<28> 💫

7.5K 567 1.1K
                                    

Minho hyungun ellerini sımsıkı tutarken bir babama bir de Hyunjin'e bakıyordum. Babam gülumseyerek ortamı yumuşatmaya çalışsa da gerginlik geçmiyordu, Hyunjin de ben de birbirimize bakmakta zorlanmıştık.

"Sanırım Minho her şeyi anlattı."

Babamı onaylarken bir yandan Minho hyunga baktım, o da gergin duruyordu ve endişelenmişti de. Onunla daha sonra bir konu hakkında konuşmam gerekiyordu, şu an onun desteğini hissedebilsem de ona cidden sinirliydim. Aynı şekilde Han'a da.

"O zaman içeriye geçip doğru düzgün konuşsak nasıl olur?"

Gözlerimi Minho'dan çekip geldiğinden beri tek bir ses bile çıkarmayan Hyunjin'e çevirdim. Siyah uzun saçları gitmiş, yerine kısa saçlar gelmişti; ayrıca epey de kilo vermiş gibi gözüküyordu. Sahildeyken gördüğümde de bu şekildeydi ama şu an daha da yakınımda olması değişik hissettirmişti.

"Bay Yang, daha güzel bir fikrim var. Neden ikisini başbaşa bırakıp konuşmalarına izin vermiyoruz? Siz de Jisung ile bende kalırsınız hatta bu akşam."

Minho'nun babama ettiği teklifin geçerliliğini hemen yitirmesini istiyordum, Hyunjin ile başbaşa kalıp konuşmak istediğim son şeydi. Ona karşı olan hislerim o kadar karışıktı ki aptalca bir şey yapıp aramızı tamamen bozmak istemiyordum. O yüzden Minho hyungun ve babamın gitmemesi harika olurdu, ancak babam çoktan Minho'nun teklifini kabul etmişti.

Babamla Minho bize el sallayarak evden ayrıldıktan sonra Hyunjin ile yalnız kalmanın verdiği gerginlikle beraber kanepeye oturdum, ne düşüneceğimi veya ne yapacağımı şaşırmaya başlamıştım.

"Yüksek ihtimalle bana sinirlisin."

Ilk gördüğümde pek bir şey hissetmesem de uzun zaman sonra ilk kez sesini duyunca kalbimin hızlı atması kaçınılmaz bir durum olmuştu.

"Böyle yapmak zorunda değildin, gelip bana her şeyi anlatıp beraber atlatmamızı sağlayabilirdin. Anlayışla karşılardım."

Sesim tahmin ettiğimden daha net ve keskin çıkmıştı. Şuanki sinirli hâlimi bastırabilen öteki duygularımın gün yüzüne çıkmasını istemiyordum.

"Onunla karşılaşmandan korktum innie."

Innie?
Off...

Kanepeden kalkıp ona iki adımda yaklaştım ve içimden geleni yaparak yüzüne karşı tokat attım, çıkan ses benim bile canımı yakmaya yetmişti ama acımak istemiyordum. Hâlâ sinirliyken ona sarılmak istemiyordum.
Ama yine de karışık olan duygularım tabii ki benim isteklerime göre hareket etmeyeceklerdi. Sert tokatı attıktan sonra tamamen zıttını yapıp kollarımı Hyunjin'e doladım ve başımı göğsüne koyup gözlerimi kapattım.
Karman çorman olmuştum.

"Beni affetmeni istemem aptallık olur ama, en azından deneyebilir misin? Bir aydır seni görmeden yaşamak zaten zordu."

Onun da kolları beni sardığında gözümden akan bir damla yaşı silmek için zahmete girmedim.
Ona herhangi bir cevap vermeden sadece sarılmaya devam ettim, o da bir yandan sarılıp bir yandan da saçlarıma ufak öpücükler bırakıyordu.
Yine de bu şekilde olması doğru değildi. Ona bağlanmışken ve ona güvenirken ne için olursa olsun beni terk etmişti, ona olan güvenim çoktan sarsılmıştı ve kolayca görmezden gelebileceğim bir şey de değildi bu.

Bedenimi ondan ayırıp ona bakarak konuşmaya başladım.

"Sonunu düşünmeden hareket etmen güzel değildi, beni öylece bırakıp gitmen beni tamamen yıktı Hyunjin. Seni affetmeyi denerim ama sana tekrardan güvenmemi bekleme benden."
"Haklısın, çok özür dilerim."

apathetic - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin