<12>

6.3K 827 416
                                    

2 yıl önce

"Şu da Jeongin. Pek eğlenceli olduğu söylenemez ama sıkı bir dost. Kesinlikle sevimli de."

Hyunjin, Jisung'ın gösterdiği kişiye bakınca gülümsedi. Fotoğraftaki çocuk gerçekten gülümsemese de gülümsüyordu ama bu onu tatlı kılıyordu.

"Jeongin'i anlatsana biraz daha."

Jisung bir dakika durdu ve düşündü. Kısaca mı bahsetmeliydi, yoksa her şeyi mi anlatmalıydı?

Kısaca anlatmayı seçti.

"Pek sevimli bir ailesi olduğu söylenemez. Çocuğu sadece kendi bildikleri doğrularla büyütmüşler. Dersleri çok iyi ama benden başka arkadaşı yok, çünkü ailesi böyle olmasını istiyor. Hayatındaki her kararı ailesi alıyor ve o buna ses çıkaramıyor. Çok iyi bir hayatı yok anlayacağın."

Hyunjin bir miktar üzüldüğünü fark etti. Tanımadığı birisi için bu kadar üzülmesi normal değildi ama çocuğun yaşadıkları ona tanıdık gelmişti.
Ölen ailesi tıpatıp Jeongin'in ailesi gibiydi. Hyunjin'i kendi doğruları ile büyüten ve hayatını yöneten bir ailesi vardı onun. Ama eskiden. Artık yoklardı ve bu Hyunjin'i bir gram üzmemişti.

"Jeongin nerede yaşıyor?"
"Aynı sınıftayız, buralarda yani."

Hyunjin ve Jisung biraz daha sohbet ettikten sonra saatin geçtiğini fark ettiklerinde evlerine dağıldılar. Jisung çoktan eve ulaşmışken Hyunjin sokakta takılmanın eğlenceli olacağını düşündü. Hava karanlıktı ve yalnızdı. Evde onu bekleyen hiç kimse yoktu bile. Ne annesi ne babası ne canından çok sevdiği kız kardeşi ne de gözünden sakındığı köpeği. Kimsesi yoktu.

Gözüne düşen yaşla, yağmurun yağmasını diledi. Tekrardan ağlamak ve bunu sorun etmek istemiyordu. Kimsesi yoktu ve bu zamana kadar bu şekilde çok mutluydu. Ya da sadece kendini avutuyordu.

Gözyaşları şiddetlenince yürümeyi bırakıp bir kaldırıma oturdu ve hıçkırıklarını içine atarak ağlamaya başladı. Tüm benliğiyle nefret ediyordu hayatından.

Ne kadar ağladığını veya ne kadar ses çıkardığını bilmiyordu ama çıplak bacaklarına değen tüylerle kendine geldi. Tüylerin yumuşaklığı ona ister istemez kkomi'yi hatırlatınca gözüne dolan gözyaşlarını bir kenara itip küçük kediyi kucağına aldı.

"Hoş geldin ufaklık, sen de mi yalnızsın?"

Kedi burnunu Hyunjin'in burnuna sürtüp yaladıktan sonra gencin kucağına yerleşip cenin pozisyonunda uyumaya başlamıştı. Hyunjin kediyi alıp eve götürme planları yaparken gelen 'pisi pisi' sesiyle oturduğu kaldırımda kaldı.

"Hadi ama, Mia... abin sana çok güzel mamalar aldı. Hayatımı riske atarak sana bakıyorum ama sen beni umursamıyorsun."

Hyunjin ona doğru yaklaşan gencin dedikleriyle gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve kucağındaki kediye baktı. Miniği sahibine teslim etmesi gerekirdi.

"Ufaklık benimle."

Hyunjin karşı kaldırımdaki çocuğa seslenince kedi biraz kıpırdasa da uyumaya devam etti, o sırada genç çoktan Hyunjin'in yanına gelmişti.

"Çok üzgünüm, rahatsızsanız hemen alabilirim."
"Sorun değil, uyanana kadar kalabilir. Tabii senin için de sorun değilse."
"Asla değil."

Çocuk elindeki mamayı yere bırakıp Hyunjin'in yanına oturup Mia'nın tüylerini okşamaya başlamıştı, Hyunjin ise kendisine yakın olan gencin yüzünü inceleyince kim olduğunu anladığında kalbinin acıdığını hissetti.
Jisung'ın bahsettiği çocuktu, Jeongin idi.

"Tüyleri yumuşacıkmış, bacağıma kuyruğu değmese hissetmezdim."

Jeongin'in yüzünün düştüğünü ama yeniden toparladığını gördü Hyunjin. Cidden benziyorlardı.

"Öyle."

Jeongin gözlerini Mia'dan çekip Hyunjin'e baktığında yaşlı gözleri gördü, hızla elini kalbine atıp anlamsız acıya katlanmaya çalıştı. İlk defa böyle bir acı yaşarken nefesinin kesildiğini hissetti. Canı yanıyordu ve korkuyordu. Hissedebiliyordu.

Hyunjin korkuyla Jeongin'e yaklaşırken ona dokunmamaya ve kucağındaki ufaklığı uyandırmamaya çalışıyordu. Endişelenmişti ister istemez.

"İyi misin? Neresi acıyor?"

Hyunjin ne yapacağını kestiremeyip etrafa bakındı, en azından birisi olsa onlara yardım edebilirdi ama etraf bomboştu.
Hyunjin tekrar Jeongin'e döndüğünde ayağa kalmaya başladığını fark etti.

"S-sanırım eve gitsem iyi olacak. Mia'yı uyanınca öylece b-bırak olur mu?"

Jeongin koşa koşa eve adımlarken kalbinin acısı yavaş yavaş azalmaya ve nefesi düzene girmeye başlamıştı. Az önceki olanlara anlam veremeden eve girdi ve ses çıkarmadan odasına gitti.

Bunlar olurken Hyunjin hâlâ endişeliydi ve kediyi kucağına alıp çocuğun girdiği eve adımlamaya başladı. Perdesi sonuna kadar açık olan çocuk, ışıkları yakmadan üzerinde ne varsa çıkarmış ve yatağa uzanmıştı. Hyunjin utandığını ve çocuğun son derece kusursuz vücuduyla kalbinin hızlandığını hissetti.

Gözlerini yataktaki çocuktan çekip kediye baktı, hâlâ uyuyordu. Gülümsedi ve kediyi de alıp iki sokak yukarıdaki evine ilerlemeye başladı. Bu gece yalnız olmayacaktı.

apathetic - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin