"Kaç saat uyumuşuz?"
"Akşam yemeği saati gelmiş sevgilim, sen düşün artık."Hyunjin ile uyandığımızda kapıyı resmen yumruklayan altı kişiyle uyanmıştık, onlara geleceğimize dair bir şeyler söylerken bile tam anlamıyla uyanamamıştık, yol sanırım en çok Hyunjin'i ve beni yormuştu.
Ancak yaklaşık altı saatlik uyku ikimize de iyi gelmişti, ayılınca enerjimizin neredeyse tavan yaptığını ikimiz de hissetmiştik.Üzerime Hyunjin'in büyük sweatlerinden birisini geçirip aşağıya inmeye başladım, Hyunjin ise arkamdan geliyordu.
"Yemekten sonra eğlenmek için bir yerlere mi gitsek?"
Asansöre binerken Hyunjin'in sorusunu açıkça reddettim, çünkü aklımda çok daha iyi bir plan vardı. Yemekten sonra eğlenmek için bir yerlere gitmeye gerek yoktu.
Akşam yemeğini yiyeceğimiz mekâna geldiğimizde doluluğu gözümden kaçmamıştı. Otel genel olarak büyüktü, bu yüzden kişi sayısının fazla olması normaldi ancak yine de bu kadar fazla kişiyi gerçekten beklemiyordum.
Gözlerimiz masamızı ararken gözlerime takılan bir çift bacakla masamızı bulabildim. Jisung yine anime kızı oturuşu yaparak dikkatleri üzerine çekmeyi başarabiliyordu, en azından benim ve Minho'nun dikaktini epey çekmişti anlaşılan.
"Bir an gelmeyeceksiniz sandık."
"Geldik işte. Sipariş verdiniz mi hyung?"Seungmin bana yanıt verecekken masamıza gelen yemeklerle kelimeler ağzına tıkandı.
Yemekler cidden leziz görünüyordu, Kore'de yediklerim bunların yanında cidden hiçti.Garson Ingilizce konuşarak afiyet dilerken Chan hyung onu durdurdu.
"Pardon, sekiz tane kırmızı şarap alabilir miyiz?"
"Tabii efendim."Kırmızı şarap...
Planımın güzel bir parçasıydı ve işime gelmişti.
Aklıma gelen hayal görüntülerle sırıttığımı Hyunjin'in sorusuyla kavrayabildim."Neye sırıtıyorsun?"
"Sırıtmıyorum, sen öyle görmüşsün."
"Hayır, sırıttın Jeong."
"Sen öyle gördün."Daha fazla konuşmasına izin vermeden masadaki sohbete katıldım lâkin hâlâ sırıtıyordum.
•••
Elimdeki iki şişe kırmızı şarabı mutfak tezgahına koyduktan sonra balkona çıkmış, deniz manzarasını izleyen Hyunjin'in yanına geldim, beni görünce önüne biraz yer açarak beni balkon koruması ve kendisinin arasına aldı. Arkadan sıkıca sarılırken ikimiz de denizi izliyorduk.
"Yarın nikâhtan önce sahilde vakit geçirelim ama bu sefer iddiaya girmeyeceğiz."
Gülümsedim.
"Ya da iddianın bedeline dikkat edelim diyebiliriz."
O da gülümseyip enseme ufak öpücükler bırakmaya başladı, kendimi ona yaslarken ufak mırıltılar çıkarmaktan çekinmiyordum.
Ellerini korumadan çekip belime sardığında kendimi ona sürttüm, yavaşça önümü dönecekken Hyunjin birden kendini geriye çekerek benden uzaklaştı. Ona döndüğümde yüzünde değişik bir ifade vardı, sanki... korkmuş?"Ah, banyoya gireceğim. Sonra da uyuyacağım."
Konuşmama izin vermeden banyoya girmişti bile. Ama hayır, sonra uyuyamayacaktı.
Hyunjin'in ayrılması üzerine ben de balkondan ayrılarak henüz boşaltmadığım bavuluma doğru ilerledim, bir yandan ikili fermuarı açarken bir yandan da Hyunjin'in gelip gelmediğini kontrol ediyordum.
Bavuldan çıkarttığım birkaç oyuncağa bakarak gülümsedim, bu sadece benim hoşuma gitmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apathetic - hyunin
ФанфикKüçük yaşta yaşadığı travmadan ötürü tüm hisleri yok olan Jeongin, eğlenemeyeceğini bile bile gittiği bir partide onunla tanıştı, Hyunjin ile. @hyuninsmenu -130321-