HAZİRAN 1996
"Sakin olur musun?"
James'in sıkkın sesiyle başımı kaldırıp ona baktım. Yüzüme baktığında kaşları hafifçe çatıldı ve yutkundu. Ağlamamı hiç sevmezdi, bu yüzden rahatsız olduğunu biliyordum ama kendime engel olamıyordum ki! Yaşlar lanetlenmişim gibi devamlı akıyordu gözlerimden.
"Nasıl?" dedim sıkıntıyla. "Harry'nin bunları bilmemesi gerekiyordu. Yıllarca sormadı, niye şimdi soruyor?"
Harry'yi apar topar Hogwarts'a gönderdikten sonra James'e Harry'nin sorduğu soruları anlatmıştım çünkü tek başıma kafayı yemeden duramazdım, manevi desteğe ihtiyacım vardı.
Lily konusunun asla açılmayacağını sanıyordum. Harry asla bilmeyecekti, bilmemeliydi. Öğrendiğini düşündüğüm her an kalbim sıkışıyor, canımı yakıyordu. Oğlumun bana her bakışında gülen gözlerinde göreceğim ifadelere hazır değildim.
Benden nefret edecekti. O kadar iğrenecekti ki benden, onu soktuğum durumdan... Ve daha kötüsü haklı olacaktı. Ben bile kendimi affedemezken, onun beni affetmesini nasıl beklerdim ki?
James kolunu omzuma dolayıp beni göğsüne yasladı. Dudaklarını saçlarımın arasında hissettiğimde gözlerimi yumdum. "Bir gün bunu yaşayacağımızı biliyorduk." dediğinde başımı iki yana sallayıp yanağımı gömleğine sürttüm. "Çok erken, zihni bu kadar dağınıkken bilgileri bilmesine izin veremeyiz."
"Zihnine gireceğinden korkuyorsun."
"Korkmuyorum, biliyorum. Belki de zihninde dolanıyordur bile." Yüzümü ekşittim. "Oğlumun zihninde dolaştığı fikrinden nefret ediyorum."
James nefesini verdi. "Bak, ne yapalım biliyor musun?" Yeşil gözlerimi ona çevirdim merakla. "Bu yaz tatilinde ona anlatalım. Her şeyi."
"Daha çok küçük." diye mırıldandım.
On beş yaşındaydı Harry henüz. Benim on beşinci yaşım aklıma geldiğinde sen de çok küçüktün dedi iç sesim bana. Her şey için çok küçüktün.
Yine de Harry ve ben bir değildik, olmayacaktık. Yıllarca bunun için çabalamıştım. Benim kaldırdığım ağırlıkların bir parçasını bile Harry'nin kaldırmaması için çabalamıştım. Çünkü kimse benim yaşadığım hayatı yaşamayı hak etmezdi. Özellikle gözümden bile sakındığım, aldığı nefes düzensizleştiğinde bile dünyayı yakacağım oğlum hiç hak etmezdi.
"Kaldırabilir."
Başımı iki yana salladım. "O sadece bir çocuk." dedim gözyaşlarımın arasından. "Bunlarla boğuşmaması gerekiyor. Tüm bu Seçilmiş Kişi olayı, peşinde olan Ölüm Yiyenler... Bunlar için çok küçük."
Oğluma zarar gelme olasılığı gün geçtikçe artıyordu. Geçen sene Üç Büyücü Turnuvası'nda yaşadıklarının sonucunda her şey değişmişti hepimiz için. Harry her ne kadar inkar etse de kabuslarıyla boğuşuyordu. Öfkeli, sürekli patlamaya hazır birine dönüşmüştü.
Sevimli oğlum, ilk adımlarını sırıtarak bana atan güzel oğlum, acı çekiyordu ve benim bu hayattaki tek amacım onu acılardan korumakken bu konuda tamamen başarısız olmuştum.
Üstelik ben de değişmiştim. Geceleri tıpkı Harry gibi kabuslar görüyordum, sürekli bir korku halindeydim. Uyumak bile zorlaşmıştı benim için. Fazlasıyla duygusallaşmaya başlamıştım, Harry'yi düşündükçe devamlı ağlamak istiyordum.
"Onun da kaderi böyle." diye mırıldandı James.
"Bunların hepsi benim suçum." Gözyaşlarımı sildim parmağımla. "Her şeyi öğrendiğinde benden nefret edecek."
![](https://img.wattpad.com/cover/262671040-288-k359051.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」
Fanfic𓆩*𓆪 𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 𓆩*𓆪 Harry'nin ailesinin sakladığı büyük bir sır var ve Harry bu sırrı öğrenmek için can atıyor. ╔════════════╗ james potter x fem!oc audrisimpavi | 2...