~yedi

592 38 0
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 💜💋🌸
____________________________________________________________

Stres; bedenini ele geçiren, nefesini kesen, öldüğünü zannettiren ve yalnız hissettiren bir şeydir.

Ama bunların hiçbiri aslında olmaz.

Ama genç kız hâlâ yalnız hissediyordu.

~

Gösteri günü gelmişti, dansçıların hem stresten hem de mutluluktan öldüğü, seyircilerin ağızları açık izledikleri ve bazı ailelerin ise çocuklarına sen de böyle olacaksın bu yüzden çok çalış dedikleri gündü.

Gösteri akşam saat 19.00'da başlayıp 21.00'da bitecekti ama biz doğal olarak şimdi den tiyatrodaydık.

~

Sabah yine annem ve babamın aşırı gürültülü tartışma sesleriyle uyanmış ve bir daha uyuyamamıştım.

Fantasia'ya gitmeme daha iki koca saatim vardı ve ben gözüme bir daha uyku girmeyeceğini bildiğim için vakit geçirmek adına okula gitme kararı almıştım.

Hızlıca ılık bir duş almış sonrasında ise altıma krem rengi bol pantolonumu, üstüme siyah tül işlemeli bir gömlek geçirmiş ve makyajımı yapmak için makyaj masama oturmuştum.

Fazla belli olmayan basit bir makyaj yaptıktan sonra saçlarımı dalgalandırmış sonrasın da küpelerimi takmış ve siyah şapkamı kafama geçirmiştim.

Beyaz topuklu botlarımı ayağıma geçirdikten sonra çantamı omzuma takarak evden çıkmak için odamdan çıkıp aşağıya inmiştim.

Aslında aklımda sabahın köründe hazırlanıp okula gitmek gibi bir düşünce yoktu, izinli günümdü çünkü.

Ama koskoca iki saati evde boş boş oturarak geçirmek istemediğim için ve kızları görebilme düşüncesiyle evden çıkmıştım.

Kahvaltı için pek vaktim yoktu bu yüzden okulda yada Fantasia'da bir şeyler atıştırmayı düşünüyordum.

Yıllar sonra büyük bir enerji vardı içimde.

Yaklaşık yirmi dakika sonra okula geldiğimde beni gören, izinli olduğumu bilmeyen kişiler neden forma ile gelmediğimi ve kıyafetim hakkında konuşuyorlardı, konuşmalarla yüzümde ufak bir gülümseme oluşurken telefonumu çıkartıp Lisa'yı aramıştım.

Saniyesin de telefon açıldığında nasıl bu kadar hızlı açtığını sorgulamadan konuşmaya başladım.

"Nerdesiniz?" "Okulda" "Zeka küpü biliyorum okuldasınız okulun neresindesiniz onu soruyorum" " Ha şey kafeterya da."
"Tamam" deyip telefonu kapatmış ve çantama koyduktan sonra kafeteryaya doğru yürümeye başlamıştım.

Yanlarına gidip "Selam" dediğim de. Şaşkınlıkla hepsi bana dönmüş ve sanki beni ilk kez görüyormuş gibi bakmaya başlamışlardı.

"Birincisi senin evde olman gerekmiyor muydu? İkincisi neden bu kadar güzelsin!" Diyen Lisa'ya gülmüş ve anlatmaya başlamıştım.

Jisoo aç olup olmadığımı sorduğu zaman onaylar bir şekilde kafamı sallamıştım.

Jisoo Yugyeom'un koluna vurmuş sonrasında ise onu yemek almaya gitmesini söylediğin de Yugyeom'un mızlanmasına hepimiz gülerken gözüm birisin de takılı kalmıştı.

Gözleri yüzümde dolaşıyordu, herkes gülerken bana bakması garip gelirken gülümsememin yüzümden yavaş yavaş düştüğü sırada gözlerini çekmiş ve Taehyung ile konuşmaya başlamıştı.

Make Me Believe✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin