Koskoca salondaki tüm eşyaları kenara itelemiş ve kendimize daha büyük bir alan yaratmıştık. Bunu başta dans etmek için yapmıştık ancak şimdi dans etmesekte öyle duruyordu, sonuçta evi yakmak dışında her şeyi yapabilirdik, değil mi?
Kendimize yere atınca bir müddet öyle durduk, Hyunjin ise mutfağa gidip hepimize bir bardak su getirdi. Teşekkür ederek bardağı aldığımda elime değen elle gülümsedim, bunu bile ilk defa yaşıyordum.
"Harika bir şey buldum! Minho'yu falan çağıralım mı?"
Jisung'ın teklifi cezbediciydi, tanıştığımız gün kesinlikle eğlenceli olduklarını fark etmiştim ve şu an onları evime davet etmek fazla heyecanlandırıcı bir iş olabilirdi.
Üstelik Minho ve Jisung'ın tatlı ilişkilerini de izlemek istiyordum."Ara hepsini, gelsinler. Minho hyunga söyle gelirken atıştırmalık bir şeyler alsın."
"Pizza alacaktır. Arıyorum hemen."Jisung ayağa kalkıp telefonla konuşmaya gidince Hyunjin'le koskoca salonda yalnız kalınca değişik hissettim. En son koskoca sahilde yalnız kaldığımızda neler olduğunu unutmam imkansızdı.
"Innie."
"Efendim?"Hyunjin yanıma yaklaşıp koltuğa yaslandı ve kafasını benden tarafa çevirdi, o kadar yakındık ki nefesi boynuma çarpıyordu.
"Neden sadece beni hissedebiliyorsun?"
"Ben de bunu merak ediyorum, ailemi bile hissedemiyorum ama senin en ufak hareketini bile hissedebiliyorum."Hyunjin dudaklarını büzüp sessizce bana bakmaya başladı. Başta bakışlarım gözlerindeydi ama sanki onlara bakmam için yalvaran dudaklarına kaydı. Pembenin en harika tonuna sahip olan kalın dudakları çok yakınımdaydı ve öpülesiydi.
Kalbimin hızlanmasıyla hareket edecektim ki birden geri çekildi."Bir dakika! Sadece beni hissedebiliyorsan her şeyin ilkini benimle mi yaşadın?"
İki günde yaşadıklarımızı gözden geçirdim. Evet, iki gün.
Gerçekten her hissi onunla ilk kez yaşamıştım. Bana dokunması ve öpüşmemizin yanında; utancı, mutluğu, üzüntüyü ve korkuyu onunla hissetmiştim.
Başımı onaylayarak salladım. Gülümsüyordu."Henüz daha üç gündür yakın olmamıza rağmen gözüme bu kadar tatlı gözükmen normal mi?"
Tatlı mı? Ben mi? Hah.
Gülümsedim ve önüme döndüm. Konuşmamız bittiğinde Jisung ellerini birbirine vurarak heyecanla içeri girdi.
"Pizzalar ve biricik Minho'm yolda. Tabii yanına taktığı dört salak da onunla."
Evet, bugün doyasıya eğlenebilecektim. Hyunjin sayesinde normal bir insan olabilecektim.
•••
Pizzamdan bir ısırık daha alıp şişeyi çevirdim. Soru kısmı bana cevap kısmıysa Chan hyunga gelmişti.
Yaklaşık yarım saattir pizza yiyerek şişe çevirmece oynuyorduk ve çoğunlukla doğruluk diyorduk. Onlar birbirlerini yakından tanısa da ben yeni olduğumdan doğruluk demeleri işime geliyordu, onları tanıdıkça mutlu oluyordum. Ancak bu mutluluğumun ve onlara karşı olan sevgimin bu geceyle sınırlı olduğunu çok iyi biliyordum, tam olarak bu yüzden Jisung dışında arkadaşım yoktu. Sevgimi gösteremiyordum.
"Doğruluk diyorum."
"Pekâlâ, Felix hyunga gerçekten aşık olduğunu ilk ne zaman anladın?"Chan hyung Felix'e bakıp gülümsedi ve kendine çekip dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. Bu durum utanmama neden olurken kendime sinirleniyordum. Aptal sen daha kötüsünü yaptın, aptal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apathetic - hyunin
FanfictionKüçük yaşta yaşadığı travmadan ötürü tüm hisleri yok olan Jeongin, eğlenemeyeceğini bile bile gittiği bir partide onunla tanıştı, Hyunjin ile. @hyuninsmenu -130321-