10.Bölüm: Kaoslu Yolculuk

27 11 0
                                    

"Aylin!" Emre'nin olduğunu tahmin ettiğim ses kulaklarımı tırmalıyordu. "Bırak biraz daha uyusun." Emre ısrarla bağırmaya devam ediyordu, kulağıma taktığım kulaklığı çıkardım. "Geldik mi?" İkisi de şaşkın şaşkın baktılar. "Daha 4 saat var, mola verdik." Her yerim tutulmuştu, ne zamandır uyuyordum?

Yavaşça arabadan inip her molada yapılan klasik aktiviteyi gerçekleştirdim. Tuvalete gitmek, marketten çikolata ve kraker almak. Yüzümü iyice yıkadıktan sonra iyice açılmıştım. Arabalarla ilgili ne kadar kötü anılarım olsa da uzun yolculuklar aslında eğlenceliydi.

Dışarıda dondurma alırken Anıl, Aslı ve Kerem atıştırmalık alıyorlardı. Anıl'ın elindeki çilekli gofreti görünce biraz şaşırdım, daha sade bir insan gibiydi. Sanırım bir ortak noktamızı bulmuştum, en sevdiğim gofret çilekliydi. Düşüncemin saçmalığını fark etmem uzun sürmedi. Yanından geçerken "Güzel seçim." dedim. "Tabii ki."

"Aylin!" Nefeslenerek buraya gelen Emre duraksadı. "Çok koştum galiba-" Güldüm, "Sakin ol." Bizden uzaklaşan Anıl'ı gösterdi. "Neden hep senin peşinde?" Sorusunu hiç böyle beklemiyordum, ilk ne diyeceğimi bilemesem de cevap verdim. "Sana öyle gelmiştir."

"Hayır, gayette böyle. Ne zaman görsem ya bir laf atıyor ya da başka bir şey. Yoksa siz-" Sözünü kestim. "Ne diyorsun sen Emre? Olsa bile bunu neden soruyorsun ki?" Tavrı çok sertti, sinirlenmiştim. "Arkadaşız sanıyordum ve arkadaşlar birbirine bu tür şeyler anlatırlar, böyle tepki vermezler." dedi. Olay ne ara buraya gelmişti k? Resmen konuyu başka yere çekip kendini haklı göstermeye çalışıyordu.

"Sorun arkadaş olup olmamamız değil çünkü zaten öyleyiz." Devam etmeme fırsat vermeden konuştu. "Sorun ne o zaman Aylin!!?"

Yükselttiği sesinden sonra elini pardon dercesine havaya kaldırdı. "Pardon fazla yükseldim. Kenara geçelim mi çok insan var?" Kolumu tutmasına izin vermeden geri çekildim. "Sorun ne biliyor musun?! Sorun senin tavırların, Anıl'a olan davranışların, soruyu sorarkenki üslubun. Arkadaşlığımızı sorgulayan da sensin, arkadaşlığımızı bozan da. Neden böyle yapıyorsun Emre?" Yutkundu ve derin bir iç çekti.

"Ben, özür dilerim. Böyle olduğunu fark etmemiştim." Özrü yüzünden kendimi kötü hissetmiştim. İnsanlar özür dileyince iyi hissetmemiz gerekmez miydi? Bir şey söyleyemedim, diyecek bir şey bulamadım çünkü kızmıştım ama ortam önceye göre yumuşamıştı, gergin değildi. Sessizliğimi korurken o konuşmaya devam etti.

Söylediklerini sakince, ona üzüntü veriyormuşçasına söylüyordu.

"Biliyor musun Aylin?"

"Parlıyorsun."

Kısa bir süre duraksayıp devam etti.

"Tüm bu koskocaman alışveriş merkezi, set, girdiğin ortamlar, her yer senin ışığınla parıldıyor. İşin tuhaf kısmı sen bunun farkında bile değilsin, ne kadar güzel olduğunun farkında bile değilsin. Ne kadar güzel güldüğünün-" Devam etmeden araya girdim, kötü bir şey olacaktı. Umarım korktuğum şeyi yapmazdı. "Bunları neden söylüyorsun?"

"Çünkü ben senden hoşlanıyorum."

Şok.

"Bir şey söylemeni beklemiyorum ama içimde tutamıyorum. Her geçen gün o parıltı bana da yansıyor, içime işliyormuş gibi hissediyorum ama kötü anlamda değil Aylin. Mutlu hissediyorum. Kimse için içimde kötü niyet beslemedim, sadece sizi öyle görünce bilmiyorum Aylin... İçim rahat etmiyor. Huzursuz hissediyorum."

Kalakaldım. Boğazıma öyle bir yumru oturmuştu ki durdurmak mümkün durmuyordu. Ama onu böylece cevapsız bırakamazdım, çünkü ona umut veremezdim. "Özür dilerim." dedim usulca. "Ben öyle hissedemiyorum işte, seni burada üzgün bir şekilde bırakma ihtimalinden nefret ediyorum. Ama sevmek Emre, bu kadar kısa zamanda birini içinden silebilirsin belki, peki yeni birine yer açabilir misin? Senin hislerini anlayamam belki ama o kız, konuştuğumuz zamandaki kız, bu kadar kısa sürede nasıl bitebilir? Beni yanlış anlamanı istemiyorum, çünkü daha iki gün önce ekrana bakışında gözleri dolan çocuğu hatırlıyorum." Söylediklerimi kafasını eğerek dinledi. Pişman olmuş gibi duruyordu.

Anılarda SaklanmışızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin