25. Bölüm (FİNAL)

980 36 10
                                    


Son bölümle karşınızdayım sevgili okuyucularım. Buraya kadar okuduğuz için teşekkürler. Ne yazıcağımı bilmiyorum ,bu bölüm diğerlerinden daha kısa oldu. Birden bitiriverdim daha uzun yazabilirdim ama ilham perilerim anca bu kadarına yetti.
Yine bolca çok çok teşekkür ederim.

•••

Zühre Koçovalı

2027

Bir senedir Çanakkale'de iki katlı bahçeli bir evde yaşıyorduk. Meke ile evlenmiştik,bir şekilde huzurluyduk. Salih ve Cumali abimle telefonda görüntülü görüşüyorduk. Burçin ise okula gidip geliyordu ,mutluydu. Akın ve Mehpare de iyilerdi hatta Mehpare sekiz aylık hamileydi.

Çukur'da durumlar sandığımdan daha iyimiş. Celasun'un anlattığı buydu. İçim rahattı.
Akın ve Meke bir yerlede iş bulmuş çalışıyorlardı. Bende boş durmak istemediğim için kordon da bir cafede garsonluk yapıyordum. Üniversite öğrencilerin olduğu,askerlerin olduğu güzel bir şehirdi. Sevmiştim burayı.

(Yazarın isyanı: Çanakkale'yi seviyorum,online eğitim olmasaydı şimdi bende Çanakkale'de olacaktım.)

Geçen günlerde Sena'yı aramış yeğenimi ve Yamaç'ı sormuştum. İyi olduklarını geçen günlerde Cumali abimle görüştüklerini söylemişti. Yamaç Çukur'a gitmiş amcayla görüşmüş bir sorun olmadığını için anlaştıklarını söyledi. Telefonla görüşmek yetmemiş akşamında Yamaç işten geldikten sonra görüntülü görüşmüştük. Ne kadar özlediğimi o an anlamıştım. Kızları da çok tatlı ve güzeldi.

(Burada amca yine uyuşturucu yapıyor ama mahalleyede bakıyor. Dizideki gibi o kadar da şerefsiz değil.)

İşim bittiğinde otobüse binerek eve gittim. Mehpare kapıyı açtığında gülümsedim. Mehpare'de hamile kalmadan önce çalışıyordu. Hamile olduğunu öğrendikten sonra Akın çalışmasını istememişti. İkiside inatçıydı kavga etmişlerdi ama en sonunda Akın dediği olmuştu.

"Hoşgeldin abla."

"Hoşbuldum."

Burçin odasından koşarak gelip bana sarıldı.

"Prensesim!"

"Annem!"

Sarılmış öpüşmeye başlamıştık. Kucaklayıp salona geçmiştik.

"Okul nasıldı?"

"Güzeldi anne bir sorun yok. Ödevlerim var onların yapmaya gideceğim ,sende dinlen."

Odasına gittiğinde üstümü değiştirip Mehpare'nin yanına gittim.

"Nasılsın güzelim."

"İyiyim abla."

Karnına okşadım.

"Oğlumuz nasıl?"

"İyi halası."

"Ağrın var mı?"

"Arada midem bulanıyor kasılmalarım oluyor."

"Son aya giriyorsun kasılmaların olur ama mide bulantısı bilemiyorum yarın doktora gidelim."

Erkek bebekleri olacaktı. Akın ve Meke eve geldiklerinde akşam yemeği yemiş salona geçip oturmuştuk. Günlerimiz böyle gidiyorduk,huzurluyduk.
Kendimi tam anlamıyla mutlu hissetmiyordum bir yerim yarımdı. Meke'yi seviyordum ama Kemal'i,oğullarımı unutamıyordum. Hayatta olsalardı da onlarla burada yaşasaydık.
Meke'ye haksızlık etmek de istemiyorum beni asla üzmüyordu,Burçin'ni seviyor onunla kendi kızıymış gibi ilgileniyordu.

Televizyon izlerken Mehpare acı içinde bağırmaya başladığında hastaneye gitmiştik. Ameliyathaneye aldıklarında kapıda hepimiz diken üstünde beklemeye başlamıştık özellikle Akın.
Yerinde durmuyor yürüyüp duruyordu.

"Akın sakin ol! Mehpare de oğlun da sağlıklı şekilde çıkacaklar."

Akın gözleri dolu şekilde bana bakmıştı.

"Korkuyorum onlara bir şey olursa dayanamam."

Akın sarıldığımda bana sıkıca sarılmıştı. Ameliyat kapısı açıldığında doktor çıktı. Bize üzgün şekilde baktığında bir şey olduğunu anladım.

"Mehpare hanımın eşi?"

Akın doktorun önünde eliyle kendini göstermiş kısık sesiyle benim demişti.

"Bebeğinizin anne karnında  boynuna kordon bağı dolanmış. Bebek çok önceden anne karnında yaşamını yitirmiş..."

Akın sendelediğinde kolundan tutup ayakta kalmasını sağladım.

"...Mehpare hanım durumu iyi normal odaya alacağız birazdan."

"Başınız sağ olsun."

Doktor yanımızdan geçtiğinde ağzım açık kalmıştım. Akın dizlerinin üstüne düştüğünde şaşkınlıktan hiçbir şey yapamamıştım. Meke'ye baktığımda benden farksız değildi. Akın nefessiz kaldığında astım ilaçını vermiştik.

Birkaç gün içinde Mehpare'yi kendine gelmesi için yanında durmuştuk. Mehpare İstanbul'a gitmek istediği söylemiş burada kalmak istememişti. Bizde onu kırmamış eşyalarımızı toplayıp için yola çıkmıştık. Annemlere haber verdiğimde onlarda yıkılmışlardı.
İstanbul'a geldiğimizde Çukur da bir ev bulmuş oraya yerleşmiştik.

Akın'la Mehpare birbirlerinin ilaçı olmuş zaman ilerledikçe ikiside daha iyi olmuşlardı. Mehpare tekrar hamile kalmış sağlıklı bir şekilde biri kız diğeri erkek olmak üzere ikiz çocukları olmuştu. Mehpare ile bende aynı zamanda hamile kalmış bir oğlum olmuştu. Bu sefer mutlu bir şekilde büyütüyorduk çocuklarımızı. Kimse ölmeden,zarar görmeden.
Bizimde  Çukur'un da durumu iyidi.

Hem ne demişler.

Herkes Bir Gün Mutlaka Çukur'a Geri Döner!

<•••>

SON

ÇukurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin