~otuz, final

387 27 0
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💜💋🌸
____________________________________________________________

5 yıl sonra•

Karşımda duran büyük ve uzun aynaya baktım. Yaklaşık yarım saat sonrasında yeni bir hayatım olacaktı. Makyajımı yapan görevli her şeyi titizlikle yönetmişti son ana kadar.

Makyajım kaç kere tazelendi artık ben bile hatırlamıyordum, Jungkook neredeydi o'nu dahi bilmiyordum. Düğünümüze bir saat kala ortadan yok olmuştu her zaman yanımda olan adam.

Bu odanın dışında olan kimsenin olup bitenden haberi yoktu, biz ise burada oturup sadece Jungkook'u bekliyorduk eğer yarım saat içerisinde geri dönmezse her şey çöpe gidecekti, onca yaşanmışlık başta olmak üzere diğer her şey. Hepsi çöpe gidecekti benim kırılan kalbim ile birlikte.

Taehyung ve Jimin, Jungkook'u aramak için gitmişlerdi. Yugyeom ve Sehun ise Jungkook gelince daha hızlı hazırlanması için burada onu bekliyorlardı.

Oturduğum yerde gelen sıkıntı, gerilim, üzüntü karışımı garip duyguya artık dayanamıyordum, gelmeyecekti işte beş yılımı ayırdığım sevdiğim, aşık olduğum adam düğün günümüzde, hayatlarımızı birleştireceğimiz bugün de bırakıp gitmişti beni.

Üzerimde ki beyaz kabarık etekleri olan gelinliği kaldırıp ayağımda ki topuklu ayakkabıların tok sesiyle hızlıca oturduğum koltuktan kaltığında herkesin meraklı ve endişeli bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum.

Odadan çıkarak merdivenlerden inmeye başladığım sırada tek dileğim Jungkook'un karşıma aniden çıkmasıydı. Benimle beraber düğün yerine gelen, neredeyse tüm gün yanımda olan adam nasıl olurdu da bie anda kimseye haber vermeden yok olabilirdi anlamıyordum.

Binaya giriş kısmında bulunan koridora geldiğimde yemekler ile ilgilenen ve diğer tüm çalışanların gözleri düğün gününde yüzünde hiçbie his barındırmayan yüz ifadesiyle 'gelin' olan beni görünce bir süre sessizlik olmuş ve bana baktıktan sonra hepsi hızlıca işlerine dönmüştü.

Büyük tahta kapıdan çıkıp çiçeklerle dolu bahçeye adım attığımda derin bir nefes almış ve tanrıya her şeyin düzelmesi için dua etmiştim tekrar.

Tam önümde düğün pastamız vardı, büyük pastane arabasından indiriyorlardı. Özenle seçmiştik ikimiz o pastayı. Eğer şimdi o pastayı ağlayarak tek başıma yememi istemiyorsan buraya gel Jeon Jungkook.

Tam bu sırada pastayı taşıyan görevlilerden birisi gelinliğimin eteğine ayağı takılmış ve kocaman pastanın hepsi üzerime dökülmüştü. Ben olayın şokunu hala atlatamamışken karşımda ki iki genç erkek birbirleriyle kavga ediyorlardı.

Üzerimde resmen pasta vardı, her yerimde, bembayaz pasta olmuştum resmen. Bugün daha ne kadar felaket olabilirdi gerçekten.

O an bir araba sesi duymuştum, arkama dönüp baktığımda üzerinde damatlığı ile kravatını bağlayarak arabasından inen Jungkook'u görmemle hissettiğim tüm duygular ve sinirim ile beraber hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım.

Gerçekten ezik gibi görünüyordum, sesimi duyan Jungkook koşarak yanıma geldiğinde üzerimde ki pasta birikintilerini o'na atmaya başlamışken bir yandan da lâf sayıyordum. "Ya! Jeon Jungkook! Sen neredesin, ne kadar zamandır seni bekliyoruz biliyor musun? Kimseye haber vermeden ortadan kaybolmak ne demek! Ne yalmaya çalışıyorsun?!"

Tüm sinirimi Jungkook'dan çıkardıktan sonra çaresizliğim ile beraber yere çökmüş ve sessizce ağlamaya devam etmiştim. Üzerinde o'na attığım pasta kalıntıları olan Jungkook yanıma diz çöktüğünde başımı daha da eğmişim yere.

Make Me Believe✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin