"Durmalıyız yoksa..."

5.9K 396 78
                                    

Yeni bölüm o ye jfksnsjd umarım seversiniz efenim.

Karakterler hakkında düşündüklerinizi lütfen yorum yapın.



Kapının önünden gelen tıkırtı yüzünden heyecanla ayağa kalktım, çok gergindim ama aynı zamanda rahatlamış, sanki yaşama gayemi yerine getirmiştim öyle bir huzur vardı içimde, zihnim ve bedenimde her şeyden öne geçen kavuşmanın huzuru var olmuştu. Kapıya vurulduğunda olduğum yerde öylece durduğumu fark etmemle onu bekletmek korkunç bir hataymışcasına aceleyle kapıya koştum. Kapıyı açtığımda siyah saçları dağılmış, yaptığı düellolar yüzünden yoğun kan ve toprağın birbirine karışmış ciğer yakan kokusu irkilmeme neden olmuştu. O gösterişi sevmese de bunu yapmasının sebepleri vardı. Onun omegası için savaştığını ve kazandığını gösteriyordu. Sadece giysilerini giyip koşarak bana geldiğini görüyordum, temiz kıyafetlerini kana bulanmış bedenine giymişti. O kadar güçlü görünüyordu ki, ona boyun eğmek, gücünü kabul ederek alfalığını tatmin etmek isteyen yalnızca kurdum değildi.

"Neden bu kadar geç geldin?" hayal ettiğimde onu gördüğüm gibi öpmek vardı ama dudaklarımdan bunlar çıkmıştı. Hatta geç gelmemişti de, dengemi kaybetmiştim onun yüzünden . Yine o bilmiş gülümseme ile bakışları gözlerime çıktı. Elini uzattı "beni o kadar bekledin şimdi hevesle sana geldiğimde mi isyan ediyorsun?" alay etmiyordu söyleniyordu resmen. Hevesle gelmiş olduğunu duyduğumdan beri ise beynim durmuştu. Böyle güzel hissettirecek şeyler söyleyecekse bolca yakınabilirdi. Sessizliğim karşısında elindeki elimi narin bir güçle sıktı.

"Gel, birazdan annen gelir rahatça konuşmak istemez misin?" bir saniye düşünüp ikinci saniye de onaylamıştım. Belki de düşünmemiştim. Nereye gitse onunla gider, ne arzulasa yapardım artık. Ayrıca annemin Taehyung'a ne kadar aşık olduğumu duymasını istemiyordum keza babasının da.

Elimi daha sıkı kavramış, beni nazikçe verandaya çekmişti. Kapıyı kapatıp onu takip etmeye başladım. Yolda yürürken bizi görenler ilgiyle izliyordu, içimde herkese hava atma isteği olgun alfamı gördükçe duruluyordu. Omega düşmanım da yoktu ki orta yerinden çatlatayım. Meydana girmeden yandan ormana giden yola ilerliyorduk. Tören bitmiş olmalıydı ki meydanda sadece tören için hazırlananları toplayan betalar vardı. Birde onları izlerken gülümseyerek birbirleriyle konuşan annem ve babası. Bizi görmemişlerdi şuan nasıl hissettiklerini düşünüyordum. Onlara üzülüyordum ama bencilliğim bu üzüntünün önüne çoktan geçmişti. Eğer annem ve babası başkalarıyla eşlenmeselerdi ne ben ne de Taehyung doğmayacak, ona aşık olmayacaktım, o beni mühürleyecek alfa olmayacaktı. Yani üzgün hissetsem de iyi ki ayrılardı ve birleşememişlerdi Taehyung'un üvey abim olması korkunç olurdu.

Daha önce birkaç defa geldiğim ama çoğunlukla alfalar zaman geçirdiği için omegaların pek uğramadığı gölün kıyısına geldik. Göl denecek kadar büyük müydü bilmiyorum. Suyu berraktı, etrafını sarmış üzerini örtmek isteyen ağaçlar vardı, göle doğru eğilmiş onu gözlerden saklıyor gibi görünüyorlardı. Bu yüzden sürümüzün gençleri buraya saklı göl diyordu. Yüzeyi pürüzsüz yassı bir kayaya oturduk, ardından içime bir sıkıntı çökmüştü. Sormam gereken nedenlerini merak ettiğim çok şey vardı. Taehyung beni kabul etmişti tamam ama nedeni neydi? Bunca zaman soğuk olduğu biriyle mühürlemeyi neden kabul ederdi ki insan?

"Sana soracağım çok şey var" dedim sonra sessizleştim. Ondan cevap bekliyordum, sadece "İstediğin yerden başla" diyerek bana dönmüş yüzümü izlemeye başlamıştı. Bende tam olarak ona dönüp bağdaş kurdum. "Bu güne kadar beni her gördüğünde buz kesiyordun, herkese gülümsüyordun... Herkesle konuşuyordun ama beni gördüğünde duruyordun ve gitmemi bekliyordun. Bana hiç samimi davranmadın" alaycı bir şekilde güldüm "samimi olmak zorunda değildin tabi ki ama özel olarak benden uzak durman beni hep üzdü... Yani bunun nedeni neydi? Benden hoşlanmıyor muydun? Sana karşı yanlış bir şey mi yaptım?"

THE LAST DAY - TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin