<2>

10.4K 1.1K 1.7K
                                    

Jisung'ın evinin bahçesine adım atar atmaz gelen müzik sesiyle bir şeyler hissetmeye çalıştım. Olmuyordu. Eğlence, mutluluk, huzur, heyecan...yoktu ki içimde hiçbirisi.

"Innie! Sonunda geldin."

Jisung koşa koşa yanıma gelip bana sarıldı. Ne kadar yumuşak ne kadar sert sarıldı bilemiyordum, sarıldığını bile bilmem için onu görmem gerekirdi. Bunu o da bildiğinden bana karşı hep dikkatliydi. Hastalığımı kimseye anlatmasam da Jisung kimse değildi.

"Gel, içeriye geçelim. Yeni kişiler var."

Beraber eve geldiğimizde kocaman salonda yaklaşık otuz kişi vardı, biz bu otuz kişi arasından köşedeki koltuklarda oturan kişilerin yanlarına geldik. İçlerinden sadece Minho hyungu ve Seungmin'i tanıyordum.
Minho hyung Jisung'ın erkek arkadaşıydı, Seungmin ise Jisung'ın benden sonraki en samimi arkadaşıydı.
Kısaca selam verip tanımadığım kişilere baktım. Şimdi bu insanlarla temas etmem gerekecekti, değil mi?

"Öncelikle hepinize Jeongin'i tanıtayım; Jeongin benim her şeyim. Bunu bilerek ona yaklaşın. Ayrıca tokalaşmak veya sarılmaktan pek hoşlanmaz, yani yaklaşmayın. Ama kendisi dünyanın en tatlı arkadaşıdır."

Jisung'ın beni düşünmesiyle gülümsedim. Bir yandan da son söylediği cümledeydi aklım. Yanındayken gülsende sana gerçek hislerle karşılık veremeyen bir kişiyi nasıl arkadaş olarak benimseyebilirsin ki? Sarıldığında sana karşılık veremeyen birisi...
Yine de bunlar beni üzmüyordu, sinirlendirmiyordu, hayattan nefret etmemi sağlamıyordu. Olmuyordu.

"Merhaba Jeongin, ben Chan ve bu erkek arkadaşım Felix."
"Sanırım ben kendimi tanıtabilirdim sevgilim."

Chan ve Felix'in tatlı olduğunu düşündüğüm anına gülümsedim ve onlara kısaca selam verdim. Felix'in yanında Minho, onun yanında da Seungmin oturuyordu. Onları direkt olarak es geçtim, çünkü ikisini de tanıyordum.
Seungmin'in yanındaysa biraz soğuk ve kısa boylu birisi vardı, ful siyah giyindiğinden başta görememiştim.

"Changbin ben, bu iki salağın arasını yapan çöpçatanım. Lazım olursa haber ver, hoşlandığınla iki güne aranızı yaparım."

Soğuk mu demiştim? Asla.
Her ne kadar onu asla çağıramayacağımı söylemek istesem de kendi içime sakladım ve onun yanında oturan uzun boylu, mükemmel yüz hatlarına sahip çocuğa baktım.

"Hyunjin ben."

Hyunjin, benim her zaman takındığım yüz ifadesini takınarak etrafa bakınmaya başladı. Sanırım biraz uzak durmam gereken bir kişilik olacaktı. Soğuktu.

"Madem tanıştık, o zaman eğlenebiliriz!"
"Ben eğlenmeyeceğim."

Hyunjin'in kurduğu cümleyle herkes ona gülerek bakarken ben sadece anlamaya çalışıyordum. Fazla soğuktu ve uzaktı.
Ya da bana mı öyle geliyordu sadece?

"Hyunjin adamı, abartma sadece bardağın içine tükürdüm."
"Çok mu normal pislik?"

Hyunjin'in dramatik hallerine herkes gülmeye başladığında Hyunjin de onlarla birlikte gülüyordu. Kesinlikle ben yanlış anlamıştım, önyargılı davranmıştım sadece. Eğlenebilen birisiydi o da. Normal ve eğlenebilen. Üstelik gülerken epey yakışıklı olan, gözleri kısılan normal birisiydi.

•••

Kaç saattir dans edip içmiştik en ufak bir fikrim yoktu. İçsem de sarhoş olmadığımdan rahattım ama eve giderken dişlerimi bolca fırçalamam gerekecekti. Annemin veya babamın bu kokuyu alması sadece sorun olurdu.

