yirmibeş'

995 150 20
                                    

Carol ve Nathan şimdiden ev bakmaya başlamışlardı. Güzel bir ev bulurlarsa muhtemelen düğünden önce oraya geçerlerdi. Bu da benim bu evde yalnız kalacak olmam anlamına geliyordu. Tek başıma bu ev çok büyük gelirdi, belki ben de taşınırdım. Jungkook olsaydı dediği gibi biz de onunla eve çıkardık belki.

İki hafta olmuştu. İki haftadır küçük öpücükler dışında hiçbir şey olmuyordu aramızda ve onu deli gibi özlemiştim. Ona hak vermiyor değildim ama yine de aramız bir türlü düzelmiyordu. Ne oluyorsa konu yine dönüp dolaşıp benim ilişkimizi gizlememe geliyordu. Oysa bu gizlemek değildi, ben yalnızca zamana yayıyordum. Onun gibi bir şeyleri çarçabuk halledemiyordum işte.

Bu gece onunla kalacaktım. Bu fikre sıcak bakmamıştı aslında. Onu biliyordum, ne zaman yan yana gelsek bunu kısa tutmaya özen gösteriyordu çünkü bu uzun sürerse yumuşardı. Amacım da buydu, hazır annesi yokken onu iyice pohpohlayacak, şımartacak ve sevecektim. Benimle gerçek anlamda barışmalıydı çünkü böyle yaşayamazdım. 

"Taehyung, gel. Birazdan online bir toplantım başlayacak. Son anda çıktı. Yeni kahve demledim, alabilirsin." Kapıyı açtığında yüzüme doğru düzgün bile bakmamıştı. Hemen geçip masaya kurduğu bilgisayarının başına geçti. Dediği gibi kendime bir kahve aldım. Toplantısı çoktan başlamıştı. Geçip yanına oturdum, onu izlemek istiyordum. Önündeki defterine notlar alıyor, işini ciddiyetle yapıyordu. Ama giydiği kısa şort, bağdaş kurduğu için iyice yukarı kaymıştı ve bu benim aklımı dağıtmaya yetiyordu. Uzanıp bacağını okşadım biraz ama elimi hemen itti. O an aklıma başka bir şey gelmişti. Böyle şeyler yapan biri değildim hiç ama buna mecburmuşum gibi geldi.

Kahvemden bir yudum daha alıp ayağa kalktım. Sandalyeler yerine banka oturmuştu. Az önce oturduğum sandalyeyi geri çekip masanın altına girdim. Bir gözü ile beni izlediğini biliyordum ama umursamadım. Tam bacaklarının karşısına oturdum ve onun gibi bağdaş kurup parmaklarımı o güzel bacaklarında gezdirmeye başladım. Gergindi, hissediyordum bunu. Uzanıp küçük öpücükler bıraktım dizlerine. Bir eli ile beni itmeye çalışıyordu ama nafileydi. Sağ bacağını tutup aşağı indirdim. Üst bacaklarını sıktım, okşadım, öptüm. Oturduğu yerde kıpırdanıp duruyordu.

"Evet, bilançomuz buna uygun. O konuda, eee, o konuda şüpheniz olmasın. Ah, projemiz başladığı an, aaa, yani, tüm gelir gider tablolarını paylaşacağız." O konuşmakta zorlanırken öyle eğleniyordum ki ellerimi penisine doğru götürdüm. Ben onu okşadıkça zorlanmaya devam etti. Bu böyle bir yirmi dakika devam etmişti. İki bacağı da yerdeydi, sertleşti. Bana kalsa başka şeyler de yapardım ama onu o kadar da zor duruma sokmak istememiştim. Şortunun üzerinden penisini öptüm birkaç kez. Bana fena kızacaktı.

"O halde sizi ajansa bekliyorum. Tüm bunların üstünden tekrar geçip imzaları atarız. Elbette, çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere." Bilgisayarı kapatır kapatmaz var gücüyle masayı ileri itti. Bense aşağıdan ona en sevimli yüzüm ile bakmaya çalışıyordum.

"Taehyung! Tanrı aşkına, ne yaptığını sanıyorsun!" Olduğum yerden kalkıp kucağına çıktım. Bu sinirli hali ile inanılmaz gözüküyordu. Saçlarını okşadım, sırtında gezdirdim ellerimi.

"Birazcık seni sevdim."

"Toplantı yaptığımı görmüyor musun? Beni nasıl zor bir duruma soktuğunun farkında değil misin hiç? İnanamıyorum sana." Uzanıp küçücük öptüm onu. Bana kızıyordu ama elleri çoktan belime sarılmıştı. Bacaklarımı iyice açıp oturuşumu sabitledim. Sertliğini hissediyordum. Kızsa da bunu inkar edemezdi, etkilenmişti.

"Özür dilerim. Ama bacakların beni çok kışkırttı, tutamadım kendimi." Söylenmeye devam ediyordu ama çok da umursamadım. Boynunu öptüm, kucağında hafif hafif hareketlendim. Onu öyle özlemiştim ki şu küçük dokunuşlar bile inanılmaz iyi hissettirmişti beni.

güneşin yüreğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin