bir'

6.2K 410 143
                                    

Carol'ın kollarım ağrıyor deyip tüm aldıklarımızı bana taşıtması, şaşılacak bir durum değildi elbette. Yüzüme dayanan cipslerden biri düşecek gibiydi ve ona söylememe rağmen umursamıyor, elindeki jelibon kırk kiloymuş gibi davranmaya devam ediyordu.

"Önümü göremiyorum! Şuradan iki bir şey al, Carol." Umursamazca gözlerini devirip önümde yürümeye devam etti.

"Of, ne çok konuştun Taehyung ya. Abartma bu kadar. O kadar spora gidiyorsun, bir işe yaramalıydı kasların." Ona laf anlatmaya çalışırken çoktan kasaya gelmiştik. Kucağımdaki şeyleri adeta dökerken o elindeki jelibonu okutup yemeye başlamıştı bile.

"Çok bir şey almayacağım dediğinde sepet alamayan kafama sıçayım. Ne diye geldiysem seninle markete?" Bana öpücük gönderdiğinde kasiyer ürünleri geçiyordu.

Taehyung, şuna bak! Alalım, n'olur!" Bağırdığı tarafa yürüdüğümde gösterdiği mavi zürafa oyuncağına sarıldığını görmüştüm.

"Yeterince peluşun var."

"Ama zürafam yok." Kesin vardır, diye geçirdim içimden ama onunla münakaşaya girecek halim kalmamıştı. Tekrar kasaya döndüğümde ücreti ödeyip poşetleri kucakladım. Arabaya taşırken nedense bana daha ağır gelmişlerdi ama önemsemedim. Carol ise zıplaya zıplaya zürafası ile otoparkta ilerliyordu. Yine beni regl bahanesi ile kandırmıştı sanırım. Eh, insan ev arkadaşını da seçemiyordu demek ki.

"Hey!" Poşetleri bagaja yerleştirirken birinin bize doğru koştuğunu fark ettim. Arkamı döndüğümde elinde bir poşetle bize koşan, renkli saçlı bir çocuk görmüştüm.

"Benim-benim ürünlerimi almışsınız." Dizlerine yaslanıp soluklanırken tırnaklarındaki ojeleri fark ettim. Carol'ın arkadaşı Rick'e benziyordu tarzı.

"Ne?"

"Şey, huh. Bir şey almayı unutup geri dönmüştüm ve o esnada kasiyer oraya bıraktığım şeyleri de sizinkilere katmış. Yani, aldıklarınızdan bazıları benim." Carol arabadan inip yanımıza geldiğinde hala gitmediğimiz için bana bağıracağını düşünmüştüm ama karşımdaki çocuğu görüp yüzüne yaklaştı.

"Vay canına, eyelinerını ne kadar güzel çekmişsin!"

"Ah, teşekkür ederim. Ben de küpelerini çok beğendim." Bu kız kesinlikle bu tipteki (?) erkeklere ayrı ilgi duyuyordu.

"Sohbetinizi bölüyorum ama..."

"Pardon. Ürünlerimi alsam iyi olacak. Fişten ne kadar tuttuklarına bakar mısın?"

Poşetleri açıp bize ait olmayan şeyleri anlamaya çalıştım ve bulduklarımı çıkardım.

"Önemli değil, zaten çok bir şey almamışsın." Çocuk benim bagaja çıkardığım şeyleri kendi poşetine koyarken Carol, çocuğun kahverengi saçının aralarından sızan renkli tutamlara bakıyordu.

"Olmaz öyle, parasını vermeliyim."

"Ben de mi böyle yapsam saçlarımı? Çok güzel duruyor sende." Çocuk ısrar ettiğinde fişe bakıp fiyatı hesapladım. Onlar Carol ile yine başka bir muhabbete başlamıştı elbette. Manyak kız çocuğa zorla jelibon yediriyordu. Para işini hallettiğimizde çocuk gidecekti ki Carol onu durdurdu.

"Gel, biz bırakalım seni."

"Gerek yok, yakın zaten evim." Bunu derken ikimize de bakmıştı. Carol ellerine tutunup yerinde birkaç kez sekti.

"Gel işte, Taehyung sorun etmez." Tekrar bana döndüğünde omuz silktim ve ikisi de arka koltuğa bindiler.

"Ben Carol, bu arada."

güneşin yüreğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin