Ji Yoon ve An Hwi'nin Geçmişi

18 2 0
                                    

VE VE VE! YAZDIĞIM TÜM BÖLÜMLERDEN EN GÜZELİNİN BU OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM! BAŞINDAN BERİ AKLIMDA BUNA BİR AÇIKLIK GETİRMEK VARDI (BUNA=BAŞLIK) NİHAYET BU BÖLÜMLE GETİRMİŞ OLDUM :D SİZİ ENNN Bİ SEVDİĞİM BÖLÜMLE BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM!

(Burada çok boş yaptım burayı atlayıp bölümü okumaya başlayabilirsin ;)

Yukarıdaki fotonun alakası yok ama olayı çok güzel^^ Geçen bir anime izliyordum (Friut Basket) Fotodoki iki oğlan kuzen gibi bir şey ve birbirleriyle asla anlaşamıyorlar. Bir tane adam aile fotoğrafı çekmek için geliyor bunlara 1+1 kaç diyor bunlar da cevabı verince şak diye fotoğrafı çekiyor:D Saçma bir şekilde bu olaya çok güldüm :D :D



"Hanımım gidecek miyiz? Hanımım? Prens hazretlerinin söylediği şeyler hakkında mı endişelisiniz? Efendim Prens herkes için en iyisini düşünüyor. Jung Ho ile arkadaş olduğunuzu biliyorum ama..."

"Onun için endişelendiğimi de nereden çıkardın? Basit bir köylü parçası için endişelenmem ben. Gidelim."

"Nereye?"

"Ne demek nereye? Jung Ho'nun evine tabii ki. Ama dolambaçlı yoldan gidip iz kaybettirelim."

"O iş Bay Kang'da hanımım siz hiç merak etmeyin."

Yolda Jung Ho ile tapınakta ki konuşmamızı hatırladım. Bazı kararların sadece kalp ile alınabileceğini söylemişti. Benim aklımla hareket etmemin bazı durumlarda yanlış olduğunu söylemişti. Ama durumları nasıl ayırt edeceğimi söylememişti.

"Geldik hanımım."

"Güzel görünüyor muyum?"

"Hanımım daha az önce..."

Onu takmayarak iki katlı bahçeli eski ve yıkık dökük eve baktım. Gülümseyerek bir adım attım ama bahçe kapısından girişimle gülümsemem dondu. Jung Ho başka bir kıza sarılıyordu. Kız da ona. Onun benden başkasına bu şekilde yakın olduğunu görmek tuhaf şeyler hissettirdi. Tuhaf ama iyi değil.

"Geri dönelim. Başka zaman geliriz."

Ri Ni hiç ses etmeden peşimden çıktı. Leş gibi hissediyordum. Hakkım olmayan şeyler hissediyordum. Azıcık daha dursam küreği alıp kızın kafasına geçirecek gibi hissediyordum. Öfke tüm benliğimi kuşatmıştı. İyi. İstediği kızla istediği kadar sarılsın. Bana ne? Ben kimim ki onun için? Sadece ortak. Ortaklar birbirlerinin hayatına karışmazlar. İster sarılsın ister... İç çektim. Jung Ho'nun tüm söyledikleri yalandı. Kalp ile düşünmenin zerre iyi tarafı yoktu! 

                                                                              ***************

"Jung Ho? Pek iyi görünmüyorsun iyi misin?"

"İyiyim Bong Cha. Hava soğuk ya, üşüdüm biraz."

"Ama hava bugün çok sıcak."

Ne dediğini önemsemedim. Yere çöktüm. Kulaklarımda o gıcık herifin söyledikleri çınlıyordu. Acaba küçük hanım da mı böyle düşünüyordu? Kendisi ile benim ayrı dünyalarda olduğumuzu mu düşünüyordu? Düşündüğünü sanmıyordum. O gıcık herifin tersine kendisini epeyce tanıma fırsatım olmuştu. Böyle düşünen biri başka insanlar için kendini bu şekilde harap etmez, rahatına bakardı. Ama küçük hanım böyle bir insan değildi. Kendine özgü bir egosu vardı ama bir insanı küçük görecek biri de değildi. 

"Ne düşünüyorsun?"

"Sence Bong Cha, bizler gibi insanlar ve asillerin arasında iki tarafında istese de geçemeyeceği sınırlar var mıdır?"

PRENSES ve MUHAFIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin