Şiar'ın Hükmü

296 29 8
                                    

Tuna beklentimi yıkıntıya uğratan sorusunu sordu.
'Kimsin?'
Bu kızda kimdi?
Kız Tuna'nın saldırır pozisyonundaki halinden hiç etkilenmemiş beyaz puantiyeleri olan saydam şemsiyesini kapatıp bakışlarını kapıya yöneltti.

'Ben Mika, Koruyucusu olduğum kişiyi ziyarete geldik' dedi. Cümlesinin sonunda gözleri benim üzerimde odaklandı.

 Bütün merakıma ihanet eden uykum göz kapaklarımı yavaşça kapatırken zihnimde Mika'nın yüzü vardı.

Ufak narin bir asyalı.

***

Vücudumn her hüçresi acıyı içine hapsetmiş varlıklarını bana böyle belli etmeye ant içmişlerdi sanki. Bedenimin bana karşı ilk ayaklanması bu derece sancılı olmuştu. Ne hale gelmiştim ki o hapishanede Tuna bile beni tanıyamamış neyseki evim geçte olsa farketmişti.

Tek garibime giden şeyse koruyucum olduğunu idda eden Mika'nın bir an bile terettüt etmeksizin gözlerinin üzerimde odaklanmasıydı.

Gözleri üzerimdeyken o saniyelik anda kız kardeşimin oluğunu öğrenmiş gibi hissetmiştim. Şiar gibi yıkıcı ve parçalayıcı değil de tamamlayıcı koruyucu bir etkisi vardı sanki üzerimde, adı üzerinde koruyucu...

Eksik parçamı tamamlamak için gelmiş olmalıydı.

Saçma düşünceye gülmek istesemde yüzümde hissettiğim acıyla inledim. Ufak bir mimik bile bana pahalıya patlıyordu.

İnlememle tanımadığım fısıltılar doldu kulağıma.

'Kendine geliyor...'

'İnanamıyorum...'

'Acısı çok mu?'

Gözlerimi zorlukla da olsa açtığımda karşımda ne Tuna'yı bulabilmiştim ne Dilberi sadece o asyalının bile olmasını isterdim bu gözlerimin odaklandığı kişinin Barlas olması yerine.

Sıkıntıyla iç çektim.

'Meraba güzelim' beynimin içinde yankılanan fısıltıyı tanımıştım. Barlas telepat saçmalığını kullanıyordu.

'Senin burada ne işin var?' dedim içimden olabildiğince bağırmış onunda beyninde aynı şekilde yankılanmasını dileyerek.

İsteğim gerçekleşmiş gibi gözlerini hafifçe kıstı aynı şekilde Şiar'ın işareti olan yedi köşeli ortasında boş bir daire olan yıldız yanmaya başladı. Can acısıyla inledim.

Barlas suratını tekrar ifadesizleştirirken Dilberin kapıda belirmesiyle gözlerim doldu.

Çok fazla özlemiştim. Ne kadar zamandır hapis kaldığımı bilmediğim o boşlukta onları çok fazla özlemiştim.

Dilber temkinli adımlarla yanıma yaklaşırken onun koşup boynuma sarılmasını beklemek çok büyük abartı mı olurdu?

Hele odaya giren Tuna ve yanında ki Asyalı, Tuna benden çok ona yakınmış gibi hissettiriyordu.

Ne olmuştuda parça parça olan ailemi kaybetmiştim?

Tuna kaşlarını çatarak sanki emin olmak ister gibi 'Toy cadı?' dedi ilk günlerde kullandığı lakaplardan birini telaffuz ederken ben bi o kadar yabancıymışım gibi kaşlarımı çattım. Konuşmak hala acı vericiydi ama eskisi kadar hissetmiyordum.

'Ben...Lara' dedim kelimelerimin arasında nefes alarak. Sesim bile değişmiş bozuk plağı andırıyordu.

Tuna söylediğime şaşırmmış bakışlarını benden Barlas'a çevirdi.

'Cihan bu ne demek oluyor?'

Barlas'ın takma adı benim seçtiğim isimden daha demode olabilirmiydi? Yine de Cihan ismini neden seçtiği konusunda sağlam bir teorim vardı.

GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin