10 ∞ Bisiklet

480 26 18
                                    

Hemen yenibölüm ekledim,kıymeti bilinecek bir yazarım. (jkhgjkhk)

Serebro - Malo Tebya 

Sadece, “Unutmak için vaktin var.” demişti.

Kos koca saatlerimi vererek ona, annem’i anlatmıştım.Bizi nasıl bırakıp gittiğini, o’na haykırışlarımızı,gözyaşlarımı,kanayan dizlerimi...Ve,bir sürü şey...

“Sana tüm anlattıklarım beni utandırıyor.” dedim gözlerimi kaçırarak. “Bu senin seçimin değildi.” beni savunmasını iyi biliyordu. “Biliyorum.Ama bazen içimden yok olmak geliyor.” içimdeki tüm doğruları söyledim. 

“Şuan üzgünsün değil mi?Hadi biraz seni eğlendirelim!” dedi gülmesiyle karışık.Şaşkın tavrım ile, “Ne?” dedim.Kendi kendine konuşmaya başlamıştı sanki. “Üstün iyi.Saçında güzel.Tamamdır.” dediğinde elimi tutarak balkondan çıkarttı beni.Koştur koştur aşağa  inmeye başladık.İyiki kızlar bu saatte uyuyorlardı.Yoksa yeniden, saatlerimi verecek ve onlara açıklama yapacaktım.

Ayakkabılarımı giyerken birden gözlerim büyüdü. “Üzerimde sadece südyen ve ceket var.Ah,iyiki külot giymeyi unutmamışım.” dedim kendimi süzerken.Avuç içim ile anlıma vurmayıda ihmal etmedim.Gülerken, “Ceket poponu örtüyor.” diyebilmişti.Severek aldığım botlarımı ayağıma geçirdim.Botlarımın fermuarını çekerken gece olması şanstı adeta.

Evden acele ile çıktığımızda son model arabası çarptı gözüme.Araba demişken,benimki kapımızın önüne gelmişti sonunda.Kızlar’ın aklı çalışmıştı.Çekici arabamı çekmiş ve haber vermişlerdi.Ve,araba gelmişti işte.Kısa kesiyorum.Çünkü bir deli ile sokaklarda koştur koştur ilerliyoruz!

“Nefesim tükendi,seni ahmak!” diye bağırdım.Zorlukla nefes alıyordum.Kafasını sallayarak sadece güldü.Tek yapmaktan mutlu olduğu şey buydu.Sanırım benimde gülmem lazımdı? Roman’a göre herşey gülerek ilerliyordu.Sanki haklıydı? “Biraz ayakların konuşsa hiç fena olmaz!” diye bağırdı koşmaya devam ederken.Hiçte yorulmuşa benzemiyordu. “Nasıl başarıyorsun ha,Kumral?” diye bağırdım.Ayaklarım isyan bayrağını çekmişlerdi. “Neyi nasıl başarıyorum?Şifreli konuşma!” diyerek devam ettirdi. “Özür dilerim.Yani şeyi...Hızlı koşmayı!” dedim son anda.Sözcükler birbirine girmişti.İyice çorba olacaktı.

“Az laf,çok iş gibi birşey bu!” dedi.Çok açıklayıcı oldu!Cidden!

“Birinden mi kaçıyoruz?Tanrı aşkına!” diye bağırmaya devam ettim. “Artık yürüyebiliriz.” dedi. “Sonunda.” diyerek nefes almaya başladım.Kesik kesik nefeslerim beni hayata bağlıyor gibiydi. “Koşarak mı eğleneceğimi sanıyorsun?” dedim gözlerimi kısarak.Önüme dahi bakmıyordum.Ne sanmıştım ki?Ben eğlendireceğini mi?Saçmalık.

“Kafanı kaldırda bir bak.” dedi koluma yavaşça vururken.Kafamı hiçte hızlı olmayacak şekilde kaldırmaya başladım. “Ciddi olamazsın?” diye sordum şokla. “Ciddi misin?” sorum bile faydasızdı. “Ciddiyim.” dedi sadece.Tek kelime ile mutluluk saçmıştı.Karşımda iki tane bisiklet duruyordu.En güzellerindendi.Ani hareketle ona döndüm.Boynuna atladığımda,hiç beklememişti bunu.Ona sarıldığımda, “Haydi binelim.” dedi.Heyecanın vermiş olduğu şehvet ile, “Tamam.” dedim.Hevesim o kadar tavan yapmıştı ki...Şuan dünyanın en mutlu edecek birşeyini sunsalar, ben ‘bisiklet’ derdim.

Zincir ile bağlanmış olan bisikletleri anahtar yardımı ile açmaya başladı.Ben ise,adrenalin pompalanmasıyla Roman’a bakıyordum. “Parasını vermediysen eğer...” diyememişken, “Kapa çeneni Lydia.” diyerek susturdu beni. “Pekela.” ağzımdaki hayali fermuarı çektim.

Kırmızı olan bisikletlerle, bisiklet yoluna yürümeye başlamıştık.Yan yana yürüyorduk.Sevgili gibi... “Binebilir miyim?” diye sordum. “Henüz varmadık.” diye açıklama yaptı.Kafamı olumlu anlamda salladım.Ona itaat edebilirdim.Yürümeye devam ediyorduk hala.Geçen beş dakikanın ardından, “Şimdi.” dedi.Hemen sağ ayağımı kaldırarak bisiklete bindim.Pedala ayağımı koyduğumda aklıma bir fikir geldi. “Yarışa var mısın?” dedim.Kafamı ona çevirdiğimde, “Emin misin?” dedi.Kendinden eminmiş gibi konuşmuştu. “Oldukça fazla.” dedim,göz kırparak.Az önce Roman Godfrey’e göz kırpmıştım!

“Boşu boşuna pedalları çevirerek ayaklarımı yorumam.Nesine?” dedi bıkkınca. “Sana birşey ısmarlayabilirim?” diye örnek yürüttüm. “Sıradan,” dedi.Birşey düşünüyordu.Aklına hemen gelmiş olacak ki hiç beklemeden konuştu. “Sen kazanırsan, beni sevmene izin veririm.Eğer ben kazanırsam, istek dolu bir öpüşme ve ateşli bir seks.” 

Söylediklerini idrak etmeye çalışırken, “Dalga mı geçiyorsun, sen benimle?” diye sordum.Ağzım açık kalmıştı.Haydi ama  benim bu yarışı kabul etmem ve kazanmam lazımdı! “Kabul etmeyeceksen tek sürebilirsin mesela?” dedi.Küstah! Ayağını pedaldan çekerken, “Kararın nedir?” diye sordu.Benimle tekrardan öpüşmek ve seks yapmak mı istiyordu? Godfrey, beni tekrar istiyor muydu?Beni?

 “Kahretsin!Kabul ediyorum!” diye bağırdım.Hırsım vücudumdan fışkırmak istiyor gibi beni yönetiyordu.Kazanırsam; beni sevmesini sağlayacaktım.Fakat kaybedersem; bir öpüşme ve birde seks borçlu olacaktım.İstek dolu ve ateşli olanlarından.

“Üçten geriye sayacağım ve...” dediği anda “Tamam.” dedim.Tanrı yardımcım olsun!Koca bir nefes aldım.Bu bana yardımcı olacaktı.Kazmayı ümit ettim.Geri sayımın başlamasını ve anında bitmesini istiyordum.Sonucu öğrenmeye istekliydim.

“3...2...1...Başla!”

Kalbim atarken (!) aldığım nefesleri dışarı üfledim.Hızla pedalları çevirmeye koyuldum.Bu yol hiç bitmeyecek gibi geliyordu.Ayaklarımın birbirine dolanmamalarını ümit ettim.Ettim...Ettim...Ettim.İnancımı asla kesmedim.Kazanmaya çok ama çok ihtiyacım vardı.Herşeyden çok.

Parmaklarımı frene bile basmadan sürmeye koyuldum.Asla durmamıştım.Dakikalar birbirini kovalıyor gibiydi.Yelkovan ve akrep’i görmeye tahammül edemezdim.Çünkü Roman Godfrey oldukça iyi bisiklet sürüyordu!Lanet olsun! Olsun demekte zordu artık!

Önüme geçmeyi başarmıştı.Sanırım kaybedecektim.Bunu istemiyordum.Bitiş çizgisi ‘merhaba’ derken ümitsizliğin dibine girdim.Kazanan çoktan belli olmuştu.O. 

Sonunda frene bastım.Ağmalak istiyordum.Ama güçlü gözükecektim. “Tebrik ederim.” dedim,bu başlangıçtı. “Eğlendin mi?Nasıl hissediyorsun?” dedi gamzesini sergilerken. “Mutsuz ama heyfim yerinde.” dedim yüzümü asarak. “Tüm hayatımı başkalarını mutlu etmeye harcadım.” sesi soğuklaşmıştı.

“Sözümü tutacağım.Sonra beni unutacaksın.Beni unutacak olmandan korkuyorum.Bilirsin,içimde hala korkak bir Lydia kıvılcımı var.” dedim içimdeki hüzünü dışarıya vurarak.Yine susmayı seçmişti! “Konuşsana seni adi herif!Öyle yapacaksın değil mi?Siktir olup gideceksin!” bağırmaya başlamıştım.Şans benden yanaydı kimsecikler yoktu. “Kaç kez sustum.Duydun mu?” dedi aniden.Nefes alıp devam etti. “Susarsam bağırır,konuşursam ağlarsın.Öyle değil mi?” dedi bağırıyordu. “Hep akıl veriyorsun ama verdiğin hiçbir boka yaramıyor!” sussun artık. “Biliyorum hiç değişmeyeceksin!Buna devam edeceksin!” yeterdi. 

“Ben senin hiçbirşeyinim!Fakat sen,sözünü tutacaksın!” diye kükredi.Bu son damlaydı.Taşmıştım.Gözlerime akın eden damlaları umursamadan ağlamaya başladım.Kalbim ağlıyordu. 

“Hiçbir ortak noktamızın olmadığı, hiçbir konuda anlaşamadığımız insana gider aşık oluruz!Al sana aşk!”

Bisikleti çılgınlıkla yere itekledim.Gür bir sesle yere düştü.Canı yanmış olmalıydı.Roman’a sarılmak için adımladım. “Yapma.” dedi beni durdurmak için.Olumsuz anlamda kafamı salladım. “Her zaman yaptığın şeyi yapmaya devam et.Sus.” dedim adımlamaya devam ederken.

Kollarımı iki yana açıp boynunda buluşturdum.Ensesindeki saçlarını okşarken kulağına, “Ben nereden buldum seni?” dedim. 

“Gerçek şu ki,herkes seni incitecek.” dedi. “Benim gibi.” diye devam etti. “Senin gibi.” 

“Çektiğin acı ne kadar büyükse sahip olduğun o kadar değerlidir.” dedi.Tekrarladım, “Senin gibi.”

“Düşündümde, dünya boka sarmış.Beni kendine aşık et.” kulağıma fısıldadı.Nazik parmaklarım ensesinde durgunlaştı. “Çok ağlamaklı bir gün değil mi?Hala ceketimi ıslatıyorsun.” dediğinde ağladığımı bile yeni fark etmiştim. “Özür dilerim.” dedim burnumu çekerken. “Aşık edeceğin adamdan özür dileme.” dedikten sonra anlımı öptü.

 

 

KORKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin