altı'

2K 252 44
                                    

Me:
*fotoğraf*
Öylece araba sürerken sana rastlamak harika

Jeon Jeongguk:
Hey
Bunları yayınladıklarını bilmiyordum
Annemin bahsettiği sürpriz buydu galiba 🥳

Me:
Bugün nasılsın

Jeon Jeongguk:
İyiyimmmm
Youtube kanalıma bir şeyler çekmek istiyordum fakat başka zamana erteledim
Sen neler yapıyorsun

Me:
Seni düşünüyorum dersem çok mu flörtöz olur :)

Jeon Jeongguk:
Sanırım haha
Yarınki dersimiz geç saatlere sarkarsa senin için sıkıntı olur mu

Me:
Hayır
Benim için sorun değil
Uygunsa sonrasında bir şeyler içeriz

Jeon Jeongguk:
Olabilir
Her neyse Taehyung telefonu bırakmam gerek
Sonra görüşürüzzzz

Me:
Görüşelim lütfen Jeongguk :)

"Telefonu bırakmaya ne dersin? Kıskanıyorum biraz." Carol kollarını bağlayıp yüzünü sarkıttığında, sipariş ettiğimiz menüler hazırlanmıştı. Bugün için piknik-öğle yemeği yapmayı teklif etmişti bana, kabul ettim ve bir şeyler alıp Central Park'a gitmeyi planladık. Hala keyifsizdi, bugün bunu çözmem gerekiyordu galiba.

"Tamam, bıraktım. Arabayı park edip biraz yürümeye ne dersin?"

"Olur."

Yakın bir yere park edip indiğimizde, fazla güneş olmamasına rağmen gözlüğünü takmıştı. Benim bildiğim Carol, göz makyajını herkes rahatça görsün diye dinlendirici gözlüklerini dahi takmazdı.

Çimenlerin ortasına geçip paketleri açtığımızda, lafa girdim.

"Carol, artık neler olduğunu anlatacak mısın?" Patatesleri ağzına tıkıyordu ki sorum üzerine durup içeceğini yudumladı ve ellerindeki yağı sildi.

"Sana anlatacağım ama dalga geçme."

"Tamam."

"Söz ver?"

"Carol, tamam dedim." Ağzındaki tüm patatesleri yutup oturduğu yerde iyice bana yaklaştı.

"Nathan ile kavga ettik."

"Ne?" Günlerdir keyifsiz olmasının nedeni bu olamazdı. Sonuçta onlar Nathan ile her zaman tartışırlardı, yeni bir şey değildi.

"Gerçekten bu mu? Neler oluyor, ciddi anlamda söyler misin?"

"O aptal herif, ah! Niye ona sormuyorsun? Niye ailesinin yanına gittiğini söylediği halde salak John'un yanında kalıyor mesela? Gerçekten Taehyung, bu güzel günde bunları konuşmak istemiyorum." Sinirlenmişti, onun sinirli halini hiç görmek istemezdim bu yüzden dediğini yapmaktan başka çarem yoktu. Hızlı hızlı patateslerini yemeye devam etti.

"Bunu yedikten sonra diyete gireceğim. Her neyse, anlat. Jeongguk ile nasılsınız?"

"İyi, sanırım." Sinirle omzuma vurdu, acıtmıştı da.

"Detay versene?!"

"Ona bir şeyleri belli ettiğimden beri biraz uzak duruyor gibi aslında ama yine de benimle iletişimini koparmadığı için mutluyum. Yarın dersimiz var, izin günümde de onu randevuya çıkaracağım. Yani, kabul ederse." Tam bir şeyler diyecekti ki ortamızda duran telefonum çalmaya başladı ve arayan kişi Jeongguk'tu. Carol kelimelerini ağzına tıkıp telefonu açtı ve kulağıma dayadı.

güneşin yüreğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin