12 ∞ SİNİR

1.6K 112 9
                                    

∞ 🍷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

∞ 🍷

Rich'in gidişini izledikten sonra Anson'a döndüm. Umursamaz ancak sinirli bir havası vardı. Onu kendi halinde bırakmanın doğru olacağını düşünerek uzaklaşmaya çalıştığımda eli bileğimi kavradı.

Şaşırarak tenlerimizin oluşturduğu kıvılcıma odaklanmamaya çalıştım. Anson yürüdüğünde peşinden gitmek zorunda kalmıştım.

Okulun arka bahçesine geldik, etrafta tek tük öğrenci dolaşıyordu. Anson banka oturarak beni de yanına çektiğinde ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Tek eliyle şakaklarını ovaladı; onu ilk defa bu kadar rahatsız olmuş bir halde görüyordum.

Bir an için endişelendim. Elim farkında olmadan omzunu sardı. "Bir sorun mu var?" yumuşak bir tınıyla konuştuğumda kahverengi gözleri gözlerimle buluşmuştu.

"Leria," diye başladı cümlesine. "seni düşünmesem böyle bir şeyi asla dile getirmezdim ama cidden... Onlardan uzak dur. Ne kadar ileriye gideceklerini bilmiyorsun." Bu kurtlar onu çok rahatsız ediyor olmalıydı. Sonuçta aralarında geçen ve benim bilmediğim bir olay olmuş görünüyordu, Anson'ın art niyeti olmadığını görebiliyordum.

Derin bir şekilde iç çektim.

"Tamam. Bildiğin bir şey var gibi görünüyor, seni dinleyeceğim." Bir an kirpiklerinin altından parıldayan gözleriyle o kadar anlamlı baktı ki bu yoğunluğun altında istemsizce nefesimi tutmuştum.

Değişik hissettiriyordu.

Kemikli elleri belimi sararak başını boynuma gömdüğünde de öylece kalakalmıştım. "Teşekkür ederim." diye mırıldanması beni hayata döndürürken ellerimi omuzlarının üzerine bıraktım. Bir süre öyle durduk ancak zilin çalmasıyla geri çekildik. "Gidelim mi?"

Başıyla onayladı ve sınıfın yolunu tuttuk. Tüm derslerimiz bittiğinde kafam karmakarışık bir hale gelmişti. Bir an önce oturup işlediğimiz konuları tekrar etmeliydim.

Annem matematikten C- aldığımı öğrendiğinden beri özel bir hoca tutarak çalışmamı istiyordu. Ki bu gidişle de isteği yerine gelecekti.

Eve gitmek için dalgın adımlarla yolu arşınlarken gölgemin yanına düşen başka bir gölge fark ettim. Kafamı çevirdiğimde Rich'in yanında gördüğüm çocuklardan birini fark ettim. Ne zamandır benimle yürüyordu? Duraksadığımda o da yürümeyi keserek bana bakmaya başladı. Tek kaşımı kaldırarak sorgular bir halde yüzüne baktığımda omuzunu silkti.

Ah... Stresli olduğum anlarda ekstra olarak aşırı sinirli olurdum ve bu o anlardan biriydi.

"Ne vardı?" Konuşma tarzım onu şaşırtmışa benziyordu. Yüzündeki ukala ifadeyi silip atmak için nelerimi vermezdim. "Sana eşlik ediyordum."

"Senden böyle bir şey istemedim," dedim kollarımı göğsümün altında toplarken. "Hadi ama," dedi adını bilmediğim ama yüzünün ortasına kafa atmak istediğim çocuk. "Eğlenmek istemiyor musun? Oldukça eğlenceli bir adamımdır."

Bir adım atarak aramızda hiç mesafe bırakmadığımda sırıttı. Sağ elimin işaret parmağını kaldırarak delmek istercesine göğsüne dokundum. Tabii ne kadar etki ettiği tartışılırdı.

"Bana bak çakma badboy, ya şu anda benimle bir daha muhatap olmayarak defolup gidersin. Ya da-" sözümü kesti. "Ya da geceyi harika bir şekilde sonlandırabiliriz."

Cık'ladım. "Yanlış. Ya da küçük kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp anneciğinin yanına dönersin." Sonunda alaylı ifadesinden kurtularak kaşlarını çattı. Ancak bu sesli bir kahkaha patlatmasıyla son buldu. Beni omzumdan ittirerek bir adım geri gitmemi sağladı. "Arkandaki vampire çok güveniyorsun anlaşılan. Dikkat et de bir aya kendini kanı içilip çöpe atılan bir paket olarak bulma."

Kaşlarımı çatarak beni bir kez daha ittirmesini izledim. Ancak bu sefer yerimden santim oynamamıştım. Büyük bir rüzgar topluluğu kulaklarımda toplanmış gibi bir uğultu duyuyordum. Biraz sonra ise saçlarımın havalandığını, arkamda uçuştuklarını hissettim.

Bir anda evrim geçirmiş gibi hissediyordum. Sanki ruhumda saklı kalan bir yanım ortaya çıkmıştı. Yıllardır benimle olan ama bir kez olsun fark etmediğim bir yanım. Konuşmaya başladığımda sesimin bana ait olduğuna inanamadım. Kendi sesime ek olarak kalın bir  erkek sesi eklenmişti, karşımdaki kurtun gözlerinin irileştiğini gördüm.

"Uzun zamandır bunu bekliyordum."

Parmak uçlarımın yerle olan teması kesildiğinde yer çekimine meydan okuyarak havanın kontrolünü elime aldım. Sağ elimi çocuğun yüzüne doğru uzattım. Parmaklarımın uçları birer pençe gibi kıvrılarak kurt adamın yüzünden çıkan siyah dumanı içlerine çekmeye başladı.

Beynim olanlara ne kadar şaşırsada vücudum ne yapacağını çok iyi biliyordu. Çocuğun vücudundan çıkan kara duman parmaklarımın etrafından içime girmeye devam ediyordu. Gözlerim artık bambaşka bir boyutta görmeye başlamıştı. Kan kırmızısı rengindeki güçlü bir aura irislerimin üzerlerine kapaklanmış gibiydi. Evrenin fark etmediğim tüm güzellikleri ve korkunçluğu bir aradaydı.

Elimin ucundaki adam dizlerinin üzerine çöktüğünde birinin adımı seslendiğini duydum. Başımı çevirerek kimin olduğuna baktığımda ise Anson'ı gördüm. Yani, Anson olduğundan pek emin değildim. O olmalıydı.

Çünkü gözümün önüne sıralanmış kırmızı katmanlardan ona baktığımda simsiyah bir silüetten başka bir şey göremiyordum.

"Leria!" Sesi buzlu bir su gibi suratıma çarptığında dizlerimin üzerine düştüm. Artık etrafı normal bir şekilde görebiliyordum ama gördüklerimi bir daha unutabileceğimi sanmıyordum.

Az önce, ruhumla tanışmıştım.

• 🍷
BÖLÜM SONU.
16.09.2020

Instagram: nesralin
Twitter: nesralina

ZAİL • ateşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin