31 EKİM 1976
Cadılar Bayramı sabahı gözlerimden uyku aka aka Büyük Salon'dan içeriye girmiş, üzerimdeki ince uzun kolluya daha sıkı sarınmıştım. Pazar sabahı olmasına rağmen bu kadar erken kalkmaktan nefret ediyordum.
Gerçi erken sayılmazdı ama gece gördüğüm kabuslar neticesinde pek iyi bir uyku çekememiştim, bu yüzden bıraksalar akşama kadar uyurdum.
"Hadi Val, bir şeyler ye." diyen Lily'nin sesiyle kapattığım gözlerimi açıp karşımda oturan arkadaşıma baktım. Dirseğimi masaya koymuş, yüzümü de avcuma yaslamış bir şekilde uyukluyordum.
"Tamam, yerim şimdi." diye mırıldanıp tekrar gözlerimi kapattım.
Dinlendirmeye çalıştığım kapalı gözlerim James'in yüksek sesli kahkahasını duyduğunda aniden açıldı. Gülüşünün içimde yarattığı etki hala aynıydı. Titreyen bir kalp, kıvrılan dudaklar, heyecanla karıncalanan parmak uçları...
Peter'ın söylediği bir şeye kahkahalarla gülen Çapulcular epey dikkat çekmişti ama bu umurlarında değil gibiydi. Daha çok hepsi kendi yarattıkları dünyalarına çekilmiş, birbirleriyle ilgileniyorlardı yalnızca.
"Bu duyduğum en komik şakaydı Kuyruk." dedi James gülmekten yaşaran gözlerini parmaklarıyla silerken.
Onun üzerinde dolanan gözlerimi çekip önüme döndüm ve tostlardan birisini elime alıp yemeye başladım. Lokmalar boğazımdan geçtikçe uykum biraz da olsun açılıyor, kendime geliyordum.
Bugün derslerimiz olmadığı için tüm gün ortak salonda pineklemeye karar vermiştim ki bu bence güzel bir karardı. Ödevler hiç umurumda değildi. Sadece biraz da olsun dinlenmeye ihtiyacım vardı.
"Hava da çok güzelmiş aslında." dedi Marlene koridorda yürürken. Gözleri dışarıdaydı.
Ekimin son gününde olmamıza rağmen cidden hava güzeldi. Parçalı bulutlu, hafif rüzgarın estiği hava insanı dışarı çıkmaya teşvik etse de bugün bu teşviki pas geçecektim. "Sahiden öyle." dedi Lily. "Cadılar Bayramı şölenini sabırsızlıkla bekliyorum, öğlen hiçbir şey yemeden akşam için yer mi açsam midemde?"
Kıkırdadım. "Abartmayalım, açlıkla mücadele etmenin lüzumu yok."
Ortak salonun sıcak havasını aldığımızda neşeyle gülümseyip adımlarımı alışkanlıkla şömine önündeki üçlü koltuğa çevirdim ancak çoktan oraya kurulmuş olan James ve Remus'u görünce duraklayıp adımlarımın yönünü değiştirme kararı aldım.
Bir ay olmuştu. Koskoca bir ay ve James'in her yüzüne bakışımda hala aynı acıyı çekiyordum. Hala o hayal kırıklığı içimden atamadığım anlamsız öfke içimde barınıyordu.
Kendimi ortak salonun bir köşesindeki tekli koltuğa atıp rahat bir pozisyon bulduktan sonra bina arkadaşlarımın sohbetler ederek vakit geçirmesini yüzümde ufak bir gülümsemeyle izledim. Bu binanın bana verdiği huzuru seviyordum. Sıcak bir ortam, neşeli ve birbirleriyle iyi geçinen kişiler...
Güvendeydim ve onlar hiçbir şey yapmadan beni böyle hissettirebiliyorlardı.
Benim için güvende ve rahat hissetmek çok zordu, Hogwarts'tayken ise kolayca hissedebiliyordum bu hisleri. Özellikle sevdiklerimin yanındayken.
"Val!" Yanıma heyecanla gelen Lily'ye meraklı bakışlarımı gönderdim. Bu kadar heyecanlanacağı ne olmuş olabilirdi? "Efendim Lils?"
Koltukta bana doğru eğilip kısık sesle "Bir görevimiz var." diye fısıldadı. "Remus'un yardımımıza ihtiyacı var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」
Fanfic𓆩*𓆪 𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 𓆩*𓆪 Harry'nin ailesinin sakladığı büyük bir sır var ve Harry bu sırrı öğrenmek için can atıyor. ╔════════════╗ james potter x fem!oc audrisimpavi | 2...