"Ben lavaboya gidip geliyorum."

Hyunjin hyung hızla dans ettiğimiz alandan uzaklaşıp lavaboya giderken ben de Jisung ve Minho'nun yiyişmesini izlememek için lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkamak iyi gelebilirdi.

Lavaboya girdiğimde boştu, Hyunjin hyung yüksek ihtimalle öteki lavaboya girmişti. Hemen yanımdaki lavaboya.

Gözlerimle aynadaki kendimi süzünce kendime gülümseyip yüzüme su çarptım. Havluyla kuruladıktan sonra lavabodan çıkarken vücuduma değdiğini hissettiğim bedenle sarsıldım, kolumu sıkıca yakalayan elleri de hissedince anın şokuyla kalbimin hızlı hızlı atışını da hissedebildim.
Hayatımda ilk kez yaşadığım bu hisler çok farklıydı ve başımın bir anlığına dönmesine sebep oldu. Bunu bile hissedebiliyordum. Şu an hissedebiliyordum. Yang Jeongin şu an hissedebiliyordu.

"Çok özür dilerim, ah salak Hyunjin. Kocaman çocuğu nasıl göremezsin? Gerçi pek kocaman değilsin ama... boyun kaç cidden? Ya da dur bekle, iyi misin diye sormam gerekirdi. Ah..."

Kulağıma dolan sesin ve gözümde rahatça gözüken bedenin kime ait olduğunu anladıktan sonra ufakta olsa gülümsedim, üzerimde hâlâ belirsizlik vardı. Üstelik kolumu sıkıca kavrayan ellerini hissedebiliyordum.

"Şey, iyiyim. Ama kolum acıyor."

Bunu söylerken içten içe kahkahalar atıyordum. Neye sevineceğime şaşırmıştım, artık hissedebildiğime mi yoksa bu hisleri ilk kez tatmaya mı? Üstelik canım acıdığı için seviniyordum...

"Tekrardan özür dilerim, iyisin değil mi?"
"Hemde çok iyi, sen peki?"
"Çok iyi- bir dakika."
"Ne oldu? Emin misin iyi olduğuna? Su getirmeli miyim?"

Birisi için endişe duyuyordum. Birisi için endişe duyuyordum.

"Ah! Jeongin dirseğin boşluğuma gelmişti, şimdi hatırladım."

Verdiği tepki o kadar bayağıydı ki dramatikleştiği anında anlaşılıyordu.
Kahkahama engel olamayıp ilk kez çıkarttığım sesle huzurlu hissettim.

Hyunjin'de gülümseyip omzuma dokundu. Hayır, bunu görmüyordum. Hissediyordum.

"Hadi içeri geçelim."

Eli hâlâ omzumdayken salona geldiğimizde yerde sızan arkadaşlarımızı ve bomboş olan salonu kesinlike beklemiyorduk.
Cidden mi?

"Sanırım toplama işi bize kaldı, hm?"
"Ben sızanları uyandırmaya çalışacağım, sen de yerdeki içki şişelerini atarsan şimdilik yeter hyung."
"Tamamdır."

Hyunjin hyung elini omzumdan çekip yere yöneldiğinde ilk işim Jisung olmuştu. İlk kez birisini dürterek uyandıracaktım ve bunun Jisung olmasını istiyordum. Çünkü o beni anlayacak ve heyecanla bana sarılacaktı. Hastalığımı yendiğimi anlayacaktı. Hyunjin hastalığımı bilse onunla da eğlenebilirdim ama bunu belli etmemem gerekirdi.

Elimi Jisung'a attım ama hissettiğim tek şey boşluktu. Havayı elliyordum.
Bir kere daha
Bir kere daha
Son kez.
Hissedemedim.
Ama şu an üzülemiyordum da.
Az önce hissettiğim şeyler bir anda yok olmuştu ve eskisi gibi hissiz Jeongin olmuştum.

Yüzümde tek bir mimik oynatmadan arkada yerleri temizlemeye çalışan Hyunjin'e baktım. Kalbim hızlanmış ve az önceki gibi heyecanlanmıştım.
Ne demek oluyordu tüm bunlar?
Neden sadece tek bir kişiyi hissedebiliyordum?

●●●

Kitabın bölüm sayısı artsın diye bölüm yazmak 🤝 ben

Konuya ikinci bölümden girmem ayrı bir mesele zaten ajshdishdb

Oylarınızı ve desteklerinizi esirgemeyin kuzularım ♡

apathetic - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin