THE LAST DAY - TAEKOOK

"Alfam içimi penisinle, menilerinle doldur"

Yennniiiiiiiiiiiiii bölüm :)

Baş alfa babasıyla olan konuşmasından sonra moralini eşinden başkasının düzeltmeyeceğini biliyordu. Babasıyla olan konuşması olacak en kötü şekilde ilerlemişti. Ona olanları ve vermeyi düşündüğü kararları, aklındakileri söylediğinde babasının her kararına karşı çıkması ve bir kusur bulması ve açıkladıkça daha pişman etmesi takip ediyordu. 

Omegası ise onun güçlü bir yönetici olmasının arkasında verdiği kararların olacağını ve sürüyü büyütecekse, sürü için bir şeyler yapacaksa kendi kararlarıyla yapması gerektiğini söylemişti. Başkalarının kafasını karıştırmasına izin vermemeliydi. Taehyung Jungkook'la mühürlenirken baş alfa olmanın zorluklarını biliyordu, gerçekten biliyordu ama baş alfa ruhu içindeki kurda eklendiğinden beri türü ne olursa olsun yardıma muhtaç herkese yardım etme iç güdüsü ile savaşıyordu. İçinde Yoongi'yi de Sunmi'yi de koruması gerektiğini haykıran kurdu ve hislerine karşı insani şüpheleri vardı. Onlara yardım etmek istiyordu ama ihanet edilmek istemiyordu. Koruduğu insanların zaman içinde sürüsüne zarar vermesini istemiyordu. 

Omegasıyla aldığı ortak kararlar şöyleydi : Babasıyla konuşmasından sonra dağıldığı için Yoongi'ye verdiği alfalık bağı sözünü tutamamıştı. Yarın ilk işi bu olacaktı. Yoongi alfası olursa Jungkook gibi olmasa da aralarında sadakat bağı oluşurdu. Bu bağ alfanın yardım çağrılarını anında duymalarına, eşine özel feromonlar hariç feromonları hissetmelerine ve alfaya kırılmaz bir sadakatle bağlanmalarına sebep oluyordu. Bu yüzden Yoongi'yi kabul edecekti, kurdunun onu acı içinde bırakmasına da göz yumamazdı, Yoongi'nin içindeki kurdun Taehyung'u görünce verdiği tepkiyi hissedebiliyordu. Kurdu Taehyung'a saygı duyuyordu, saygı kazanmak sadakat kazanmaktan daha zordu. 

Daha sonra ise Sunmi'nin sürüde olduğunu gizleyecek bir büyü yapmaları durumda Sunmi'nin de kalmasına izin verecekti. Tabi ki Sunmi'ye saf bir güven duymuyordu, öncelikle Sunmi çok güçlü bir büyücüydü, ikincisi elinde Park kabilesini durdurabilecek bir kitabı vardı ve bu kadın yalnız kaldığında Park kabilesine karşı elinde büyü malzemesi bulunmadan, tek başına savaşamazdı. Bir gün öleceğini bile bile onu ormana salamazdı. Bir diğer durum ise Park kabilesinin asıl emelinin bütün türleri kendine bağlı bir hale getirme arzusunu öğrenmesiydi. Bunu Yoongi'den duyduğunda inanmak istememişti. Çünkü Park kabilesinin emeli eğer tüm türlere boyun eğdirmekse Taehyung'un ki gibi savaşmayı unutmuş bir sürünün ilk yok olacaklardan olacağı barizdi. Taehuyung'un sürüsü bağlı ve kurt kültürüne bağlı bir sürü olsa da savaşma becerileri sadece okulda verilen derslerde görüyorlardı. Eti pişirmek, avlanmayı azaltmak doğalarını zayıflatmıştı. Yani sürüsünün zayıf olduğunun farkındaydı ve Park kabilesi ile savaşamazdı ve Sunmi'yi salmak Park kabilesine kitabı ele geçirmek için imkan vermekti. 

Burada kalması ve güvenliğinin karşılığında Sunmi'den isteyeceklerini yaparsa kalacaktı. Önce bu büyücüler ortaya çıktığından beri kurt bağları ve ihanete karşı bir fobisi oluşmuştu. Kurt bağıyla bağlı olduğu alfalar, yani yakın savaşçıları ile olan bağlarını bozulmaz bir büyüyle sabitlemek istiyordu.  İkinci isteği ise tüm sürü alanının büyüden korunması için bir büyü yapmalarını isteyecekti. Sunmi izini kaybettirecek bir büyü de yapacaktı. Tüm bu büyülerden sonra Sunmi kitabı Taehyung'a teslim edecekti. Resmen bir savaş var olana kadar Sunmi kitabı Taehyung'a vermezse onu bırakacaktı. 

Aldıkları bir diğer kararsa sürünün alfaları betaları ağır bir savaş eğitimi ve avcılığa başlayacaktı. Omegalarsa onların bedenlerine uygun bir kondisyonla eğitileceklerdi. Omegaların rahatlatıcı etkilerinin sürü içindeki yerini bilen Taehyung omegaların sürü huzurunu sağlayan yegane tür olduğunu düşünüyordu. Mühürlü eş olmayan omegalar bir alfayı sakinleştirebilir, huzurlu hissettirebilirdi. Bu eğitimler için eğitim alanları oluşturacaklardı bunun için gereken finansal desteği de baş alfadan, baş alfaya geçecek sürü için harcanacak altınları ve insan paralarını kullanacaktı.