24 ∞ NEFES

724 47 1
                                    

Alışveriş merkezinin önünde durduğumuzda arabadan indik. Elimi yeniden avucunun içine aldığında tarifi olmayan bir hisle peşinden ilerliyordum.

Döner kapıdan içeriye girdik, kalabalık bizi karşıladı. Oradan oraya koşuşturan insanların uğultusu beni ilk kez bu kadar iyi hissettirdi. Omzunun üzerinden bana bir bakış atarak, "Film izleyelim mi?" diye sordu. Şaşkınlıkla kalkan kaşlarımla birlikte başımı aşağıya yukarıya salladım.

Yüzünde güzel bir gülümseme yer edindi ve sinema biletlerini almak için yürüdük. Tam 5 dakika sonra başlayacak olan filmde iki kişilik koltuk için yer aldı. Benim için bir patlamış mısır ve kola da aldı. Tost yediğimden aç hissetmiyordum ama eminim ki film izlerken hepsini bitirirdim. Çift kişilik koltuğa oturduğumuzda ben heyecanla filmin başlamasını bekliyordum.

Anson ise gözlerini üzerimden çekmiyordu. Kızaran yanaklarımda ona yandan bir bakış atıp "Ne?" diye fısıldadım. Yaklaştı, yaklaştı ve bugün ikinci kez dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kucağımdaki patlamış mısır kovasını sıkıca tutarken ayrıldı ve ıslak dudaklarıyla dudaklarımın üstünü öptü. "Bir tarafta sen varsın," dedi akıl almayacak kadar yoğun bir sesle. "Bir tarafta sana bağımlı ben."

"Bana bağımlı mı?" diye mırıldandım şaşkın bir halde. Usulca kafasını aşağı yukarı salladı. "Nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama senin yanındayken nefes aldığımı hissediyorum. Ne kadar da ironik." onunla beraber kıkırdadığımda elim yanağına gitti. Parmaklarımla yüzünü kavrarken tenini okşadım. Gözlerini yumup başını elime eğdiğinde onu hayranlıkla izlemeye devam ettim.

"Bir tarafta sen," diye mırıldandım, filmin başlama sesi kulaklarıma gelirken. "Bir tarafta sana hayran olan ben." Gözlerini yavaş bir şekilde araladı. Yüzü yüzüme daha da yaklaşırken salon karanlığa büründü ve yalnızca sahneden oynayan ışık sayesinde yüzünü görebiliyor oldum.

Hafifçe dönerek yüzümü başlayan filme çevirdim. Romantik bir filme geldiğimizi de o an fark ettim. Koltukta iyice küçülerek filmi izlerken bir yandan da patlamış mısırlardan yiyordum. Elim kovaya gitti, daha sonra da iki tane patlamış mısır alarak yanımdaki adama uzattım. Gözlerim hala filmde olduğundan ne yaptığını göremiyordum ama dudaklarını parmaklarımda hissetmemle gözlerim ona döndü.

İki tane patlamış mısırı ağzının içine aldı, bunu yaparken parmaklarımı da bir süre dudaklarının arasında tuttu. Benim ona attığım bakışları gördüğünde gülerek geriye çekildi ve keyifle ağzındaki mısırları yemeye başladı. Yutkunarak tamamen dağılmış bir halde filme döndüm.

Film bitene kadar bir daha konuşmadık. Filmden çıkışta eğlenme alanına gittik. Birkaç kez basket yeteneklerini gösterdi bana. Her şov yaptığında gözlerimi devirsem de içten içe ona olan hayranlığım katlanıyordu.

Sonrasında araba yarışı oynadık. Her işte olduğu gibi bunda da iyi olmasını bekledim ama ben ondan daha iyi oynuyordum. Kahkahalarla onla dalga geçerek yarışı kazandığımda beni dudaklarımdan öperek susturdu. Şaşkın şaşkın bakışlarımla ona baktığımda bir süre de o benimle dalga geçti.

Bowling oynamaya gittik, bunda Will kadar iyiydi. Ona takıma katılmasını söylesemde yalnızca omuz silkmişti. Birkaç kez beceremediğimde arkama geçerek bir eliyle kolumu sardı ve diğer elini elimin üzerine götürdü. Kolumu yönlendirerek topu gönderdiğinde tüm sayıları toplamıştım. Heyecanla ona dönüp boynuna atladım, o ise kollarını belime sararak beni kendi etrafında döndürdü.

Akşama kadar eğlendik, güneş yerini aya bırakırken beni evin önüne bıraktı. Ona veda ettim ve teyzemlerin geldiklerini gördüm. Anson sayesinde deri bir nefes almıştım ve şimdi nefesimi tutmaya devam etmeliydim.

Bir anlığına gerçeklikten sıyrılıp masal alemine yolculuk yapsamda artık gerçekliğe dönmem gerekiyordu. Evet, dedi günler sonra Ölüm Ruhu benimle konuşarak. Şimdi gerçekleri konuşma zamanı, küçük kız.


BÖLÜM SONU.

ZAİL • ateşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin