☆42.Bölüm☆ "Biz olalım?"

392 38 12
                                    

Multimedia'da çalışmalarla ilgili bir gif var. Bakarsanız seviniriz. :)

Bölüm Şarkısı // Serenay Sarıkaya-Çağatay Ulusoy - Ah Bu Ben (Multimedia'da var. İsteyenler Mazhar Alanson - Ah Bu Ben'ide dinleyebilirler. Biz sadece bunu daha uygun gördük fakat yinede isteyenler onu da dinleyebilirler,farketmez. Bölüm şarkısını ister başlarken,isterseniz sonlara doğru açın.Siz bilirsiniz.)

Bu bölümü Bursinerrr_GS'ye ithaf ediyoruz. İyi okumalaar ;)

Partinin ileri zamanlarında Can ve Cansu'nun barışmasından sonra önemli bir olayın olduğunu düşünmüyordum. Yada olmuştu. Bir kızın havuza saçma salak bir şekilde düşmesi gibi. Ne çok kahkaha atılmıştı ama. Resmen kız boğulmayacakken bizim kahkahalarımızla boğuluyor gibi olmuştu. Ama kendi de gülüyordu. Ve insanlarda bundan dolayı cesaretlenmiş olmalı ki kahkahalarını rahatça atmışlardı. Şimdiyse Doğukan ve Doruğun kaldığı evdeydim. Partideyken Doruk aramıştı. Ve beni çok özlediğini falan zırvalamıştı. Yeni mi aklına geliyordum? Aslında teyzesi ölen oydu. Yani yanımdan ayrıldıklarından sonra onları hiç aramayan bendim. Yine mi bencilce davranıyordum ne?

"Derin? Lan!" diye yanımda çığıran Doğukan'a döndüm.

"Ne var be?"

"Canım sıkıldı.Napıyorsun sen o telefonla?" Telefonumla fazla uğraşmış olacağım ki Doğukan'ın bile gözüne batmıştı. Oysa yine o mesajları atan numarayla ilgileniyordum. Gizliden gizliden beni kışkırtan mesajlarla.

"Hiçbir şey." deyip geçiştirdim ve telefonu cebime attım. Okulu ise yine asmıştım. Ama öğleden sonra ki derslere gidecektim.

Doruğun içerde olmasını fırsat bilerek konuşmaya başladım. "Doruk nasıl oldu,daha iyi mi?" dedim sessizce. Çünkü Doruk kendisinden gizli konuşulmasını sevmezdi. Gerçi herkes sevmezdi ama Dorukta bir ayrıydı.

"Öncekine göre daha iyi. Yani artık eskisi gibi bazen gülüp,eğlenebiliyoruz." dedi oyun oynadığı tabletten kafasını kaldırıp. Bende olumlu anlamda başımı salladıktan sonra mutfaktan Doruk geldi.

"Bodrum'a uzun bir süre daha dönmeyeceğiz." dedi yanımızdaki koltuklara otururken.

"Zaten kaydımı ben aldırttım Doruk." dedi Doğukan.

"Biliyorum. Sen zaten buradasın ama ben belki gitme ihtimalim vardı fakat gitmeyeceğim,istemiyorum." Hala ailesine karşı soğuk mu davranıyordu yoksa bana mı öyle gelmişti?

"Doruk..hala Şeyma teyzeye öfkeli değilsin değil mi?" Biraz duraksadı. Sonraysa konuşmaya başladı. "Hayır sadece...gitmek istemiyorum işte. Bir süre daha dönmeyeceğim. İşim zaten şu dönemlerde askıda." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Saate baktığımda şuan okuldakilerin öğlen yemeğinde olduğunu anladım. Ama ben anca yetişirdim. Zaten okul buraya pek yakın değildi,arabayla bile olsa trafik falan derken yol uzardı.

"En iyisi ben kalkayım artık. Gecikeceğim." dediğimde ikiside benimle birlikte ayağa kalktı. Sırayla onlara sarıldıktan sonra evden dışarı çıktım ve arabama binerek okula doğru sürdüm.

•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

Okula geldiğimde bahçe yine normal kalabalıklığındaydı. Zaten öğle yemeğinin son zamanlarına doğru geldiğim için yemekhane boşalmış olmalıydı. Otopark'a giriş kapısından direk okula girdim. Zemin katta bir kaç kişi vardı. Üst kata çıktığımdaysa Lise1 olanların bana meraklı bakışlarına aldırmadan bir üst kata daha çıktım. Bu katta Lise2 ve Lise3'ler vardı. Bizim sınıfta bu katın içerisindeydi. Koridorda bizim sınıfa doğru giderken zil çalmıştı ve koridorda yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlıyordu.

•HERŞEYE RAĞMEN•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin