<29>

5.6K 534 503
                                    

İçimde anlamsız mutluluk ve heyecanla gözlerimi araladığımda pek de anlamsız olmayan hislerime karşı gülümsedim, yanımda masum bir bebek gibi uyuyan Hyunjin varken hislerim nasıl anlamsız olabilirdi ki? Üstelik bir aydır ondan uzakken.

Arkamdaki acıyı umursamadan Hyunjin'e yaklaştım ve kapalı olan gözlerine birer öpücük kondurup geri çekildim. Amacım uyandırmak değildi ama Hyunjin'in uykusu derin olmadığından direkt uyanmıştı.

"Günaydın."
"Her şey hâlâ rüya gibi, bir ay sonra yanımdasın Jeongin."

Biraz daha yaklaşıp bedenimi kollarıyla sararken konuşmasına devam etti.

"Bir daha böyle bir aptallık yapmayacağım, benim için her şeyin ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin. Eğer Minho ve Jisung olmasaydı yüksek ihtimalle çoktan kendimi bir yerden atmış olurdum."

Baştan sona kadar gülümseyerek dinlemiştim ama sona geldiğinde suratımın düşmesine engel olamadım. Hyunjin ile olan sorunum çözülmüştü ama Minho ve Jisung başlamıştı bu seferde.
Konuyu fazla uzatmak istemiyordum ama içimde olan siniri de görmezden gelemiyordum, benden sakladıkları şey çok fazlaydı, en azından Hyunjin'in iyi olduğuna dair bir şeyler söyleselerdi belki daha az yıpranırdım.

"Hyunjin, bugün hepimiz buluşsak mı? Chan hyung da seni en az benim kadar merak ediyordu, tabii Felix ve diğerleri de. Gerçi Seungmin ve Changbin son sıralar bizimle takılamadılar ama..."
"Neden ki? Onlara ne oldu?"

Anlatıp anlatmamam gerektiğinden emin değildim, çünkü ikisi de Hyunjin döndüğünde ona sürpriz olarak söylemek istiyorlardı ama yine de önceden bilmesi sürpriz olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
Yani değiştirmemesi gerekirdi.

"İkisi de üniversiteleri için nakil aldırdı, okumak için Fransa'ya gidecekler. Ama bu söylediklerim normalde sürpriz olacaktı, o yüzden bugün ağızından kaçırma."
"Biliyorsun, çok iyi sırt tutamam ama beni şimdi öpersen ölene dek bu sırrı saklarım."

Ufak çaplı kahkaha atarken hâlâ gülümseyerek dudaklarına çok hafif bir şekilde değip geri çekildim, ancak o bundan memnun olmayarak dudaklarını büzdü ve kedi gibi sırnaşmaya başladı.

"Kedi gibi davranmayı keser misin?"
"Kedi mi? Ben mi? Dün geceyi unutmuş olabilirsin Jeongin, beni patileyen sendin."

Bahsettiği şeyi anladığımda sinirlenerek omzuna yavaşça vurdum, hayır sinirlenmek değildi bu, utanmaktı.

"Hadi kalkalım, Chan hyunga haber vermek istiyorum."

Doğrulup kalkacakken kolumdan tutmasıyla sırtım tekrardan yatakla bütünleşti, çok geçmeden de dudaklarımın üzerinde hareket eden dudakları aldı yerini.
Nazikçe öptükten sonra bir-iki saniyeliğine bana bakıp tekrardan dudaklarıma yöneldi.

"Kalkmadan önce biraz daha vakit geçirebiliriz bence, hm?"

Boynuma yöneldiğinde ensesinden tutup geriye çektim ve altından kaçarak ayağa kalktım, henüz yeni banyo yapmışken tekrardan kirlenmek istemiyordum.

"Gece devam ederiz."

•••

"Üniversite için Fransa'ya gidiyoruz!"
"Aaa, ne kadar da yeni öğrenilen bir sır. Ay tüh, sanırım ağzımdan kaçırdım Jeongin."

Hyunjin'e gözlerimi devirdikten sonra bana sinirle bakan Seungbin ikilisine döndüm, sadece sevgilimle zaman geçirirken kurduğum bir cümle yüzünden bana bunu yapamazlardı!

"Her neyse, barışmanıza çok sevindim ancak biraz da arkadaşlık ilişkilerimiz hakkında mı konuşsak?"

Sabah Hyunjin'le yaptığımız sohbetin ardından Chan hyungu arayarak ona bir sürprizim olduğunu ve buluşmamız gerektiğini söylemiştim, o da herkesi kendi evine toplamış ve bizi beklemişti. Geldiğimizde Minho ve Jisung dışında herkes oldukça şaşırmıştı, hatta Felix bir ara ağlamaya bile başlamıştı. En azından onların yalan söylemediğini bilmek iyi hissettiriyordu.

Şimdiyse beraber sohbet ederken Chan hyungun kurduğu cümle anında moralimi bozabilmişti. Minho ve Jisung'a gerçekten sinirliydim ve konuşmak dahi istemiyordum ama bunun arkadaşlığımızı çok fazla etkileyeceğini de biliyordum. Ya grubu dağıtacaktım ya da kırılan kalbimin kırık kalmasını sürdürecektim. Cevap ise belliydi.

"Konuşulacak bir şey yok hyung, onlar sadece benden gerçekten önemli bir şeyi sakladı ve bunun tek sebebi aldıkları paraydı. Biraz alçakça bir davranış ama kendi içimde çözebilirim sanırım."

Söylediklerimin ironi olduğunun herkes farkındaydı. Sessizlik hakimken Minho hyungun sesi bu ortamı dağıttı.

"Jeong, özür dileriz ama bunu sadece para için yapmadık. Hem Hyunjin'in hem senin iyiliğin içindi, yine de yaptığımızın doğru olduğunu savunmuyoruz, değil mi Hannie?"
"Kesinlikle öyle innie, çok özür dileriz."

Gözlerimin dolmasına küfür ettim. Ne olursa olsun karşımdaki yedi kişiyi de çok fazla seviyordum ve onlarsız bir hayat cidden hayal edemiyordum. Hyunjin ile ilgili kurduğum hayallerde bile bir şekilde yer alabilirlerken bu mesele yüzünden arkadaşlığımızı bitirmeye içim el vermiyordu.

"Bir daha benden bir şey saklarsanız sizi öldürürüm."
"Ya! Seni seviyorum innie!"

Jisung kollarını boynuma dolayıp resmen üzerime çıkarken Minho hyung da yanıma gelip Jisung'a oranla daha kısa süre sarıldı.

"Ayrıca madem artık bir şey saklamak yok, bizim size söylememiz gereken bir şey var."

Minho ve Jisung ayağa kalkarak bize doğru dönüp ellerini birbirlerine kenetlediler. Hepimiz şokla onlara bakarken Felix yine ağlamaya başlamıştı.

"Biz tekrardan beraberiz!"

Onlar gözümüzün önünde öpüşürken tüm ilgimiz onlardaydı fakat birden Chan hyung ile Felix'in ayağa fırlamsıyla onlara döndük.

"Biz de bir şey söyleyeceğiz."
"Yakın zamana evlilik için tarih aldık, bunun için Hollanda'ya gideceğiz!"

Burada gerçekten her şey çok iyi gidiyordu.

●●●

Öhöm
Bir sonraki bölüm seme jeongin ile karşılaşabilirsiniz, sadece bir ihtimal ama :)

apathetic - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin