordu.Vurgu yaptığım cümlede gözlerini benden ayırdı.Gözlerini, gözlerimle buluşturacak cesareti bile bulamıyordu. “Oğlunun yüzüne bile bakamıyorsun ve gelip benden para istiyorsun!” Dayamayıp bağırdığımda, yan masada olan bayan bana baktı.Bayan’a, “İşine geri dön.” dedim.Kadın mahcup tavrıyla meşgul olduğu şeye geri döndü.
Tamamen ayaklandığımda, “Cici sevgilin sana para yetiştiremiyor mu?Tabii yetiştiremez.Adamında bir sınırı var.Senin gibi para sevdalısı bir kadına kim para yetiştirebilir ki?Bu mümkün mü?” Sinirlendiğimde dayanamayıp sesimi dahada yükselttim. “Böyle söylemem kalbimi kırıyor Roman.Sen benim oğlumsun.” Acındırma işini süper yapıyordu. “Ne sana anne, ne de o kırıştırdığın adama amca demek istiyorum.O kadar tiksinçsiniz ki...Tanrım, sizi bir saniye görmeye dayanacak sabrım kalmadı, cidden.”
Ceketimin cebine telefonu koyduğumda yürümeye başladım.Az önceki garson masaya doğru giderken bana baktı.Sinirli bakışlarımı görünce gözlerini kaçırıp, elindeki tepsi ile içkiyi götürmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK
Romance"İçimde kendine dair ne varsa öldürdün, ve sen hayatımda gördüğüm gelmiş geçmiş en korkunç katilsin." Uçsuz bucaksız dalgalarla hırçınlaşan denize bakarken buldum gözlerimi.Benliğimi araken gece mavisi olan okyanus derini sahilin gecesindeydim,oysak...