Arabanın el frenini çektiğinde gözlerimi Hyunjin'den çekip dışarıya döndüm.
İnsanlar birbirlerini tanımak için ne tarz yerlere gelirlerdi? Daha önce hiç böyle bir an yaşamamıştım, bilemiyordum.Arabadan inip geldiğimiz barınağa baktım, etraf köpek sesleriyle doluydu ve bu hoşuma gitmişti. Bunu hissedebilmek daha fazla hoşuma gitmişti.
"Köpeklerden korkar mısın?"
"Hayır, aksine çok severim."Hyunjin en içten gülümsemesiyle gülümsedikten sonra barınağına girdik. Çalışan veyahut benzeri kişileri arıyordum ama görünürde kimse yoktu. Bunu Hyunjin'e soracakken konuşmasıyla sustum.
"Eskiden bir köpeğim vardı: Kkomi. Dünyanın en eğlenceli ama sakar köpeği olabilirdi. Her şey çok güzeldi ancak onu bir gün barınağa bırakmak zorunda kaldık, o günden sonra kendime bir söz vermiştim,"
Cümlesine devam etmeden önce kafeste duran iri köpeğe bir parça et verdi, daha sonra bana baktı. Gözlerindeki hüzün ile mutluluğun karışımını görebiliyordum, köpekler onun için bu kadar önemliydi yani.
"İleride bir barınak alacak ve köpeklere harika bakacaktım. Yaptım da."
Göğüs kafesini dışarıya çıkartıp kendini gösterince gülümsedim. Kesinlikle hayvanlara değer veriyordu ve bu çok güzel bir yöndü.
"Yani bu barınak sana mı ait?"
"Aynen öyle. Günde en az üç kere gelip her şeylerini kontrol ediyorum, eğlenceli geliyor."Kafeste duran bir sonraki köpeğe et verdi, hayvan eti yedikten sonra tekrardan Hyunjin'e baktı. Bana kalsa bir kere daha et verirdim, çünkü aç gibi gözüküyordu ama Hyunjin et yerine elini uzattı ve hayvanın başını okşadı. Onları anlayabiliyordu, onları hissedebiliyordu.
Gözümden akan yaşı ben değil, Hyunjin fark etmişti. Elini köpekten çekip bana yaklaştı, endişeliydi yine.
"Ne tarz sorunların var bilmiyorum ama hep bu şekilde ağlamak sana bir şey kazandırmayacak, birilerine anlatıp rahatlamaya ne dersin?"
Hep bu şekilde ağlayamıyordum ki.
Belli ki beni tanımaya çalışıyordu ama ona gerçek beni gösteremezdim. Hissiz, mutsuz ve sahte gülümsemesiyle etrafta dolanan beni..."Hadi gel."
Hyunjin elimi tutup peşinden beni sürüklerken kendimi ergen kızlar gibi hissediyordum. Çünkü elime değen ellere baktıkça huzurlu hissediyordum.
"Nereye gideceğiz?"
"Kesinlikle rahatlayacağın bir yere, belki bana anlatmak istersin."Arabaya bindiğimizde içimi bir miktar endişe kaplamıştı. Ne anlatabilirdim ki? Ben aslında hissetmiyordum ama seni gördükten sonra bu değişti, falan mı? Komik ve saçma olurdu.
Üzerimde hissettiğim rahatsızlıkla kıpırdandım, bu rahatsızlık Hyunjin'in bana bakışından kaynaklanıyordu.
Gözlerimi yoldan çekip ona baktığımda göz göze geldik, gülümsedi ve yola bakmaya devam etti. Şimdiyse ben ona bakıyordum.
Bu sefer aklımdan daha farklı şeyler geçirerek.•••
Büyülenmiş gibi çevreme bakıyordum. Tartışmasız harika bir yere gelmiştik ve tamamıyla bize aitti, bizden başka kimse yoktu.
Hayran bakışlarımı kocaman sahilden çekip Hyunjin'e döndüm, benim sahile attığım bakışların aynısını o bana atıyordu. Bir miktar utanmama neden olsa da umursamadım."Burası harika."
"Ne zaman bir sorunum olsa ilk önce barınağa giderim, eğer ki iyi gelmediyse son durağım burası olur. Genelde de hep boş olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apathetic - hyunin
FanfictionKüçük yaşta yaşadığı travmadan ötürü tüm hisleri yok olan Jeongin, eğlenemeyeceğini bile bile gittiği bir partide onunla tanıştı, Hyunjin ile. @hyuninsmenu -130321-