otuzaltı'

1K 113 20
                                    

FİNAL

"Ev sahibi aniden şehir dışına çıkmış olmasaydı sözleşmeyi bugün de imzalayabilirdiniz. Yine de takılmamanızı öneririm, bu hafta sizi buluşturmuş olurum mutlaka. Ev sizindir, bayım." 

"Teşekkürler, Bay Coles." 

Bugün evimizin anahtarını alırız diye düşünmüştük ama ev sahibi gelemeyeceği için işler ertelenmişti. Hem emlakçı Bay Coles hem de ev sahibi bizimle fazla mahcup bir tavırda konuşmuştu. Sorun çıkmayacağı belliydi ama yine de bir an önce taşınma işlerine girişmek istiyordum. Evimize yerleşmek, Jungkook ile yeni hayatımıza başlamak için sabırsızlanıyordum.

Bay Coles, telefon görüşmesi yapacağını söyleyip dışarı çıkmıştı. Jungkook, salondaki büyük pencereden dışarıyı izliyordu. Yanına ilerleyip beline sarıldım.

"Eşyaları değişmeyiz, değil mi? Ben bunları çok beğendim. Belki bir iki yer değişikliği yaparız, birkaç da dekoratif şey." Şakağından öptüm.

"Benim için hiç önemi yok. İçinde sen varsan, benim için ev demektir. Başka bir şeye ihtiyacım yok hiç."

"Bebeğim..." O da beni öptü. Sonra odanın içinde yavaşça yürümeye başladı.

"Keşke bugün sözleşme işini halledebilseydik. Hafta sonu taşınırdık, güzel olurdu." 

"Evet ama merak etme. Bir aksilik çıkmayacak." Başını sallayıp kanepeye geçti. Yanına oturdum ben de, omzuna doğru yattım.

"Güzel olacak, değil mi? Yemek masası baya büyük. Kalabalık akşam yemekleri tertip ederiz. Salon çok güzel ışık alıyor. Bu evin aydınlık olmasını çok beğendim." Gerçekten mutluydu. Onun mutlu olması benim tek kriterimdi. Söylediklerine karşı sadece başımı salladım. Sonra oturduğu yerde yan dönüp kollarını boynuma sardı.

"Burası bizim evimiz. İkimizin, harika anılar biriktireceğimiz bir yer. İnanabiliyor musun?" Ben de beline sarıldım.

"Mucizelerin gerçek olduğuna inanalı çok oldu." Güldü, gözleri anında kısıldı. Dayanamadım, dudaklarına kapandım. Yeni evimizde, yeni hayatımıza başlarken içimdeki tüm aşkla ve heyecanla öptüm onu.

Cuma günü, nihayet ev sahibi ile görüşüp sözleşmeyi halledelmiştik. Üstelik ev sahibi bizim çift olduğumuzu bilmiyordu, öğrenince bize ev hediyesi alacağını söyledi. Bir ara gözleri bile dolmuştu, değişik bir kadındı doğrusu.

Haftasonu ve pazartesi için işten izin almıştık. Önce Jungkook'un eşyalarını toplamak için onların evine gitmiştik ama ilk akşam Mimi bizi sarhoş edip, deli gibi dans ettirip bırakmıştı. Sabah kalktığımızda ev olduğundan daha da dağınıktı. Kendimize geldikten sonra işe koyulduk. Jungkook başta sadece gerekli şeyleri alacağını söylese de iki büyük bavul ve bir koli toplamıştık. Mimi o gece yoktu, bu kez de baş başa felekten bir gece geçirdik. Onu öptüm, bir kez daha ve bir kez daha öptüm. Duşa girdiğimizde tek amacım banyo yapmaktı ama bir şekilde kanıma girmişti, en nihayetinde tenlerimiz de birleşmişti. Bundan sonra her anım böyle olacaktı demek.

"Dur, onu koyma. Galiba Carol'un." Erken kalkarız diye planlasak da öyle olmamıştı. Saat on iki civarıydı, bizim eve gelip işleri erkenden bitirmeyi düşünüyorduk. Sabah Carol mesaj atmıştı, akşam üstü geleceklerini söyledi. En azından onlar gelene dek işin çoğunu bitirmek istiyordum çünkü emindim ki yine parti moduna girecektik.

Jungkook lafımdan sonra elindeki havluya baktı ve koltuğa, kenara geri bıraktı. 

"Yatak odamdaki askılığı ben almıştım. Lazım olur mu, alalım mı?"

güneşin yüreğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin